Para ve Dünyalık hırsı
Bazı insanlar görüyoruz, yaşları ileri de olabiliyor, mal mülk ve para kazanma hırsına kapılmışlar. Sanki zannedersiniz bu dünyanın sonu yok. Halbuki ölüm var, ahiret var ve muhakkak hesap var.
Çok geçmiyor ki çevremizden birileri ölmesin ve fani olduğumuzu bize hatırlatmasın. Ölüm olayı olmasa bile mezarlıklar bize ölümlü olduğumuzu, nihai yerimizin kabirler olduğunu haykırıyorlar.
Peki bu kişiler kazandıklarını yiyebiliyorlar mı? Genellikle cevap, hayır. Kazanılan para, çocuklar ve torunlara yarıyor. Bakıyorsunuz çok zaman da miras kavgasına girerek birbirlerine düşüyorlar.
Gönül insanı Yunus Emre bir gün kabristandaki mezarlara (sin) bakarak bizlere şöyle nasihat ediyor:
"Sana ibret gerek ise, gel göresin bu sinleri
Gel taş isen eriyesin, bakıp görerek bunları
Şunlar ki çoktur malları, gör nice oldu halleri
Son ucu bir gömlek (kefen) imiş, onun da yoktur yenleri
Hani mülke benim diyen, köşk ve saray beğenmeyen
Şimdi bir evde yatarlar, taşlar olmuş üstleri
Bunlar bir vakit beyler idi, kapıcılar korlar idi
Gel şimdi gör, bilmeyesin, bey hangisidir ya kulları
Ne kapı vardır giresi, ne yemek vardır yiyesi
Ne ışık vardır göresi, dün olmuştur gündüzleri."
Yunus ne güzel anlatmış. Zenginlik, konfor, rahatlık peşinde koşarken bir bakıyorsunuz ömür bitmiş.
Peygamber Efendimiz on dört asır önce bu durumu haber veriyor; "İnsanoğlunun iki dere altını olsa, üçüncüsünü isterdi. Onun gözünü ancak bir avuç toprak doyurur."
Gerçekten insanoğlunu anlamak mümkün değil. Yeterli bir geliri olmayan, önce karnımı doyuracak kadar bir gelirim olsun ister. Buna kavuşunca, ev ve araba sahibi olmak ister. Sonra bankada yüklü hesap, yazlık, derken daha lüks araba vs devam eder gider.
Peki mal mülk mutluluk getirir mi?
Yapılan araştırmalar parayla saadet olmayacağını gösteriyor. Daha çok kazananların ve daha çok malı mülkü olanların daha fazla stres altında oldukları görülüyor. Onlar, küçük mutluluklar ve anlık keyifler yeterince yaşayamıyorlar.
Aksine paraya pula ve mal edinmeye daha az odaklanmak, kişilerin sevinç ve mutluluk düzeylerinde artışa yol açıyor.
Yazımızı yine büyük insanımız Yunus Emre'nin bir dörtlüğü ile bitirelim:
"Mal sahibi, mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan, mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan."