Pandemi sonrası tarım sektörü
Tarımın ve doğal yaşamın geleceği
neden bu kadar önemli? Çünkü bugünün dünyasında tarım, sadece köylerde icra
edilen bir zanaat değildir. Hepimizin yaşamının ve geleceğinin bağlı olduğu dev
bir üretim döngüsüdür. Yeni nesil girişimcilerin gözde yatırımı haline geldi.
Tecrübeli Anadolu üreticileriyle bilim insanlarının buluştuğu sonsuz bir fırsat
oldu. Anadolu, dünyanın en büyük
çiftliklerinden birisi. 64 milyarlık gıda üretim pazarımızla dünyanın tarımsal
üretimde en değerli ilk on ülkesinden biriyiz. Bu dev arenada yapacak çok
işimiz; geleceğin çiftçileri, ziraat mühendisleri, endüstri uzmanları ve genç
girişimciler için de fazlasıyla yer var. Tarımın hiç durmayan dinamik
dünyası, gelecek nesiller için üretimin tam kalbinde umutlarla dolu bir fırsat
alanı. Tarımsız yaşam asla mümkün değil. Tarımı iyi olan ülkeler, tarımsal
üretimde başı çeken ülkeler, her zaman bu dünyada liderlik açısından kendi
ekonomilerini tek başına yürütmesi açısından, kendi kendine yeterlilik
açısından ve diğer ülkelere de kendisini kanıtlama açısından çok önemli bir
görevi yerine getirmiş olacaklar.
İnsanlar yerli ve milli tarımın, ekmek
ve suyun hayati önemini tam anlamıyla ancak Covid-19 musibetinden sonra
kavradı. Kısa bir sürelik sokağa çıkma yasağında bile yüz binler ekmek
fırınlarına ve marketlere saldırdı. Beyaz eşya ve mobilya mağazalarına değil. Kabul edelim ki yıllar boyunca toplumun
geniş kesimlerince tarımın önemi unutuldu. Tarımda çalışanlar milli gelirden en
az payı alanlar oldu. Çiftçilik, çobanlık doğrudan fakirlik ve hor görülme
anlamına geliyordu. Milli gelir istatistiklerine baktığımızda milli gelirden en
düşük payı tarım kesiminin aldığını gördük. Ülkemizde de gelişmiş Batı
ülkelerinde çiftçi nüfusunun toplam nüfusa oranı göz önüne alınarak verimlilik
kıyaslamaları yapılır ve tarım sektörünün aslında ne kadar verimsiz olduğundan
falan bahsedilir. Oysa ki tarım,
coğrafya, ekoloji ve iklimin insan sermayesi ile birleşmesiyle yöreye göre
şekil alabilir.
Tarımı sağlam bir ülke için ne
salgında ne depremde ne de diğer felaketlerde büyük bir sorun olmayacaktır. Ama istediğiniz kadar büyük ve zengin bir
ülke olun eğer tarımı ihmal ederseniz sonunda o kadar büyük problemlerle
karşılaşırsınız ki ne paranız bunu hal edebilir ne de gücünüz. Bu pandemi
süreci de aslında bize bir tecrübe kazandırdı. Tarım bilinci, tüketicide de
hızlı bir biçimde gelişiyor. Ve bununla ilgili bu sürecin arkasından özel
sektörün tarıma daha fazla yatırım yapmasını ve tarım bilincini artırmaya
yönelik hiç ummadığımız şirketlerin tarımsal üretime yönlendiğini gördük.
Tarımın bilinçlenmesine, küçük çiftçilerin desteklenmesine ve gelişimine,
onlara gerek finansman, gerek teknik gerekse de pazarlama noktalarında destek
sağlanmasına yönelik özel sektörde çok önemli adımlar gelmelidir önümüzdeki
süreçte. Artık övünülen büyük araba veya
beyaz eşya fabrikalarından çok büyük hayvan çiftlikleri ve tarımsal üretim
tesisleri daha büyük övünç kaynağı haline gelecek. Sanayi yatırımlarının büyük
kısmı ileriki süreçte tarımsal yatırıma kayacaktır.
Dünya
nüfusu hızla artıyor. Tarım ve hayvansal ürünler de nüfusa zor yetiyor. Öncelikle ülkemizde toprakta tarımın teşvik
edilmesi ve ölen eski tekniklerin, ata tohumlarımızın da diriltilmesi lazım. Tarım
ve Orman Bakanlığı sulama altyapısı yatırımlarını ön plana alırken, orman
ürünleri geliştirmeli, girdi maliyetlerini düşürmeli, satışta simsarlar dönemi
tedrici olarak kaldırılmalı ve kooperatifler dönemi başlamalı. Dünya
piyasalarında değeri olan ürünlerin ekilmesini teşvik etmeli ve markalaşma, satış
organizasyonlarını yapmalı. Sadece sarımsağın
dünya pazarı 30 milyar dolar. Türkiye neden gen kaynağı olduğu sarımsakta dünya
lideri olmasın. Ama şimdi kendi ürünümüz sarımsağı dahi Çin’den getirir
olmuşuz. Böyle birçok ürün var. Bu şekilde spesifik ürünleri çiftçi devlet el ele
dünya pazarlarına sunmalı. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir PAKDEMİRLİ
göreve geldiği günden bu tarafa çok sayıda çalışma yaptı. Önce ithalat ve rant odaklı düşünen teknik adamlar, bürokratlar yerine
ihracat odaklı düşünen yerli ve milli isimleri kadrosunda ön plana almalı. Oysa
tarım teşkilatının içinde ne cevherler var. Türkiye, işin ehli, birikim ve
tecrübesi olan yerli ve milli bu cevherlerle tarımda bir destan yazabilir.