Paltosuzluk Özlemi
Bu yıl kış aslına döndü. Tabiatını geri çağırdı. Neyse o olmaya karar kıldı. Kıyamet gibi. Hazırlıklı olunan bir kıyametin çok sarsmayacağını müjdeliyor.
Ruh üşümesin. Kalp donarak yanmasın, hem de şahane yuvasında... Zihnimiz; o baş aşağı çağıltımız susmasın ve tekamül yolculuğumuz sıcak aksın yeter, diyor iç sesim. Derin bir konfor benimkisi. Güneşin hükmü yok. Yürüyorum bir yandan. İyi üşüyorum.
Fatih'teyim. Yakın bir sokaktan okuluna doğru giden o nadir insan evladının; u00c2kif'in ayak sesleri geliyor. Yalın ayak hayal ediyorum ısrarla onu. Dönüp sormuyorum kendime neden böyle hayal ettiğimi. "Doğru hayal!" diyorum iç içe kendimle gülümseyerek. Şu omuzlarımızın üstünde gezdirdiğimiz şey; ne güzel arkadaş! Düşünmek yol. Düşünmek yoldaş...
Dünyanın bir kilimine tenezzül etmemiş, acıya ve vazifeye gelince yer çekimine sabırla itaat eden bir gök çekimiydi Safahat'ın sahibi u00c2kif. Şimdi bir mealle, Mana'ya yaklaşma gayretini bize hediye etti. Fatih'te, hemen yukarıda evi. Sade bir halısı, fena değil bir paltosu var. Biz hepimiz paltolarımızı onun alicenaplığına astık. Üşümesin hiç! Üşümeyi hakketmeyen bir meşale o!
Babası Mehmet Tahir Efendi aşır okuyor. Fatih Camii'nden geliyor işte sesi.
Nereye mi gittim bu düşüncelerle? Mehmet u00c2kif Ersoy'un mealinin tanıtımına. Yeni basım. Büyüyen Ay'ın yansıması. Hazırlayanı Necmi Atik. Orijinal kendi el yazısının da bulunduğu iki cüzlük meal, yine çok zarif bir kapakla el üstünde...
Elmalılı Hamdi Yazır merhumun torunlarından biri olan M. Hamdi Yazır'ın teslim ettiği Elmalılı'ya ait olan kolide sabırla bugünü beklemiş. Kim bilir tamamlanacak bir gün. Bütün metruk koliler tiz açılaa! Terkettiğimiz hiç bir değer bizi terketmedi, bekliyor kıymet durağında... Biline...
Soğuk içimize girmek için iliklenmemiş bir düğme arıyor. Girsin varsın. Ayaz da üşümesin. Ceplerimizi arıyor ellerimiz. Kalbim cümle kazanı. Kendi kendine devrik ya da düz, cümle alemi kurmaya devam ediyor.
Diyor ki: Şu yaşadığımız günlerde, Ankara'da, "paltolu" olan herkes!
Bugün. Ankara'da! Ve yurdun dört bir yanında paltolu olan herkes, o adamın paltosuzluğuna borçludur bir vatanı olma lütfunu... Pür şahsiyet giyinmiş o adama... Şahsiyetli insanlara...
Kilimini bir fakirle paylaştığı için misafirine çay ikram edemediği, Hasan Basri Bey'e baskın yaptığı günleri düşündüm, bir pastanede çay yudumlarken. Sonsuz alemde çok çay içmek istiyorum serili çimenlerde. Arzla aramıza girmesin, dünyada yar olmayan o bir sergi. Safahat günleri düzenleriz belki. Fakat buradayız daha. Bir paltoyu çok gören, bir kilimi sakınan dünyada... Aklımdan onun adına serzenişler geçiyor. Zor zaman saati: u00c2kif! Kıyametler koparılırken zulme kalem çeken yiğit. Mektuplarında "Kur'an'da kayboldum!" diyormuş. O kayboluşta şiir yazamadığından dem vuruyormuş.
Bilen bilir. Bilmeyen de bilsin. "Nun...Ve'l kalem! Ve me yesturu00fbn..."