Patagonya ikliminde insan yetişir mi?
Merhum Necip Fazıl Kısakürek’in şöyle bir söz söylediği rivayet edilir: "Saba melikesi Belkıs da kendisine Yemen iklimlerinin en güzel atlarından hediyeler göndermişti.
Yazarın
bahsettiği iklim nedir?
Bu
soruyu cevaplamak için ‘iklim’ konusuna biraz daha yakından bakalım.
İklim
İklim,
(a) yeryüzünün herhangi bir yerinde (b)
hava olaylarına bağlı olarak gerçekleşen etkilerin
uzun yılların ortalamasına dayanan (c) “durumu”
anlatmakta için kullanılan bir kavramdır. Bu tanımda karşımıza üç önemli nokta
çıkmaktadır.
Birincisi;
bir yerin var olması gerekir. İklimin eski kullanımda ‘ülke veya diyar’ anlamı bulunmaktadır
(TDK). Örneğin yeryüzünde Patagonya diye bir diyar vardır. Rivayete göre
Ferdinand Macellan, ismini verdiği Macellan Boğazı'ndan geçerken bu topraklarda
gördüğü guanako postlarına bürünmüş ve yüzleri boyalı yerlileri bir İspanyol
öyküsündeki Patagon adlı bir canavara benzeterek bölgeye bu adı vermiştir.
Patagonya’da
Genel
karakter olarak çok güçlü rüzgârlar (katı kurallar diye düşünebilirsiniz) eser.
Kutuplardan sonraki yeryüzünün en büyük buzul alanları Şili kısmındadır. Güneyinde
yarı Antarktika ikliminin hüküm sürdüğü Ateş Toprakları (Tierra del Fuego)
bulunur. Patagonya çok az yerleşim olan bir bölgedir. Anlaşılan iklim insan
denilen varlığın (aydın, filozof, bilim insanı vs) köşe bucak yerleşmesine izin
vermeyen bir yer.
İkincisi;
Bu diyarda etki doğuran -hâkim olan- bir havanın (sosyal, ekonomik, metafizik
vs diye düşünebilirsiniz) hüküm sürmesi gerekir. Ama şuna dikkat edilmeli! İklim uzun yıllar
gözlenen hava olayların artık düzenli hale gelmiş şeklidir. Toplumlardaki,
töreler, kültür, gelenek vs…
Mevcut hâl
Üçüncüsü;
aslında ilk iki özelliğin sonucu ortaya çıkan durumu (vaziyet, hâl, keyfiyet,
mevki pozisyon) yansıtmaktadır. Durum, bir şeyin içinde bulunduğu koşulların
hepsidir. Yani aydın, filozof, bilim insanı ve diğer medeniyet ürünlerinin
yetişebildiği şartların tamamıdır. Bu şartlar yoksa medeniyet ürünleri yoktur.
Üniversitede
verdiğim dersler arasında yer alan “seracılık” dersine girdiğimde zaman zaman
hep düşündüğüm konulardan biridir iklimi değiştirmek! Her tarafı kaplayan
iklimi (soğuk ve sıcak) değiştirmek hemen hemen imkânsızdır. Seracılığın temeli
buna dayanır. Yani tüm iklimi değiştiremiyorsun ama dar bir alanda, belli bir
hacimdeki iklimi değiştirmek. Belki de bu yaklaşım bir çözüm önerisidir.
Çatıyı kaplamak…
Uzun
yıllar çalıştığım 2000 rakımlı şehirde camda kar yağışını izlerken bir çok kez burada
muz yetişmez diye düşünmüştüm. Sonra muz metaforu ile bu topraklarda filozof
(büyük beyinler) yetişmez diye derin derin düşünmüştüm. İklim çok sert ve bu sert
iklimde büyük kafalar yetişmez. Belki bir sera kurarak…
Bir
dönem televizyonda reklamlar arasında bir yalıtım malzemesi anlatılırken
kullanılan bir cümle vardı: “Göğü ısıtamazsınız ama çatınızı … kaplatın.” Belki
de kendi şapkan altında bir yaşam kurarak…
Uçaklarda
yolculuk başlamadan önce yapılan bir anons vardır: “Önce kendi maskenizi takın”
Belki
de, kendine nefes alacak bir ortam hazırlayarak…
Kim
bilir, bakarsın olur…
Son söz:
İklim sera ile değişir kış bahar olur.