Parçalı bulutlu bir muhalefet ve CHP
Her toplumda şu veya bu şekilde daima iktidarlar olmuştur. Dolayısıyla
demokrasi, sadece seçimle iktidarı tayin etmekten ibaret olmayıp, aynı zamanda
seçimler yoluyla muhalefeti de belirlemektedir.
Bir
ülkenin politik haritasında, dik bir muhalefetin olması siyaset ve demokrasi
açısından önemlidir.
Dik ve
ayakları yere basan, daha yerli ve omurgası sağlam bir muhalefet, tabiidir ki
mevcut iktidarı, ülkenin yararına olacak şeylerde sürekli teşvik ve motive
eder.
Demokrasinin iyi işleyebilmesi için, her şeyden önce bir ülkenin veya
devletin, kuruluş felsefesi ve ulaşılması öngörülen
kısa-orta-uzun vadeli milli hedefleri üzerinde bütün
siyasi partilerin uzlaşmış olmaları gerekmektedir. Bu durumda partilere düşen
görev, ülkeyi bu hedeflere sevk edecek ve götürecek yolları,
metotları ve stratejileri bulmak, tespit etmek ve toplumu bunlara
ikna etmekten ibarettir. Partiler arasındaki farklılıklar yol, metot ve
stratejilerde, farklı düşünmek-muhalif olmak meşru ve demokratik bir haktır.
Dolayısıyla
siyasi muhalefet, bir çalışma alanı
olarak, birçok disiplinin kesişim noktasında yer almalıdır. Sosyoloji,
psikoloji, sosyal psikoloji, örgüt psikolojisi, antropoloji, hukuk, yönetim
bilimleri ve insan kaynakları yönetimi bu disiplinlerden bazılarıdır.
CHP, maalesef
bütün bu disiplinlerden bihaber, son yıllarda sergilediği manzara, siyaset ve
sosyoloji bilimlerinde tez olmaya aday bir konu olmuştur.
Siyasi muhalefetimizi temsil eden CHP, devlet zoruyla toplumu kamusal bir
kafesin içerisine yerleştiren, o kafesin içerisinde toplumsal kozmoloji inşa
eden, kendi bölme ve ayırma sistemini oluşturarak toplumu kategorize eden ve
kendi düşüncesi dışında kendi kamusalları dışındaki bütün kamusallıkları
reddeden faşist bir anlayıştır.
Bu çıkış, özünde ayrımcılık yatan bir çıkış olmakla birlikte geçmişte
toplumsal önyargılar ile sosyal mühendisliklere hazırlık kokan bilinçli
uygulamalardır.
Yıllarca bilerek ve programlı bir şekilde başörtü ve değerler düşmanlığı
üzerinden siyaset üreten bir realitedir CHP.
Eski Türkiye kalıntıları ve alışkanlıkları ile sözcükler üzerinden toplum zihninde
iktidar kuracaklarını zan ediyorlar. Sonrasında “Başörtüsünü kabul ediyoruz ama
türban siyasi bir mesaj içermektedir” kalıplaşmış demeçlerin arkasına
saklanmalar vs. vs...
CHP hiç değişmedi. Tarihimizi ve kültürümüzü vagonu 50 kuruştan satan ve 28
Şubat madalyonlarının arka yüzü CHP, bundan sonrada hiç değişmeyecek.
Yeni kazılan siperlerde yeni kurşun askerler bir halt beceremeyince eski
tüfekler siperlere marş! Marş!
Eski tellal ve berberlerden biliriz. Yıllarca nursuz nurların ekranlara
taşıdıkları ikna odalarından ve kurşun asker Alemdaroğullarından CHP’nin kırmızı
çizgilerinin neler olduğunu bu millet çok iyi biliyor.
Geçmişte, ahlaki ve hukuki hiçbir meşruiyeti olmayan başörtüsü yasağını
savunan tellallar, kendi siyasi/ideolojik düşünceleriyle çağdaşlık adı altında
medeniyet pazarlamaya, kendilerine ters düşen kesim üzerinde yıllarca baskı
kurmaya çalıştılar.
Medya ve oligark bürokrasinin desteğiyle sürdürülen bu yasak, yıllarca
“laiklik elden gidiyor!”, ”türban siyasi simgedir!”, “irtica hortladı!” gibi
asılsız gerekçelerle toplum nezdinde korku yaratılarak meşrulaştırılmaya
çalışılmıştı.
Kulağa hoş gelen sosyal demokratlıktan helalleşmeye evrimleşen CHP her şeye
rağmen aynı tas aynı hamam.
Yine deneyecekler. Farklı siperlerde, dışlayıcı,
kutuplaştırıcı, ilkel ifade ve saldırılarla.
Türkiye uzun yıllardır ağır bedeller ödeyerek bu zihniyetle mücadele
ediyor.
Ve CHP hiç değişmedi, bundan sonrada hiç değişmeyecek.