Peçete mi yesek, pamuk mu yutsak?
Tarih boyunca varsıllığın işaretleri değişedursun, sömürü sistemi kendi tuzağını kurmaya da devam etmiştir. Bu alametler, yaşanan döneme göre farklı göstergelere bürünmüş; adına moda denen kapitalist tuzağı da bünyesine katarak var olmuştur.
Zengin ve görgülü olmanın işaretleri kadında daha evvel fark edilir olduğundan, kadın doğasının beğenilme içgüdüsüne daha meyyal tanzim edildiğinden ve bilumum başka sebeplerden ötürü bu etki, her zaman kadınlarda daha net görünmüştür. Moda deyince akla hemen kadınların gelmesi de bu realitenin yansıması olsa gereku2026
Modanın, kadın üzerindeki oyun ve kuralları sadece giyimle sınırlı kalmaz. Kıyafetlerdeki renk, biçim, tarz şekillendirmesine saç ve aksesuarlardaki formatlamalar eklenir olsa da modanın ya da kapitalizmin istediği hep daha fazlasıdır.
Moda, yaşanan dönemin ekonomik ve sosyal olaylarıyla direkt bir ilişki içerisinde olduğu, gizil ve derin bir felsefeden beslendiği gibi insanların giydiklerinden önce yediklerine uzanır. Bu küstah el; insanın tüm hayat sahasına uzanmış güçlü ve görünmez bir pençe gibidir.
İnsanların hangi saatte uyuyup uyanacaklarından, neleri yiyip içeceklerinden, neleri ne zaman giyineceklerine kadar pervasız bir güce sahiptir. Tüm bu hükümranlığı yetmezmiş gibi ayrıca insan bedeni üzerinde tasallut etme hakkını da kendisinde bulur. Genelde insan, özelde kadın üzerinde yoğunlaşan etki ortaya, zamana göre değişen bir ideal kadın görüntüsü çıkarır.
Oluşturulan bu ideal kadın betimlemesi dünyadaki ekonomik yapıya, refah seviyesine göre farklılıklar gösterir olsa da amaç sanki kadını zorlamak, insanların ceplerini boşaltmaktır. Sözgelimi savaş ve yokluk dönemlerinde kilolu kadını estetize eden bu anlayış, varlık ve bolluk zamanlarında zayıf kadını ideal tip olarak ortaya çıkarır.
Yokluk dönemindeki kadının şişmanlığı varsıllığa ait belirleyici bir kriter olurken varlık dönemindeki zayıf kadın da aynı mesajı vermektedir. Yiyeceğin bol, kilo almanın en kolay iş olduğu zaman kadının zayıf kalması için ekstra para ve çabaya ihtiyaç duyulması kadının bu yöndeki bilinç ve paraya sahip olduğunu gösterir.
Sosyal refah döneminde kadının kilolu olması eksi bir değere dönüşürken, kadına dayatılan kilo sınırı içerisinde olması bir prestij sağlamaktadır. Medyadaki, reklam ve halkla ilişkiler çalışmalarıyla kadınların güzel kabul edilir olmaları için belirlenen kiloda olması gerektiği dayatılır. Ne iş yaparlarsa yapsınlar, nerede yaşarlarsa yaşasınlar; kadınlar, toplumsal güzellik normlarına uygun olabilmek için zayıf kalmak zorunda bırakılırlar.
Tahıl grubundan beslenerek, spor yapmadan, bir güzellik merkezine gitmeden bu ideal kilonun yakalanması ise pek mümkün değildir. Kadınlar öncelikle protein ağırlıklı pahalı tüketim grubundan beslenecek, spor yapacak ve yolları mutlaka bir güzellik merkezinden geçecektir. Protein bulamayan kadın aç kalacak, salona gidemeyen spor cd'si alarak evde çalışacak ama ne olursa olsun istenen kiloya inecektir.
Varlıklı ve bilinçli gözükmenin yolu her vakit böyle zor muydu bilemeyiz. Ama emin olduğumuz kadınlarımızın yetersiz beslenmeye bağlı demir eksikliği, vitaminsizlik gibi birtakım sorunlarla yaşadığıu2026
Yediklerini kusanlar, akşama kadar aç bilaç solgun yüzle dermansız dolaşanlar, ekranlardaki zayıflama tariflerini konu komşusundan gizli uygulayanlar kadınlar içerisinde hayli bir yeku00fbn oluşturur. Üstüne bir de açlıklarını bastırsın diye peçete yiyen, pamuk yutanları eklersek moda dediğimiz azgın canavarın haddini bilmezliği iyice ortaya çıkar. Belki de tarih boyunca kadınların işi hiç bu kadar zor olmamıştı ne dersiniz; kadının, varlıkla imtihanı!
twitter.com/sabihadogann