Patlamanın ardındakiler
İstiklal Caddesi’nde düzenlenen terör eylemi sonrasında başlatılan Pençe Kılıç Hava Harekatı’nı Meclis’teki AK Parti grup toplantısında, kara harekatının takip edeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı konuşmada “Herkes gibi biz de oyunumuzu kurduk” diyerek aslında uzun süredir yapılan çalışmayı ilan etmiş oldu.
Her şey 20 ay önce Suudi Arabistan’ın Yunanistan ile Doğu Akdeniz’de ortak
tatbikat yapması ile başladı.
Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı yanına aldığı Fransa’nın dışında
Ortadoğu’daki devletleri de ittifaka dâhil etme girişimleri sonuç verince
Türkiye’nin etrafında gerçekleşen çevreleme ile harekat alanı kalmaması açık
bir güvenlik tehdidi olarak devlet mekanizmasınca dile getirilerek alarm
durumuna geçildi.
Türkiye’nin Bayraktar SİHA ile Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da kazandığı
zafere giden yolda görev alması bölge ülkelerinin SİHA’yı bir tehdit ve fırsat
olarak görmesine neden oldu.
Zira Türkiye’nin hava sahasında büyük bir üstünlük elde ettiği SİHA’lar ile
PKK’nın belinin kırıldığı hatta Kandil’in bile Sincar’a taşınmak zorunda
kalındığını tüm dünya görmüştü.
Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Operasyonlarında hava gücü ile
elde edilen anlık istihbarat ve bombalama yoluyla ile müdahalede kabiliyeti
kazanmış olmanın ne kadar etkili olduğu görüldü.
Halihazırdaki F16’ların menzil ve uçuş süresi sorununu yerle yeksan eden
SİHA’ların Türk Silahlı Kuvvetlerine büyük bir avantaj kazandırdığı açıkça
ortaya çıktı.
Aynı başarının Ukrayna’yı işgal eden Rus güçlerine karşı da gösterilmesi
BAYRAKTAR SİHA’nın rüştünü tüm dünyaya göstermesine neden oldu.
20 ay önce cılız bir talebi dile getiren Suudi Arabistan’ın Yunanistan ile
yaptığı tatbikat sonrasında sitem eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hem SİHA
istiyorsun hem de Türkiye’ye karşı oluşumda yer alıyorsun.” açıklamasıyla bir
kırılma yaşandı ve arka planda büyük bir süreç işledi.
İran yayılmacılığına karşı mücadele eden Suudi Arabistan’ın bu uğurda
İsrail ile barışması ABD’nin Ortadoğu’dan çıkmak planlarına karşı bölgenin
yeniden dizayn edilmeye çalışıldığını gösteriyordu.
İran’ın komşusu olan Türkiye’nin gerek nüfusu gerek ise üretim gücü ile
önemli bir rakip olması ABD dışında kurulacak dengelerde Türkiye’nin göz ardı
edilemeyeceği gerçeğini gösterdi.
Cumhurbaşkanı’nın Karabağ zaferi sonrasında Azerbaycan’da Aras nehri
şiirini gündeme getirerek İran’a gözdağı vermiş olması her şeyin tam ortasında yer
alan o dengelere işaret ediyor aslında...
Tüm bu çıkışlara rağmen İran’ı direkt olarak karşısına almayan Türkiye’nin
bu refleksinin altında Kasrı Şirin’e dayanan bir devlet geleneği yer alıyor.
Ama rejimini ihraç etmek için Şii Hilali doktrini ile kendisine yaşam alanı
üreten İran’a karşı aynı yolun yürüdüğü söylenemez.
İsrail’in gündeme getirdiği İran’ın Şii Hilali hayalini gerçekleştirecek
Kasım Süleymani’nin ABD eliyle yok edilmesinin yanında İran’ın nükleer
çalışmalarının beyni Muhsin Fahrizade’nin direkt MOSSAD tarafından suikast
düzenlenmesi İsrail’in oyundaki etkisini gösteriyor.
Azerbaycan’ın Karabağ mücadelesine verdiği örtülü destek ile Batı’nın ve
Rusya’nın tavrında olumlu katkısı da düşünülünce İsrail’in bölgede ne kadar
büyük bir rol üstlendiği ve adımları nasıl bir bir attığı daha iyi
anlaşılabilir.
İran’da sokak olayları için uzun zamandır çabalayanları Mahsa Amini ile tam
da aradığını bulmuş olması tesadüf değil.
HDP’nin eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın bir anda hiç gündeme
getirmediği Mahsa Amini için saçlarını kazıtarak Türkiye’deki kamuoyunu
harekete geçirmeye çalışması ve Batılı devlet görevlilerinin dahi buna destek
vermesi tesadüf değil.
Bu oyunu gören ve tehdidi ciddiye alan İran’ın Azerbaycan’a direkt olarak
tepki vermesi Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Güney Azerbaycan çıkışına neden
oldu ve İran bir haftada iki kez bu çıkışlar için NOTA verdi.
İran’daki olaylarda başı çeken Kürtlerin birileri tarafından aparat olarak
kullanıldığı ortada...
Bu oyunu Irak’ın istihbarattan gelen eski Başbakanı Kazimi de görmüş olacak
ki görev süresi bitmeden önce yıllardır açılışı bekletilen Kerkük Havalimanı’nı
açtı.
Muhakkak Türkiye’nin de dahli olan bu olay ile Kürt bölgelerinin tam
ortasına bir Türk hançeri saplanmak istediği açıkça görülüyor.
MOSSAD’ın ve Batılı istihbaratların bolca kullandığı PKK’nın ve özellikle
ABD’nin müttefiki haline gelen YPG/PYD’nin İstiklal Caddesi’nde bir bomba
patlatması çok ama çok ilginç geldi.
MOSSAD’ın ajanlarının cirit attığı bir coğrafyada halkları birbirine karşı
kışkırtmak için hücreleri kullanması yeni bir şey değil.
MİT’in bu oyunu gördüğünü Suudi Arabistan’ın 5 milyar dolar mevduatı Türk
banklarına yatırma kararından anlaşılıyor.
Suudi Arabistan’ın SİHA talebini dile getirdiği ve Türkiye’nin Yunanistan
ile birlikte olunmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmesinden bu yanan SİHA
ile Yunanistan arasındaki tercihini SİHA’dan yana yapan Suudi Arabistan’ın
derdi de hemen yanına gelen Şii Hilali’nin son noktası olan Yemen tabii ki...
Yemen’de her ne kadar çatışmalar durulsa da denge hala sağlanabilmiş değil.
Türkiye’nin Yemen’de kullanılmaması şartıyla vermeyi kabul ettiği SİHA’lar
ise bu denklemi tamamıyla değiştirebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi herkes gibi biz de oyunumuzu
kurduk.
Seçim arefesinde gerçekleşen bu oyunların seçim sonrasındaki zafiyette
hazırlık olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor.
Türkiye’nin sinir harbini PYD’ye karşı yürütmesi ABD’nin üzerine yürütülen baskı
ile aslında İsrail’e karşı kurulan oyunu gösteriyor.
Oyun kuruldu, taşlar oynatıldı. Yeni denge kurulmaya çalışılırken İstiklal
Caddesi gibi Türklerin kurban edildiği baskı araçlarının gündeme getirilme
ihtimali her zaman bir köşede duruyor.
Süleyman Soylu’nun ABD çıkışı tüm resme uymamış gibi görünse de aslında
önemli bir noktaya baskı uyguluyor.
Dengeler değişecek erken seçim kaçınılmaz. Süreç hızlandırılacak.