Papa'nın Irak mesajlarını doğru okuyalım
Katoliklere
göre Havari Petrus'un halefi olan Papa, Roma Başpiskoposu olup Roma Katolik
Kilisesi'nin dünyadaki tek lideridir. Onun sözünün üstüne söz söyleme hakkı
kimsede yoktur.
Dini bir
makam olduğu sanılan “Santa Sede” yani “Aziz Koltuk” olan ve 998
yılında Grekçe’den “pappas” sözcüğünden türetilen ‘Papa’lık aynı
zamanda siyasi liderliktir. Bu durum 1929’da resmen tanınan Vatikan Devletinin
siyasi ve dini anlayışını temsil eder. Yani dünyada yaşayan BİR MİLYAR KATOLİK
için Papa “Kutsal Şahsiyet”tir.
Yasama,
yürütme, yargı erklerinin tamamını Papa elinde bulundurur. Vatikan Devleti’nin
bu durumunu anayasası garanti altına alıp tabiri caiz ise “Asla
değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” bir şekilde
düzenlenmiştir. Dolayısıyla Papa resmedildiği gibi ruhani bir temsiliyetten
öte, ruhani ve siyasi olarak “Kutsal Ruh” makamıdır.
Semavi
dinlerde peygamberlerin kendileri için biçmedikleri konum Katolik
Hristiyanlık’ta Papa için belirlenmiştir. Dinlerine zıt bir makam ihdas eden
Katolik dünya bu makam etrafında kenetlenerek pis, kirli demeden bütün yapıp
ettiklerini bu makam üzerinden temizleyerek meşrulaştırırlar.
Bu kadar
kutsanan makamın sahibi olan Papa, Hristiyan Dünya için savaşlar isteyen,
savaşları başlatan, savaşlara teşvik için çalışan bir makamdır. İlk Haçlı
Seferi Papa’nın verdiği vaazlar üzerine başlamıştı. Bu vaazlar diğer bütün
Haçlı seferleri öncesi en hararetli bir şekilde veriliyordu. Papa II.
Urben ve Papaz Piyer Lermit’in Haçlı Savaşları için halkı nasıl
galeyana getirdiği, onlara nasıl yüce vaatlerde bulundukları tarihin
sayfalarında yerini almıştır.
İşte böyle
bir makam olan Venedik Papalığı, H ristiyan dünyanın bütün işgallerini, sömürge
sistemini kutsadıktan sonra ve üstelik pandeminin her yeri kasıp kavurduğu bir
dönemde şimdi de Irak’a ziyaret düzenliyor.
Papa-Sistani
görüşmesi, Türklere karşı hep beraber olduk, olmaya devam edeceğiz, mesajıydı.
Erbil Kürt yönetimi ile de Türkler değil, biz sizi kollayabiliriz, mesajını
vermek için görüşen Papa Francis, Ezidi ve Süryani temsilcileri ile PKK da DEAŞ
da Haşdi Şabi de siz de bizimsiniz. Dolayısıyla birbirinizle uğraşmayın,
Türkler varken başka düşmanınız yoktur, demiş oldu.
Papa Francis
bu seyahatinde bütün dinleri, Hristiyanlığı merkeze alarak silikleştirmek amacıyla
başlattığı dinler arası diyaloğu sürdüreceklerinin mesajını da Ur ziyareti ile
verdi.
Ayrıca Papa
Francis’in Irak’a, Hristiyan dünyanın Irak’ta katlettiği 3 milyonu aşkın masum
insanın kanını unutturmak için geldiği de anlaşılıyor.
Hatırlarsınız,
Dönemin ABD
Başkanı Bush, Afganistan ve Irak’ta 7 milyondan fazla insanı öldürmek için
harekete geçince bu katliamlar için “Haçlı Savaşı” demişti. İngilizlerin
ABD’ye verdikleri desteğin gerekçelerinin doğru olmadığını, milyonlarca Iraklıyı
öldürdükten sonra İngiltere Başbakanı Tony Blair,“ABD bizi yanılttı”
diyerek ilan etmişti. Yani “Saddam nükleer silah üretiyor” diye Irak’ı ABD
ile birlikte yerle bir ederek 3 milyonu aşkın insanı öldüren İngilizler dünyaya
yalan söylemişlerdi.
İşte
Papaları, milyonlarca Iraklı masumun öldürülmesi için Bağdat’a bombalar
yağdırırken Hristiyan işgalci dindaşlarının daha çok masum insanı katletmek
için ayin-dua seansı düzenlemekle meşguldüler. Şimdi aynı inancın tek lideri
olan Papa Francis “katilin cinayet mahalline dönüşü” misali yerle yeksan
ettikleri şehirleri geziyor.
Bu pandemi
sürecinde acelesi olmadığını bildiğimiz bu ziyaretin perde gerisinde ne
olduğunu -ömür yeterse- hep beraber göreceğiz. Ama şimdiden gördüğümüz Papa
Francis Irak’a yeni ve net bir mesajla geldiğidir:
Irak’ı etnik
(Arap-Kürt) olarak bölen Hristiyan dünya, Irak’ı mezhep-meşrep (Şii-Sünni) olarak
da böldü. Geriye yeni bir bölme kaldı ki bunu en sona, yani şii-sünni,
Kürt-Arap paylaşımından sonraya bıraktılar ki bu bölünmelerden dolayı meşruiyet
kazansın: Irak’ın Müslüman-Hristiyan olarak da bölünmesi.
Evet, bu mesajı veren Papa aynı zamanda Türkiye’ye ve Sincar koalisyonuna; bizimkilerin kurdukları DEAŞ, PKK ve Haşdi Şabi de bizimdir, sizin korumaya çalıştığınız Süryani, Ezidi gibi Irak demografisi içindeki dini azınlıklar da bizimdir ve dolayısıyla bunları kollama görevi bizdedir, demiş oldu Papa Francis.