Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.01
Gram Altın
3000.54
BIST 100
9487.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
28 Ekim 2020

Pandemi sonrası tarım sektörü

Tarımın ve doğal yaşamın geleceği neden bu kadar önemli? Çünkü bugünün dünyasında tarım, sadece köylerde icra edilen bir zanaat değildir. Hepimizin yaşamının ve geleceğinin bağlı olduğu dev bir üretim döngüsüdür. Yeni nesil girişimcilerin gözde yatırımı haline geldi. Tecrübeli Anadolu üreticileriyle bilim insanlarının buluştuğu sonsuz bir fırsat oldu. Anadolu, dünyanın en büyük çiftliklerinden birisi. 64 milyarlık gıda üretim pazarımızla dünyanın tarımsal üretimde en değerli ilk on ülkesinden biriyiz. Bu dev arenada yapacak çok işimiz; geleceğin çiftçileri, ziraat mühendisleri, endüstri uzmanları ve genç girişimciler için de fazlasıyla yer var. Tarımın hiç durmayan dinamik dünyası, gelecek nesiller için üretimin tam kalbinde umutlarla dolu bir fırsat alanı. Tarımsız yaşam asla mümkün değil. Tarımı iyi olan ülkeler, tarımsal üretimde başı çeken ülkeler, her zaman bu dünyada liderlik açısından kendi ekonomilerini tek başına yürütmesi açısından, kendi kendine yeterlilik açısından ve diğer ülkelere de kendisini kanıtlama açısından çok önemli bir görevi yerine getirmiş olacaklar.

İnsanlar yerli ve milli tarımın, ekmek ve suyun hayati önemini tam anlamıyla ancak Covid-19 musibetinden sonra kavradı. Kısa bir sürelik sokağa çıkma yasağında bile yüz binler ekmek fırınlarına ve marketlere saldırdı. Beyaz eşya ve mobilya mağazalarına değil. Kabul edelim ki yıllar boyunca toplumun geniş kesimlerince tarımın önemi unutuldu. Tarımda çalışanlar milli gelirden en az payı alanlar oldu. Çiftçilik, çobanlık doğrudan fakirlik ve hor görülme anlamına geliyordu. Milli gelir istatistiklerine baktığımızda milli gelirden en düşük payı tarım kesiminin aldığını gördük. Ülkemizde de gelişmiş Batı ülkelerinde çiftçi nüfusunun toplam nüfusa oranı göz önüne alınarak verimlilik kıyaslamaları yapılır ve tarım sektörünün aslında ne kadar verimsiz olduğundan falan bahsedilir. Oysa ki tarım, coğrafya, ekoloji ve iklimin insan sermayesi ile birleşmesiyle yöreye göre şekil alabilir.

Tarımı sağlam bir ülke için ne salgında ne depremde ne de diğer felaketlerde büyük bir sorun olmayacaktır. Ama istediğiniz kadar büyük ve zengin bir ülke olun eğer tarımı ihmal ederseniz sonunda o kadar büyük problemlerle karşılaşırsınız ki ne paranız bunu hal edebilir ne de gücünüz. Bu pandemi süreci de aslında bize bir tecrübe kazandırdı. Tarım bilinci, tüketicide de hızlı bir biçimde gelişiyor. Ve bununla ilgili bu sürecin arkasından özel sektörün tarıma daha fazla yatırım yapmasını ve tarım bilincini artırmaya yönelik hiç ummadığımız şirketlerin tarımsal üretime yönlendiğini gördük. Tarımın bilinçlenmesine, küçük çiftçilerin desteklenmesine ve gelişimine, onlara gerek finansman, gerek teknik gerekse de pazarlama noktalarında destek sağlanmasına yönelik özel sektörde çok önemli adımlar gelmelidir önümüzdeki süreçte. Artık övünülen büyük araba veya beyaz eşya fabrikalarından çok büyük hayvan çiftlikleri ve tarımsal üretim tesisleri daha büyük övünç kaynağı haline gelecek. Sanayi yatırımlarının büyük kısmı ileriki süreçte tarımsal yatırıma kayacaktır.

Dünya nüfusu hızla artıyor. Tarım ve hayvansal ürünler de nüfusa zor yetiyor. Öncelikle ülkemizde toprakta tarımın teşvik edilmesi ve ölen eski tekniklerin, ata tohumlarımızın da diriltilmesi lazım. Tarım ve Orman Bakanlığı sulama altyapısı yatırımlarını ön plana alırken, orman ürünleri geliştirmeli, girdi maliyetlerini düşürmeli, satışta simsarlar dönemi tedrici olarak kaldırılmalı ve kooperatifler dönemi başlamalı. Dünya piyasalarında değeri olan ürünlerin ekilmesini teşvik etmeli ve markalaşma, satış organizasyonlarını yapmalı. Sadece sarımsağın dünya pazarı 30 milyar dolar. Türkiye neden gen kaynağı olduğu sarımsakta dünya lideri olmasın. Ama şimdi kendi ürünümüz sarımsağı dahi Çin’den getirir olmuşuz. Böyle birçok ürün var. Bu şekilde spesifik ürünleri çiftçi devlet el ele dünya pazarlarına sunmalı. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir PAKDEMİRLİ göreve geldiği günden bu tarafa çok sayıda çalışma yaptı. Önce ithalat ve rant odaklı düşünen teknik adamlar, bürokratlar yerine ihracat odaklı düşünen yerli ve milli isimleri kadrosunda ön plana almalı. Oysa tarım teşkilatının içinde ne cevherler var. Türkiye, işin ehli, birikim ve tecrübesi olan yerli ve milli bu cevherlerle tarımda bir destan yazabilir.