Paralel kumpas'ta Üçüncü perde
Kamuoyunun, 'Tahşiye Kumpası' olarak bildiği olayın ayrıntıları herkesi dehşete düşürmüştü.
"Paralel örgüt nerede?" diye soranlar, yapılan sistematik suç örgütü oluşturma operasyonlarını izledikçe, dinledikçe şaşırdı.
Hayali örgüt oluşturmak için hayali deliller, sahte belgeler, yasadışı dinlemeler yapılıyor ve bunlar örgüt hiyerarşisi içinde en son Yargıtay'ın onaması ile son buluyordu.
Önce Pensilvanya'dan yükselen bir şikayet ve ima, ardından Paralel medyada haber ve köşe yazıları, bunun ardından haber doğrultusunda hazırlanan Emniyet'in istihbarat raporları, mahkemenin rapora binaen verdiği dinleme talimatı, çoğu gündelik konuşmalardan olan dinlemelerin kes-yapıştırlarla tapelere çevrilmesi. En sonunda ise Yargıtay'ın onaması ile hayatı karartılan yüzlerce insan.
***
Tahşiye kumpasının ardından olayın mağduru olan yayıncı ve gazetecilerle röportajlar yaptık, konunun ayrıntılarını Milat'ın manşetlerine taşıdık.
"Tahşiye'den beter" manşetimizle Elazığ merkezli İhya-Der mensuplarına uygulanan zulmü de Milat gazetesi olarak ilk kez bir deşifre ettik.
İhya-Der kumpasında da aynısı olmuştu. Önce bir vaaz ardından harekete geçen Paralel Yapı'nın emniyet ve yargıdaki üyeleri.
İhya-Der dosyasında kumpasla yerleştirilen 1 CD ile 150 yıl hapse mahku00fbm edilen insanların olduğu ortaya çıktı.
***
Haber Merkezimizin tecrübeli isimlerinden İsmail Zelvi'nin hazırladığı bugünkü manşetimizde de Tahşiye ve İhya-Der kumpaslarında olduğu gibi üçüncü perde sayılabilecek Adıyaman merkezli Vahdet-Der üyelerine yönelik kumpasın ayrıntıları yer alıyor.
Mesela Vahdet-Der üyelerinin işlediği ağır suçlardan bazıları şunlar:
-'Kudüs Günü' konulu basın açıklaması yapmak
-İsrail ve Amerika'yı protesto etmek
-Gazzeliler için gıyabi cenaze namazı kılmak
-Kutlu Doğum Haftası etkinliği düzenlemek
-Hasta ve taziye ziyaretleri yapmak, düğüne katılmak
-Muhtaç öğrencilere gıda yardımı yapmak
Aksiyon dergisindeki bir haberin İstihbarat raporu haline getirilmesi, mahkemenin telefon dinleme kararı vermesi üzerine hazırlanan dosya Yargıtay 9. Daire tarafından onaylanınca halen cezaevinde olan onlarca insan hapse atılmış.
Avukat Abdulgani Orhan, Paralel Yapı'nın izini sürmek isteyenlerin ibreti alem için Vahdet-Der dosyasını incelemesini talep ediyor. Orhan, "Polis, savcı ve hakim işbirliği ile masum insanların nasıl mağdur edildiğinin" görülmesini istiyor.
***
Tüm bu davaların ortak özelliği, hapisle cezalandırılan dernek üyelerinin, İsrail ve Amerikan karşıtı eylemlerde bulunmaları ve şiddet sayılabilecek hiçbir eylemlerinin olmamaları.
Emniyet'in istihbarat raporlarında dahi bu derneklerin üyelerinin hiç bir suça karışmadığı, en küçük bir şiddet eyleminde bulunmadığının altı çiziliyor.
Buna rağmen Tahşiye'de olduğu gibi İhya-Der ve Vahdet-Der örneğinde de şiddetten uzak duran insanların sadece İsrail ve Amerika aleyhine basın açıklamaları ve etkinlikler yapması nın onları "Terörist" yapmaya yettiğini görüyoruz.
Mesela mahkeme safhasında, terör devleti İsrail tarafından katledilen Gazzeliler için gıyabi cenaze namazı kılmak "Nasıl olur da "Terör faaliyeti" sayılır?" diye bir Allah'ın kulu sormamış mı?
***
Yüzlerce insanın hayatı bu sözde 'suçlardan' dolayı karartıldı.
28 Şubat'tan bu yana haksız yere hapiste yatmaya devam eden gazetemizin yazarı Yakup Köse gibi yüzlerce insan var.
Bu insanların mağduriyetlerinin ispatlanmasından daha önemli olan bu mağduriyetin sona erdirilmesidir.
Devlete karşı işlenmiş suçlar, TMK'daki genişlik nedeniyle hedef haline getirilmiş insanlar, Paralel Yapı tarafından kumpasla zulmedilmiş herkes için "AF" konusunun gündeme gelmesinden başka çözüm yolu görünmüyoru2026