Patikalar, yollar, otobanlar
Hayat nasıl kısa yolculuklardan ibaretse medeniyet de inşa edilen yollardan başka bir şey değil. Son aşamada zamanın içinde kımıldayan özneleriz biz ve her kımıltı yola çıkmak, yolda olmak veya yoldan gelmek demek.
Stabilize yollar
patikaları, asfalt yollar stabilize yolları, otobanlar asfalt yolları
yürürlükten kaldırdı. Patika dardır, tek bir canlının sığabileceği
genişliktedir ama enine her tarafa açılabilir. Bir patikadan istediğiniz yerde,
istediğiniz biçimde sapabilir, yeni patikalara yol açabilirsiniz. İlle de
dümdüz gitmek zorunda değilsinizdir. Bazen bir dağ yamacından aşağı iner, bazen
bir ırmağın akışına ayak uydurur, bazen düz vadide bir çizginin içinde hareket
edersiniz. Patikanın darlığı biraz da kendini mekandan kesin sınırlarla
ayırmayı tercih etmemiş olmasındandır. Size hayatı her yönüyle gösterir.
Daralan, genişleyen, açılan, kapanan, duran, hareket eden, önceden açılmış,
sizin açtığınız sayısız alanı vardır patikanın. Zihnin ve bedenin işleyişine
sonsuz bir imkan tanır bu yönüyle. Tek kusuru doğal afetten kolay etkileniyor
oluşudur. Aşırı bir yağmur, amansız bir tipi patikayı siler. Her yağmur sonrası,
çamura belenirsiniz, her kar sonrası o beyazlığa saplanırsınız. Patika asla
doğadan kopuşa izin vermez.
Stabilize yol
patikaya göre geniş ama sapakları az olan bir yoldur. Çakıl, kırılmış taş, kum,
vs. karışığıdır ve insana doğallıktan gelen bir rahatlık verir. Açılması da
kapanması da patikaya göre daha zordur. İzlerini daha güçlü bırakmıştır doğaya.
Patika köy için kurulmuşsa stabilize yol kasaba için yapılmıştır. Doğallık ile
yapaylık tam orta noktada durur. Kasabanın köye göre gelişmişliğini, kendine
özgü gündelik yaşamını somutlaştırır stabilize yol. Stabilize yol patikayla
asfalt arasındaki dengedir, geçiş noktasıdır. Doğallığa daha yakın durduğundan
insanın içine daha çok işler. Bir stabilize yol doğa ile insan bedeni, akıl ile
yürek arasına çizilmiş incelikli bir çizgidir. Bu ikisini birbirine bağlar,
birini diğerine ustalıkla rapteder. Stabilize yol aklın doğaya açılmış hali,
doğanın aklı gönül rahatlığıyla kabulüdür.
Asfalt yolda
artık yapaylık ile doğallık dengesi yapaylık lehine bozulmuştur. Ziftin ağır
kokusunu çekmek zorunda kalan çakıl taşları hala hayata dair bir kokuyla bunu
dengelemek ister ve yolun sağında solunda zift kokusunu ya bir papatya veya bir
sarı çiçek dengelemeye çalışır. Sapakları yasaklı değildir asfalt yolun.
Stabilize yol adım başı nasıl patikaya yol verirse asfalt da belli aralıklarla
stabilize yola açılır, damarlanarak tek hatta ilerlemeyi kesintiye uğratır. Her
an stabilize yola sapabilme ihtimali yolcuya belli düzeyde bir esenlik verir.
Güzergah daha düzdür, varılması gereken yere daha erken vardırmaya göre
ayarlanmıştır. Stabilize yoldan farklı olarak bir kasabanın veya köyün içine
kadar götürmez, yanından geçirir sizi. Stabilize yola göre durakları daha
azdır, daha az molaya açıktır ama yine de asfaltın kenarında köşesinde çimler
asfaltı zorlayıp hala doğalın yapaya meydan okumasını sembolleştirir. Duraklar
yağmurdan korunacak şekilde ayarlanmıştır. Bazen sadece soğuk ile aranıza
mesafe koymak için tasarlanmış, üzerine oturacağınız bir bank bile konmamıştır.
Asfalt yolda araba beklerken yola paralel kısa yürüyüşler yaparsınız. Birkaç
kişiyseniz sohbet edersiniz. Etrafınıza derin derin bakar, beklemenin keyfini çıkarırsınız.
Asfalt yolun duraklarında da hala hayat vardır. Hala başınızı kaldırdığınızda
yukarıdaki göğü görürsünüz. Uzaktaki vadiyi, ırmağı, dağı görürsünüz. Duraklar
karmaşıklaşmadığı için beklemek eyleme davet eder. Tütün sararsınız, bir sigara
yakarsınız, yanınızda getirdiğiniz çıkını açar, içinden ayaküstü atıştırmalık
çıkarır, yanınızdakilere ikram edersiniz. Tıpkı stabilize yolda olduğu gibi
asfalt yolun durakları da kendini doğala kapatmamıştır. Araya bir mesafe
çizmiş, ama yasak getirmemiştir.
Yasak, mutlak
izolasyon otobanla başlar. Bir otoban simgesel olarak otoritenin, otoriterliğin
doğaya dayatılmasından başka bir şey değildir. Otoban yaşamın bittiği yerde
durur. Her otoban hayatın kalbine ustalıkla yerleştirilmiş bir stenttir. O ne
patikaya ne stabilize yola ne de asfalta benzer. Yukarıdan aşağıya indirilmiş
devasa bir testere gibi dümdüz gitmek adına önüne gelen her şeyi aynı çizgiden
keser. Bıçağın peyniri hiçbir eğriliğe ve kıymığa fırsat vermeyecek kesinlikte
kesmesi gibi… Metalin eti santim şaşmadan ortadan ikiye ayırması gibi… Otoban,
doğanın topografik ve kadastofik cerrahisidir. Bir otoban doğayı önce gizlemek,
sonra büsbütün ortadan kaldırmak için vardır. Bir otoban mühendislik biliminin
insafsız bir cerrahın bedene müdahalesine yaptığını yapar. Keser, biçer,
doğrar, ayırır, dağıtır ve bunu insafsızca yapar. Ağaçlar devrilir, evler
yıkılır, dağlar delinir, ırmakların yönü değiştirilir, mezarlıklar silinir,
uçurumların yerine yeni uçurumlar inşa edilir. Otobanda amaç bütün araçları yok
eder. Amaç o kadar belirgindir ki araçların hepsini siler süpürür.
Otoban duygusuz
olduğu kadar otoriterdir de. Kenarındaki metal aksam belirlenmiş ve kendisinin
karar verdikleri dışında hiçbir sapak noktasına izin vermez. Asfalta, stabilize
yola, patikaya açılmayı reddeder. Bırakın yol kenarındaki çimleri, dışarıdan
gelen tek bir kıymığı bile kendisi için tehlike addeder. Doğa ile arasına tel
örgü çekmiştir. Oradan içeri hiçbir hayvan, haşerat veya insan giremez.
Patikalar
köylerin, stabilize yollar kasabaların, asfalt yollar şehirlerin, otobanlar
metropollerin yürüme alanlarıdır. Yollar yatay ve dikey olarak nereden nereye
geldiğimizi ve hatta nereye gitmekte olduğumuzu söylerler. Patikada kararı
ayaklar, otobanda içgüdünün mekanizasyonu olan otomatlar verir. Tuhaf
varlıklarız vesselam; çimenle başladığımız yolculuğa çelikle devam ediyoruz.
Bir de hayret edip dünyanın büyüsü neden kaçtı ki diye soruyoruz. Büyüsü
kaçanın rahatı bozulmaz mı?