Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Ekim 2020

Pandemi kuralsız ekonomiyi artırıyor

Kovid-19. tüm dünyayı sarsıcı bir gerçeklikle yüz yüze bıraktı: açlık...

Ekonomilerin gelişmesi, kalkınması için üretim ve tüketim pazarlarının büyütülmesini temel şart olarak koşan klasik teoriler 1929 Büyük Buhran’nından sonra yaşadığı farklı krizlerle kendisini geliştirse de temelde basit bir arz talep döngüsüne dayanmaya devam ediyor.

Önceki krizler, depolamayı bitirecek siparişe dayalı etkin üretim yöntemini doğurdu.

Maliyetleri daha da aşağı çekmek için ucuz iş gücü sağlayan ülkelerde üretim yapmak cazip sayılıyordu.

Küreselleşme ile birlikte tedarik zamanı ve ürün arz güvenliği de denkleme eklenince bir nihani ürünün birden çok ülkede üretilerek başka bir ülkede montajının yapılması ve oradan da satışa konu pazara sevk edilmesi yöntemi yayınlaştı.

Üretim yapmak artık bir planlama hâline geldi.

Bilginin hızlı yayılması ve açık kaynakların büyüklüğü “ticari sır” kavramını oldukça küçük bir alana hapsetti.

Patent saklamak artık sadece silah sanayisinde kaldı.

Keşfederek piyasaya sunduğunuz ürünün, taklidi çıkmadan önce teknolojisini yerli işbirlikçi firmalara satarak ikincil kâr elde etmek bir alışkanlık oldu.

Bu devasa ekonomik döngüyü oluşturan en temel faktör insanların çeşitlenerek artan talepleridir.

Firmaların Araştırma Geliştirme departmanları ile bu talebi karşılayacak ürün üretimi ise bu talebin doğal bir sonucu...

Ama pandemi bu döngüyü kıran, üretimdeki çeşitliliği bitiren ve buna bağlı olarak birçok farklı alandaki ekonomik döngüyü sonlandıran büyük bir buhran haline geldi.

2021 yılı başında bitmesi için piyasaya yoğun bir güven pompalayan çevrelere rağmen pandeminin yayılım hızında hiçbir değişiklik yok.

Artan ölümler ekonomileri durdururken duran ekonomileri ayakta tutmak için basılan paralar finans sistemlerine akıyor.

Dünya bu sorunu aşabilmek için birçok model önerse de sorunun temeli olan insan ve insan zaaflarının önüne geçilemiyor.

Pandemiyi yayılmadan bitirmek için ülkemizde birçok yasak ilan edildi.

Düğünler, nişanlar, kınalar, her türlü spor müsabakalarındaki izleyiciler vs gibi insanları bir araya getiren her türlü etkinlik birçok yasaklamaya tabi tutuldu.

Ama ortaya koyulan bu yasaklara riayet etmek hiç de kolay bir iş değil.

İnsanlar işsiz kalınca aç kalmamak için her şeyi denemek zorunda kalıyorlar.

Devlet ne kadar yasaklasa da insanların arzu, istek ve planlarını yok edemez.

Bazıları açlık çekmemek için düğün salonlarında gizli tertiplenmiş düğünlerde çalışırken bazıları da “Bir daha mı bu dünyaya geleceğim” diyerek kaybetmişlik duygusuna kapılmamak için oyun havalarıyla pandemiye meydan okumayı tercih ediyor.

Zor dönem ve zor şartlar.

Ne devlet suçlu ne vatandaş.

Her yasak can kurtarmak için; her ihlal hayatta kalmak için...

Verilen ekonomik destekler açlığı önlemek için ilaç olsa da yaranın tümünü kapatmak için asla yeterli olmayacaktır.

Dünyanın rezerv parasına sahip ülkesi ABD bile bu sorunla baş edemezken, Avrupa Birliği bastığı alternatif rezerv paralar ile çözüm üretemezken Türkiye’nin kısıtlı kaynaklarla çok bile iş yaptığı söylenebilir.

***

Yasaları hiçe sayanların yanında fırsatları göremeyenler de var.

Pandemi nedeniyle sosyal mesafenin kelimenin tam anlamıyla “hayati” olduğu bir dönemde insanlar toplu taşımalarda hayatlarını riske atmak yerine az birikimleri ile eski bile olsa bir araba almayı tercih ettiler.

Alternatif tercihleri olmayanlar toplu taşıma kullanmaya devam ederken artan talebe ve azalan üretime bağlı olarak fiyatları zirve yapan otomobillere altarnetif olacak araçların üretilmemesi temel ekonomi bilimindeki gerçeklere büyük bir tezat teşkil ediyor.

Konfordan ziyade sağlık amaçlı korunma hedefinin merkeziyle artan araç alım talebini fırsata çevirmek, sermaye sahibi iş insanlarımızın takdirine kalmış.

Pandemi döneminde ekonomik atılım yapmak isteyenlere sesleniyorum: İki kişilik dizel veya benzinle çalışan motorlu araçlar piyasada aranan ürünlerdir. Bir an önce kolları sıvamak gerekiyor.