Paris'te İflas Eden Batı İcadı İnsan Modelidir
İslam medeniyetinin ideal insan modeli olan İnsan-ı Kamile koşan büyük ruhlar, bir medeniyet manifestosu olarak Sarayburnu'nu inşa ederken, Kapitalist Batı Medeniyetinin insan modeli olan; her daim karının ve çıkarının peşinden koşan Homo Economicus ise Karaköy ve Beşiktaş tarafının baş mimarıdır. İnsan-ı kamil; İslam Medeniyeti'nin insanlığa armağan ettiği erdemli, faziletli ve ahlaklı, yüce gönüllü insan modeli iken, homo economicus, kapitalist-püriten Batı medeniyetinin ana kucağında büyümüş bencil, insan modelidir.
Birisi saf, billur gibi bir ilahi pınardan, tertemiz bir kaynaktan, yani vahiyden beslenerek çevresini şekillendiriyor, yüksek bir medeniyet kuruyor, diğeri ise Ortaçağ'da kendisi gibi inanmayanları ve düşünmeyenleri giyotinlerde doğrayarak, daha öncesinde arenalarda insan parçalayarak kendisinden başka herkesi değersiz ve hiç hükmünde sayıyor. Bugün Batı'nın geldiği nokta ise gözler önünde...Rezillik, zulüm, kaos, sömürü diz boyu...
İnsan-ı Kamil modelinde insan kainata karşı kendini sorumlu sayıyor, bir karıncayı bile incitmemenin hesabını yapıyor, diğeri ise karı ve menfaati uğruna var olduğu evrendeki her şeyi metalaştırarak üretime, satışa, kara konu ediniyor, içinde yaşadığı tabiata hunharca zarar vererek Allah'ın özünde, mayasında var ettiği yüce değerleri ve hamiyetini tüketiyor. İnsan-ı Kamil yolundaki büyük ruh, nefsi ile mücadele ederek sırra ve hikmete vakıf oluyor, bu sır ve ahlakla insanlığın zirve noktasındaki makamlara yükseliyor, beşeriyetin mayasındaki ulvi özü açığa çıkararak insanlığa dönem dönem bir medeniyet destanı yazdırıyor.
Bugün Batı'da ya da Batı dünyasının etki alanındaki dünyanın başka bölgelerinde yaşanan terör, şiddet, çatışma, savaş, soykırım gibi insanlığın bağrına hançer gibi saplanan müessif hadiselerin ortaya çıkmasının ana sebeplerinden birisi, belki de en önemlisi, Batılı insan modelinin dünyaya nizam verme, dünyanın geri kalanında üstünlük kurma yarışının iz'an, insaf ve insanlık dışı bir barbarlıkla değer ve ilke tanımayan bir haktanımazlığa dönüşmesidir.
Batı, tarihin pek çok evresinde kendi dışındaki medeniyetlere, kendisi gibi inanmayan, düşünmeyen ve yaşamayan toplumlara tahammül edememiş, alabildiğine sömürmüştür. Bugün de dün olduğu gibi özellikle doğuya, İslam toplumlarına tahammül edememekte, öbür yandan kendi içinde yaşayan ama kendisi gibi olmayanlara da tahammül edememektedir. Özellikle Avrupa'da ırkçılık, İslam düşmanlığı gibi istenmeyen durumların ortaya çıkmasında aslında Batı'nın sözde entegrasyon özde asimilasyon politikaları oldukça etkilidir.
Charlie Hebdo olayı aslında Batılı insan modelinin iflas etmesiyle ortaya çıkmış bir kirli tezgahtır. Bağrında tuttuğu dört milyon Müslümanı barış ve huzur içerisinde yaşatamayan Fransa, boyundan büyük işlere kalkışarak Afrika'daki 14 eski sömürgesinden her yıl 500 milyar dolar "koloni vergisi" adı altında haraç toplamakta, buna itiraz eden ülke liderlerini de suikastlerle öldürmektedir. Bu durum ise açgözlü, muhteris homo economicus modelini de aşan bir azgınlıkla açıklanabilir ancak.
Gelelim sonsöze; Osmanlının son döneminde Karaköy'de sultasını kuran Galata Bankerleri ile bugün Afrika ülkelerini haraca bağlayan sömürgeci Fransız arasında sömürgecilik ve kirli oyunlar kurma kabiliyeti bakımından neredeyse fark yoktur.