Dolar (USD)
34.92
Euro (EUR)
36.39
Gram Altın
2942.93
BIST 100
10025.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Nisan 2020

Parasite: Fakir Kokusu

Parazit filmini yeni izleyebildim. Bilindiği gibi 2020 Oscar Ödülleri'nde en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi uluslararası film ve en iyi orijinal senaryo seçildi. Oscar'a 6 dalda aday olan Parazit 4 ödül kazandı.

Senaryo yazarı ve yönetmen, 1969 doğumlu Bong Joon-Ho’yu tebrik etmek lazım. Filmi yaklaşık 100 milyon dolar hasılat yapmış.

Geçmişte zengin bir ailenin çocuğuna ders vermiş ve daha o yaşlarda zengin fakir arasındaki uçuruma tanıklık etmiş biri olarak film, benim de ilgimi çekmişti.

Film başlarda yoksul aileleri yalancı, sahtekâr, acımasız, zengin aileleri de nazik, düzenli, tertipli olarak gösteriyor gibi olsa da senaryo ve kurgu çok titiz ele alınmış.

Platform filminde sınıflar arası ayrım, çok keskin ve acımasız bir şekilde gözlerimize sokulurken Parazit filminde bu durum çok ince detaylarla seyirciye sunulmuş.

Günümüzün yoksul zengin ayrımı artık ezen ezilen biçiminde değil de zengin ve fakirin birbirlerinden beslendikleri ve birbirlerinin alanlarına nüfuz edebildikleri bir çerçevede ele alınmış.

Yoksul Kim ailesinin evinde internet sorunun yaşanması esasında günümüz fakirliğinin en bariz örneği olarak veriliyor. Haksız da sayılmaz. Günümüzde artık Watsapp’a dahi giremeyen bir aile, yoksul kategorisinde yer almaktadır.

Sefalet içinde yaşayan, tümü işsiz Seullu Kim ailesini sistem haliyle Makyavelist bir konuma getirmiş. Gerçek kimliklerini saklayarak, hile ve kurnazlıkla, birer birer zengin Park ailesinin hizmetine giriyorlar.

Çünkü zengin Park ailesi normalde böyle bir aileye asla iş vermez. Hiçbir zengin vermez. Çünkü yoksullar acayip derecede dışlanmış insanlardır. İşte tam da bu noktada yönetmen Kim ailesini mecburen o yola itiyor.

Yoksul Kim ailesi işsizken pencereye kadar gelen sarhoşların işemesine bile ses çıkaramazken biraz para kazandıklarında cesaretlendiklerini görüyoruz. Burada da paranın insana güç ve cesaret verdiğini görebiliyoruz.

Sonra iki aile arasındaki tuhaf bir işbirliği başlıyor. Ancak Platform filminde de gördüğümüz sınıf atlama çabası ve kendi aralarındaki acımasız rekabet burada da karşımıza çıkıyor.

Eşini Park ailesinin sığınağına yerleştiren eski hizmetçiyi eve aldıklarında bu rekabet tüm çıplaklığıyla gözlerimizin önüne seriliyor.

Aynı sınıfta olmalarına rağmen birbirlerine kötü davranmaları sahip oldukları konumun elden gidecek olmasından ötürüdür.

Ve hepsinde aynı koku;

Filmde ilk defa Park ailesinin küçük ferdi tarafından keşfedilen o garip kokuyu fark etmişsinizdir. Park ailesi, yoksul Kim ailesinin tüm fertlerinde aynı kokuyu alıyor. Bir türlü gitmeyen o koku.

Kim ailesi bu kokunun ancak evden taşınmakla geçebileceğini düşünüyor. Çünkü o koku esasında yoksulluğun kokusudur.

Kim ailesi her ne kadar kendilerini saklamaya çalışsalar da üzerlerine sinmiş olan fakirliğin kokusunu atamıyorlar. Zenginleri rahatsız eden bir kokudur bu.

Buna rağmen haddi aşmamaları kaydıyla zenginlerden parazit gibi beslenmelerine müsaade ederler. Çünkü Lee Sun’un da ifade ettiği gibi aksi takdirde ev bir haftada çöp olur.

Ve yağmur;

Bilindiği gibi yağmur, soğuk, kar, fırtına yoksulların korkulu rüyasıdır. Kim ailesinin yağmurla birlikte evlerine gitme sahnesi belki de filmin en çarpıcı sahnelerinden biriydi. Sürekli merdivenlerden aşağıya doğru inilen yoksulların mekânı.

Ve örneğini İstanbul’da da gördüğümüz bodrum katlarına basan sel suları.

Sonra Park ailesinin sığınağında hizmetçi kadının ölmesi sonucu cinnet geçiren kocanın yol açtığı facia. Bu sahne gururu kırılan bir fakirin her şeyi göze alabileceğini hatırlattı bize.

En altta böcek gibi yaşayan fakir adamın intikam duygusu ve Kim aile reisinin de o anda öfkesini zengin Lee Sun’a yöneltmesi.

Üzerinde çok konuşulması gereken bir film. Netice itibariyle Bong Joon-Ho günümüz sınıf çatışmasının asla bitmeyeceği mesajını burada da veriyor.

MEB’e teşekkür;

Geçenlerde 23 Nisan kutlamaları çerçevesinde, balkonlara bayrak asıp saat 21:00’de İstiklal Marşı’nın söylenmesini teklif etmiştim. Ardından TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un ve Mahir Ünal’ın bu yöndeki olumlu mesajlarını görünce sevindim. Teşekkürlerimle…