Paylaşımın ve saygının yeri
“Ey İman edenler! Size
verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin...” (Bakara,
2/172) ilahi buyruğu yenecek şeylerin temel özelliğini ortaya koymaktadır.
O da temiz olmasıdır. Sağlıklı yaşamak, insanın yedikleri ve içtikleri ile
doğrudan alâkalıdır. Beslenmede, yenilen gıdalar kadar bu gıdaların niçin ve
nasıl yendiği de önemlidir. Sofra adabında ilk önce yapılması gereken şey rızkı
verenin adıyla başlamaktır. Peygamber Efendimiz “Biriniz eğer yemeğin
öncesinde besmele çekmeyi unutursa ‘Bismillâhi fî evvelihi ve âhirihi’
(Başında da sonunda da Allah’ın adıyla) desin.” (Tirmizî, Et’ıme, 47)
buyurmuştur. Besmele verdiği nimetler karşılığında Yüce Yaratıcı ’ya peşinen
yapılan bir teşekkürdür. Yemekten önce ve sonra eller yıkanmalı. Bu yemeğin
bereketidir aslında. Yemek yerken ve içerken sağ el kullanılmalıdır. Peygamberimiz (sas)
“Biriniz yemek yediği zaman sağ eliyle yesin; su içtiği zaman da sağ eliyle
içsin. Çünkü şeytan sol eliyle yer ve sol eliyle içer” (Müslim,
Eşribe, 105) buyurmuştur. Yemekte tevazu, kanaat, sadelik, temizlik ve helallik
gibi değerlere dikkat edilmeli ve oturarak yenmelidir. Önümüze gelen her yemeği
nimet görmeli, onda kusur aramamalıyız. İsraftan kaçınmalı, hele hele çöpe
dökme konusunda aşırı hassas olmalıyız. Bu hem nimete hem de nimeti verene
saygısızlık olur ki bereketin yok olmasına vesile olur. Toplu yemek yerken
önünden yenilmesi ve ölçülü davranılması esastır. Bir gün Allah Resulü Ömer b.
Ebû Seleme’nin yemekte elini tabağın her tarafında gezdirdiğini görünce ona
yumuşak bir edayla, “Evlâdım! Besmele çek, sağ elinle ve önünden ye.” uyarısında
bulundu. Allah Resulü (sas) üç kısa cümle ile yemek adabını bize öğretmiştir. Soframıza
insanları davet etmek sünnettir. Peygamber Efendimiz (sas) sofrasına insanları
davet eder bunu ashabını da teşvik ederdi. Yemekte misafirler olduğunda
sofradan hemen kalkmaz, misafirlerin yemeklerini bitirmesini beklerdi. Bu da
misafirlere olan saygıdır. Çünkü kişi sofradan kalkmakla misafirleri utandırır
ve onların da ihtiyacı olduğu halde yemek yemeyi bırakmalarına sebep olur. Ekmeği
dişlerle değil de el ile koparıp yemek uygundur. Yemekte acele etmemek, iyice
çiğnedikten sonra yutmak, ağızda yemek varken konuşmamak, yemeğe üflememek,
başkalarını tiksindirecek davranışlardan kaçınmak, yemeğe büyüklerden önce
başlamamak, ekmek kırıntılarını dökmemek, yemekten sonra elleri ve dişleri
yıkamak ve verdiği nimetlerden ötürü Allah’a şükretmek yemek adabındandır. İçeceklerimizi
üç nefeste içmek, öncesinde besmele, sonrasında Allah’a hamt sünnettir. Kabın
içine solumak veya üflemek doğru değildir. Yemeğe Allah’ın adını anarak
başlayan Hz. Peygamber (sas), yemekten sonra da “Bize yediren, içiren ve
bizim Müslüman olmamızı sağlayan Allah’a hamdolsun.” Diye dua ederdi. Hayatın
tamamını geniş anlamda ibadet olarak gören Peygamberimiz (sas), yeme içme ile
ilgili ortaya koyduğu birçok âdâb ve sünnetiyle, yeme içmeyi daha anlamlı bir
hâle dönüştürmüştür. Müslüman, yemek yemeyi bir tür ibadet gibi görüp
kendisine bu nimeti veren Rabbine karşı daima şükretmeli, yediği yemeğin
ibadetine, çalışmasına ve düşünmesine yardımcı olacağını bilerek yemelidir. Günümüzde
toplumlar arası etkileşim ve iletişim oldukça önemlidir. Bu iletişimin en güzel
örneklerinden biri de yemek masalarında yaşanır. Sofra adabı, insanların bir
araya gelerek yemek yediği ortamda saygı, hoşgörü ve nezaket kurallarının
uygulanmasını ifade eder. Sofra adabı, insanların bir arada yemek yedikleri
ortamda hoşgörü, saygı ve nezaketin temsilidir. Temel kurallara uygun
davranarak, insanlar arası iletişimi ve ilişkileri olumlu bir şekilde etkileyebiliriz.
Sofra adabı, paylaşımın ve saygının yeri olduğu gibi, insanların kültürel
zenginliğini ve sosyal uyumunu da yansıtır.