Pandemi 14 günde biter
Eğer şu an Korona’ya yakalananlar bir diğer kişiye bulaştırmazlarsa, ya da birileri gidip, sırnaşarak, sokularak, Koronalılardan zorla Korona kapmazlarsa, şu anki hastalar yaklaşık 14 günde iyileşeceği için, hasta ve hastalık kalmayacaktır.
Bu kadar basit!
Peki;
Bu mümkün mü?
Asla!
Bir hekim olarak gözlemliyorum, insanlarımızın % 80’i,
Korona’nın nasıl bulaştığını hâla kavrayamadılar.
Bir kısmımız bazı önlemler aldığını zannediyor;
gördüklerini, duyduklarını anlamadan, rastgele tekrarlıyor, bir bilinç taşınmıyor.
Maske takılıyor ama maskenin nerede, nasıl, ne kadar
etkili olduğunu, maskeyi neden takıp, nasıl ve neden çıkaracağını, nereye
atacağını bilmiyor, üzerinde de durmuyor.
Maske takınca,
tam bir korunma zırhına büründüm sanılıyor, felaket de burada başlıyor.
El hijyeni es geçiliyor.
El dezenfeksiyonunun neden, ne ile, ne zaman, ne
durumlarda yapılması gerektiği bilinmiyor, merak da edilmiyor.
Mesafe zaten hak getire...
Tedbirler körleme gidiyor.
Bütün bunlardan dolayı daha çook 14 günler
geçireceğiz.
İnşallah yanılıyorumdur.
Aslındaysa, bu iş 14 günde biter.
Bu kadar da basit!
Korona’dan kurtulmanın kestirme yolu:
Karşınızdaki herkesi
“hayalet taşıyıcı” sayacaksınız.
Karşınızdakilerden Korona’yı kapmamak için ne yapmanız
gerekiyorsa eksiksiz ve bilinçli yapacaksınız.
Kendinizi de hayalet taşıyıcı sayıp, muhataplarınıza bulaştırmayacaksınız.
Devlet şunu yapsın, bunu yasaklasın gibi boş
lakırdıları bırakacaksınız.
Siz yapacaksınız!
İş çok ciddi.
Fert fert, üstümüze düşeni yapmak tek çaredir.
Devlete söz geçiremeyiz ama, kendimize pekala söz
geçirebiliriz.
İkide bir “biz çadır devleti değiliz” demiyor muyuz?
O zaman çadır
ahalisi olmadığımızı göstermenin tam zamanıdır.
Gösterin kendinizi!
Hastanedeki odamdan, arabama varıncaya kadar yaklaşık
50 kişi ile karşılaştım. 4’ü tam maskesiz, 5-6’sı burun buruna sigara
muhabbetinde, 10 kadarı burun açık maskeli, 30’u da nizami maskeli idi.
Maske konusu yalpalayarak gidiyor.
Ama asıl sorun temasta.
Evlerinizin dışında dokunduğunuz her yer, her şey Korona’lıdır.
Şehir ortamında bunu böyle kabul edeceksiniz.
Bu anlaşılamadı.
Görüyorum ki;
Yayılmada, bulaşmada en zayıf nokta el!
Korona’yı önemli oranda ellerimizle alıyoruz.
Dış ortamda kalem, koltuk kolları, masa, kapı, para
v.s. ile temas etmiş ellerinizi, cep,
elbise, üst/baş, gibi yerlerinize, bilhassa ağız ve burnunuza dokundurmadan önce mutlaka dezenfekte etmelisiniz.
Elbiseniz şüpheli bir yerlere dokunmuş ise evinize
gelince bu elbiseyi hiç bir yere dokundurmadan çıkarmalı, yıkanabiliyorsa yıkamalı,
ya da boş bir odada en az 3 gün beklettikten sonra kullanmalısınız.
Karşılıklı maskeli bile olsanız, kapalı bir odada 10-15
dakikadan uzun kimseyle görüşmemelisiniz. Zorunluluk varsa kapı, pencereler
açılıp öyle görüşmeye devam etmelisiniz.
Kendi üzerimize düşeni yapmaz, devleti tekrar önlem
alacak duruma sürüklerseniz, bunun bedelini
kesinlikle cüzdanlarınızdan, bordrolarınızdan ödeyeceğinizi aklınızdan
çıkarmayın.
Hani, birçoğumuz, cüzdanımızı canımızdan çok severiz,
onun için hatırlatıyorum.
Eş, dost, akraba ziyaretlerini, partileri, düğünleri, kısın, kısın, kısın!
Eğer kendimizi dizginlemez, frenlemezsek, düğün,
dernek, eşim, dostum, annem, babam, amcam, dayım koşturmayı sürdürürsek güz aylarında İtalya olacağız.
Devlet’in ilkbaharda yaptığını tekrarlaması mümkün
değil, yapması doğru da değil.
Boş beklentilere girmeyelim, mucize beklemeyelim.
Salgını devlet değil, siz durduracaksınız.
Ya siz salgını bitireceksiniz, ya da salgın sizi...
Elinizden geleni yapın!
Çözüm bu!