Paris saldırısı sonrası hükümet istifa etmedi mi?
Düşmana ihtiyacımız yok bizim. İçimizdeki yabancılar yeterince düşmanlık yapıyorlar zaten. İçte ve dışta, devletin aleyhine delil arayanlara bolca argüman yetiştirmeye çalışmaktan bitap düşenlerin sayısı yeter çoğunlukta.
Bunların içerisinde gazetelerde köşe tutmuşlar, medya mevzilerine yerleşmişler hayli yeku00fbna ulaşmıştır.
Başka devletlerde her kötü olay/facia milleti birleştirmek için çimento olurken içimizdeki yabancılar bundan bile ayrılıkçı bir malzeme oluşturmaya çalışırlar.
Sözgelimi; bizdeki terörle mücadele, Ankara, Suruç saldırıları sonrası ortaya çıkan tablo ile yakın geçmişteki 11 Eylül, yakındaki Paris saldırısı sonrası ortaya çıkan görüntü mukayese edilebilir.
ABD ve Fransa'da vatandaşlık üzerinden yürütülen çalışmayla halkın aidiyyet, birlik-beraberlik duygular tazelenirken bizdeki bu ayrılıkçılar millet içerisinde düşmanlık tohumları serpmekten çekinmemişlerdir.
Paris saldırısı sonrası Fransa'da alınan kararlara göz atacak olursak sıkı bir denetim mekanizmasının gerçekleştirildiği ortaya çıkar.
Saldırı sonrası ülkede tüm sınırlar kapatıldı, II. Dünya Savaşı'ndan sonra ülke genelinde ilk defa olağanüstü hal ilan edildi. Ordu, güvenlik için Paris'e indi. Orly Havaalanı ve metrolar kapatıldı. II. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez sokağa çıkma yasağı uygulandı, vatandaşların evlerinden çıkmamaları istendi. Halk, sokakta kalanlar için evini açtı.
Nitekim Perşembe günü de Fransa Parlamentosu'nun alt kanadı olan Ulusal Meclis, olağanüstü halin 3 ay uzatılmasına onay verdi. Yasa tasarısı, polislerin görevleri dışında silah taşımalarına olanak sağladığı gibi şu maddeler de dikkat çekmekteydi:
Kamu düzenine tehdit oluşturduğuna inanılan herkesin ev hapsine alınması, polise mahkeme izni gerekmeksizin arama yapma yetkisi vermesi, gözaltındaki terör zanlılarının birbirleriyle iletişim kurmalarının önlenmesi.
Ayrıca Paris'te toplantı ve gösteri yasağı pazar gecesine kadar uzatılırken sadece cuma günü, saldırı yapılan yerde bazı anma törenlerine izin verildi. Tiyatro ve sinema salonlarında güvenlik önlemlerinin artırılmasına karar verildi.
Paris saldırısı sonrası Fransa'da Müslümanlara ve bilhassa göçmenlere yönelik taciz ve saldırılar artarken ülke vatandaşları arasında ise bütünleşme duygusunun oluştuğunu görebilmek mümkün.
Ülkenin tüm mekanizmaları terörle mücadele için seferber olurken arkalarındaki medya, siyasetçi, aydın, gazeteci desteğinden şüphe içerisinde değildi.
Hollande, "Herkese barış çağrısında bulunuyorum. Teröre karşı Fransa birlik içinde olmalı. Şu an bizi korkutmayı başardılar ama bu konuda herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini düşünüyorum." Derken, toplumun birbirine kenetleneceğinin farkındaydı elbette.
Demiştik ya bizdeki muhalefet, bir kısım yazar-gazeteci, sanatçı gibi devlette değil terörden yana tavır koyan, terör eylemi için hükümeti zan altında bırakmaya çalışan unsurlara sahip değiller.
Hükümeti yıpratmak adına devlete zarar vermeye çalışanlara, iktidar partisini eleştirmek için terör çığırtkanlığı yapanlara da rastlanmaz. Hasbel kader tesadüf edilecek olsa da akıbetlerinin ne olacağı gün gibi aşikar ya, neyseu2026
Mesela, Amerikan CNN Televizyonu, ABD Temsilciler Meclisi'nin Suriyeli ve Iraklı mültecilerin ülkeye girişlerini zorlaştıran maddeler içeren yasa tasarını kabul edince sosyal medyada "Özgürlük Heykeli ıstırap içinde başını eğdi." Mesajını paylaşan muhabirini iki hafta açığa aldığı haberi de birkaç güne sönüp gidecek.
Nasıl olsa bu ülkelerde başkanlar, başbakanlar için "diktatör" naraları atanlar yok ve onlar da gayet demokratik, özgür ülkelerini huzurla yönetmeye devam ederler(!). Bizdeki muhalefeti, bir kısım medyayı onlara transfer etsek biraz da onlar düşünce ve basın özgürlüğünü yaşasalar nasıl olur ki?
Twitter.com/sabihadogann