Paris Neden Karıştı?
Geçtiğimiz Cuma günü Paris’te bulunan Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne düzenlenen silahlı saldırıda 3 kişi ölmüş 3 kişi de yaralanmıştı. Saldırının ardından 69 yaşında bir şüpheli gözaltına alınmış ve ertesi gün yüzlerce kişi PKK paçavralarıyla Cumhuriyet Meydanı’nda toplanarak Paris karıştırdı.
Yukarda özetleyerek verdiğimiz bu olayın görünen kısmında iki
gayri meşru yönü bulunmaktadır. Önce görünen kısmı üzerinde kısaca duralım.
Birincisi,
batılı ülkelerde göçmenlere veya yabancılara karşı negatif bir algı olduğunu
birçok kez yazmıştık. Nitekim son zamanlarda Avrupa merkezli bazı yayın
kuruluşların internet sitelerinde, göçmen karşıtı yazılar okuyordum.
Bu nedenle Paris’te yaşanan olayların benzerini Türkiye’de
yaşamamak için 21 Aralık’ta ‘’Göç
Konusu’’ başlığıyla bu konuya dikkat çekmiştim. İlginçtir yazımızdan sadece
2 gün sonra Paris sokakları karıştı.
Geçen haftaki yazımızın bir paragrafında şöyle demiştik: ‘’Avrupa’da göçmenlerle ilgili yapılan
değerlendirmelere baktığımızda genelde tek taraflı değerlendirmeler görürüz.
Sadece göçmenler ciddi bir sorun gibi takdim edilir. Hâlbuki esas sorun, bazı
Avrupalıların farklı kültürlere karşı negatif bir önyargıya sahip
olmalarıdır.’’ (21 Aralık Milat)
Tam da belirttiğimiz gibi bu yazımızdan sadece 2 gün
sonra, göçmenlere duyulan nefret neticesinde saldırı gerçekleşti. Bu saldırının
hem hukuken hem vicdanen hiçbir haklı temele dayanmadığının altını özellikle
çizmemiz gerekir. Ahmet Kaya Kültür Merkezi yerine bir camiyi de hedef
alabilirdi.
İkincisi, PKK sempatizanlarının Paris sokaklarını ateşe
vermesinin de PKK’nın Fransa’da barınabilmesinin de hiçbir hukuki ve vicdani
dayanağı yoktur. Fransa, yıllarca PKK terör örgütüne verdiği desteğin
sonuçlarını yaşıyor ve ders almazsa yaşamaya da devam edecektir.
***
Buraya kadar anlattıklarımız olayın görünen kısmıyla
ilgiliydi. Şimdide gelelim bu olayın görünmeyen kısmına.
Avrupa’da yapılan değerlendirmelere baktığımızda, Fransa’da
yaşanan olayları sadece bir saldırganın eylemi üzerinde okuduklarını görüyoruz.
Böyle okumanın haklı nedenleri olsa da meseleyi tam olarak anlamada son derece
yetersiz kaldığını düşünüyorum. Zira Paris’te yapılan saldırının ardından
yaşanan olayların zamanlaması oldukça manidardır.
Çünkü Macron, Paris’te yaşanan olaydan kısa bir süre
önce, şöyle bir açıklama yapmıştı: ‘’Ukrayna’daki savaşı durdurmak için Batı,
Rusya’ya güvenlik garantisi vermesi gerekir.’’ (5 Aralık Euractiv)
Macron’un açıklaması İngiltere ve ABD’de ciddi bir
rahatsızlığa neden olmuş ve Macron’u ‘’Rusya’ya taviz vermekle’’ suçlamışlardı.
Akabinde Macron’un ABD’ye yaptığı resmi ziyaret sırasında Fransız televizyon
kanalı TF1’e verdiği mülakatta: ‘’Avrupa, gelecekteki güvenlik mimarisini hazırlaması
gerekir’’ dedi.
Bu açıklamadan kısa bir süre sonra, bu saldırı
gerçekleşti ve Fransa kendini büyük bir kaosun içinde buldu. Açıkçası bütün
bunların tesadüfi olmadığını düşünüyorum. Çünkü geçmişte de Macron ‘’Avrupa
kendi ordusunu artık kurmalıdır’’ açıklamasından hemen sonra ‘’sarı
yelekliler’’ hareketi başlatılmıştı.
Macron ne zaman ‘’Avrupa’nın güvenliği’’
lafını ağzına aldıysa, peşinde mutlaka Paris karışmıştır. Sizce bütün bunlar
tesadüf olabilir mi?