Parti kurabilirsiniz…
Herkes fikirlerini serbestçe savunabilir ve farklılık iddia ettiği siyasal görüşüne kimlik kazandırmak için parti bile kurabilir ama herkes sadakati ve liderliği temsil edemez! Liderlikte bir sanattır, doğuştan yetenektir. Sonradan elde etmeye çalışmak, bedene uymayan eğreti elbise gibi kalır. Elbette yol arkadaşlığı da yetenek, karakter isteyen bir özelliktir ve yolların en büyük tehlikesi de yarı yolda bırakılmaktır. Fatih’in İstanbul’u fethetmesinin ikinci ayağı, yol arkadaşlarının sadakatiydi. Yoksa tek başına İstanbul’u fethetmek hayal olarak kalırdır. Liderlik ve yol arkadaşlığının imtizacıyla, daima zaferler, başarılar doğar...
Tarih sahnesine baktığımızda, İslam ulemasının, liderlerinin ve kahramanlarının en tevazulu ve sadakatli olanları ışıltılı bir şekilde boy gösteriyor. Diğerleri ihtiraslarının ve enelerinin kurbanı olarak, milletin hafızasında yer edinememiştir… Tarihe geçmiş her şahsiyet, maalesef insanın yüreğine geçemiyor! İşte bunun için ilimin, bilimin, sanatın ve siyasetin en güzel kisvesi sadakat ve tevazudur. Bu ikisi yok ise çıplaktır ve zirvelerin rüzgârlarında zırvalar dururlar… İnsanlar dost edinirken bile bu iki özelliğe önem atfediyor.
Cumhuriyetin İlanından öncekileri saymaz isek, bu güne kadar yüzlerce parti kurulmuş ama hiç biri hatırlanmıyor ve siyaset sahnesinden cenaze gibi kaldırılırmış ve kimsesizler mezarlığına defnedilmiştir... Menderes’in DP’si ve Özal’ın ANAP’ı ise milletin yüreğine kök salmış. İşte milletin ilk esaret zincirlerini kıran Menderes, kimsesizler mezarlığında değil, anıt mezarındadır ve hayırla anılmadığı gün hiç yoktur… Şişirilen ve batı mutfağında pişirilen partiler ve liderleri sadakat ve tevazuu sadece makyaj olarak kullanır ve milletin ilk sınavında ise akar gider... Sadakat ve tevazu ise içerden makyajdır, güzelliği dışa vurur ve hiçbir etken yok edemez, silemez… Şu unutulmamalı; dışarıdan kurdurulan partilerin ülkeyi felaketlere sürüklemesine, partiler düzenleyecek çok küresel alçaklar var!
Yeni kurulana veya yapılan herhangi bir şeye “ Hayırlı olsun!” deriz; çünkü hayırlı olması gerekir. Yeni kurulan bir kasabın bile hayırlı olmasını isteriz, yoksa bize domuz eti yedirir. Bunun için hayır dileğimizi eksik etmeyiz, hayırlı olması hayatımızı kolay kılar, huzur verir, güven verir. Hayırsız hiçbir şey sevilmez, hatta hayırsız evlat bile... Et alacağımız kasabın hayırlı olması ne kadar lüzum gerektiriyor ise partiler ve liderleri de çok daha fazlasını gerektiriyor… Domuzluklara uğramak, domuz yedirilmekten çok daha pis bir şeydir. Bunun için niyeti halis olanın, sadakat ve tevazusu olanların yolu açık olsun. İşte Erdoğan, yeni bir oluşumla 18 yıl önce yola çıktı. Hedefinde sadece millete hizmet vardı. Erbakan’ın en ağır eleştirilerine sessiz kalarak, kadirşinaslık gösterdi ve muhabbeti hiç sarsılmadı. Erbakan’ın vefatından sonra en yakınında olanlar – ayrılmayanlar ihanet ettiler, ama ceketini alıp giden Erdoğan, Erbakan’ın hayallerine daha çok sahip çıktı ve daima hayırla andı...
Yeni kurulanlara ve kurulacak olan partilere hayırlı olsun demekten başka bir sözümüz yok. Hayırlı olmaları milletin lehine olur. Ya şer için kurulup, sırf Erdoğan’ı indirmek için hareket ederlerse o zaman büyük oyunun figüranları olmuş olurlar ki bu millete hayırdan başka sadece şerleri dokunur! Erdoğan kolları sıvamış, bu milleti düze çıkaracak hamleler yapıyor ve sağlığına kavuşturacak neşter kullanıyor... Koluna vurmak, önüne taş olmak sadece küresel plancıların işini kolaylaştırır! Ama Demokrat Partinin ve Anavatan’ın ve Ak Partinin yola çıktığı gibi hayırlı olma ve hayırlı işler yapma niyetleri var ise o zaman şu denilir: “Ah be kardeşim! Zaten öyle bir parti ve aslanlar gibi bir lideri var ve iktidarda. Neden bir nefer gibi sadakatle hizmet etmeye devam etmediniz? Derdiniz neydi ki? Erdoğan ölümsüz ve o makam ise baki değil ki! Ak Partinin millete hizmet tezgâhında iyice pişeydiniz… Gerçek siyasi deha olan Erdoğan’dan daha fazla tecrübeler ve dersler alaydınız… İçinizden birileri elbet bir gün zirvedeki o koltuğa otururdu… Şimdi etrafımızı saran bu kadar kasırgalar var iken, yıkılmadan yol alan ve yol alırken ülkenin büyümesine vesile olan Reis’e çelme takar gibi çıkışlar yapmanız Türkiye’ye büyük bir çelme olur ki; bir gün kimsesizler mezarında hafızalarda iz bırakmayan tarih olursunuz. Şimdi civanmertlik ve sadakat zamanıdır…