Dolar (USD)
34.42
Euro (EUR)
36.27
Gram Altın
2834.30
BIST 100
9389.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Ocak 2024

Paha biçilemez hazinelerimizin olduğu kütüphaneye girdik

Hazine deyince aklımıza ne geliyor, altın gümüş mü? Hayır! En önemli hazine kültürdür. İşte çok kıymetli el emeği göz nuru eserlerin bulunduğu bir kütüphaneden bahsetmek istiyorum sizlere Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi. Bir ülkenin tarihinin, hafızasının bulunduğu gerçekten görülmeye değer bir yer. Türkiye'nin en zengin yazma eser kütüphanesidir. Bağlı kütüphanelerle birlikte 101.451 cilt yazma ve 78.034 cilt basma eser bulunmaktadır. Kütüphanede okuma salonundan eserlerin dijital görüntülerine, hafta içi ve hafta sonu 08:30 - 17:00 saatleri arasında ulaşabilirsiniz. Eserlerin dijital kopyaları hafta içi 09:00 - 13:00 ve 13:30 - 16:30 arasında verilmektedir.

Diyeceksiniz ki niye bu kadar geç kaldın Fahri abi daha önce niye görmedin. Bugün anca nasip oldu, rica ettik ve için görmeyi. İnşallah bu değerli kitaplardan, akademisyenlerimiz istifade eder ve günümüze yararlı olacak faydalı bilgileri bizlere aktarırlar. Burada çalışan emeği geçen herkese teşekkürler.

suleymaniye-1_c8f9f9128d20770a6bde43637509790c.jpg

BİRÇOK KÜTÜPHANEDEN GELEN KİTAPLAR TOPLANDI

Süleymaniye Külliyesi’nin birinci ve ikinci medreselerinin kitaplık haline getirilmesiyle meydana gelen, değerli yazma ve basma eser koleksiyonlarının bulunduğu Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, İstanbul’un çeşitli semtlerinde mevcut kütüphanelerdeki kitapların bir araya toplanmasıyla oluşmuştur. Büyük çoğunluğu İstanbul’da bulunan, Anadolu’nun çeşitli vilâyetlerinde kurulan ve hemen hemen tamamı vakıf olan kütüphaneler, çeşitli sebeplerle kendi binalarını ve içindeki kitapları koruyamaz veya hizmet veremez hale gelince Evkaf Nezâreti kıymetli eserleri bir binada toplamaya karar vermiştir.

Bazı kitaplar, I. Dünya Savaşı sebebiyle 1914 yılında Sultanselim’de Medresetü’l-mütehassısîn’e nakledilmiştir (İlmiyye Salnâmesi, s. 191). Bununla birlikte yeni bina arayışları sürmüş, eski sadrazamlardan Âlî Paşa’nın Mercan’da yanan konağının arsası üzerine bir kütüphane yapılması düşünülmüşse de malî imkânsızlık yüzünden bu gerçekleşmemiştir. Nihayet kitapların Süleymaniye medreselerinde toplanmasına karar verilmiş, Medresetü’l-mütehassısîn’e götürülen kitaplar Süleymaniye Camii içindeki kitaplarla birlikte külliyenin ikinci medresesine konulmuştur. Böylece 1918 yılında Süleymaniye Umumi Kütüphanesi ortaya çıkmıştır. Kütüphaneye Süleymaniye adının verilmesinde, içerisinde bulunduğu külliyenin yanı sıra camiden gelen ve kütüphanenin çekirdeğini oluşturan Süleymaniye koleksiyonunun da payı vardır.

CAMİ AÇILDIKTAN SONRA KÜTÜPHANE İLAVE EDİLDİ
Süleymaniye Külliyesi’nin tesisi sırasında burada kütüphane binası yoktu. Vakfiyede, “Medâris-i mezbûreye kütüb tedârik olundukta hâfız-ı kütüb ve kâtib-i kütüb vüzerâ-i izâm-i zevi’l-ihtirâm ma‘rifetiyle ta‘yin ve vazifeleri tebyin oluna” denilmektedir (Süleymaniye Vakfiyesi, s. 42). Külliyenin 1557’de hizmete açılmasından birkaç yıl sonra buraya saray kütüphanesinden bazı kitapların gönderilmeye başlandığı, böylece kütüphanenin temellerinin atıldığı belirtilmektedir. Zamanla caminin içinde biriken ve giderek çoğalan kitaplar, I. Mahmud devrinde Sadrazam Köse Mustafa Bâhir Paşa zamanında 1165’te (1751-52) cami içerisinde sağ taraf revak altı demir parmaklıklarla çevrilerek oluşturulan yere konulmuştu. Devr-i Hamîdî fihristleri adıyla bilinen seriden olan Defter-i Kütübhâne-i Süleymâniyye adlı eserde (İstanbul 1310) kütüphanenin tesis tarihi 1280 (1863-64) diye kayıtlı ise de aynı fihristin sonunda yer alan, “… hulâsa defterinde muharrer olduğu veçhile bin iki yüz seksen tarihinde yazılıp kütüphanede bulunan deftere tatbiken …” ifadesinden bunun kitapların deftere kayıt tarihi olduğu anlaşılmaktadır.

suleymaniye-2_3bdca4e06a73acc0f8dde5c3f708b241.jpg

TÜM DEĞERLİ KİTAPLAR BURADA TOPLANDI

Bugünkü Süleymaniye Kütüphanesi kurulurken cami içerisindeki kütüphane yanında Medresetü’l-mütehassısîn’e nakledilen Âşir Efendi, Beşir Ağa, Çelebi Abdullah Efendi, Çorlulu Ali Paşa, Damad İbrâhim Paşa, Esad Efendi, Hâfız Ahmed Paşa, Kılıç Ali Paşa, Lâleli, Mesih Paşa, Molla Çelebi kütüphaneleri 1918’de bir araya getirilmiştir. Kütüphanenin ilk müdürü Kırım muhacirlerinden Mûsâ Akyiğitzâde, ikinci müdür Cevdet Bey’dir. Vakıflar tarafından yönetilen kütüphaneler, 1924 yılında Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu ile Maarif Vekâleti’ne bağlanınca cami, tekke ve medreselerde bulunan kitaplıklardan bazıları Süleymaniye Umumi Kütüphanesi’ne, diğerleri kendi bölgelerine yakın Eyüp’te Hüsrev Paşa, Çarşamba’da Murad Mollla, Lâleli’de Râgıb Paşa, Üsküdar’da Hacı Selim Ağa kütüphanelerine nakledilmiştir. Küçük ölçülerde yapılmış, bazılarının memur odaları dahi olmayan bu kuruluşlar yeni gelen kitaplar sebebiyle işlev göremez, kitapların bakımını yapamaz hale gelince bunlar da Süleymaniye Külliyesi ikinci medresesine getirilmiştir.

Birinci medrese önce, Hamdullah Subhi’nin (Tanrıöver) Maarif vekilliği zamanında Halil Ethem Bey’in başkanlığında kurulan heyet tarafından Ankara Etnografya Müzesi için biriktirilip hazırlanan müzelik eşyaya ayrılmışken Ankara’da Etnografya Müzesi binasının yapımı tamamlanıp koleksiyon 1927’de oraya gönderilince burası Süleymaniye Kütüphanesi Müdürlüğü idaresine verilmiştir. Birinci medresenin güneye doğru uzantısında yer alan sıbyan mektebi de 1957’de çocuk kütüphanesi olarak hizmete açılmış, ancak çevrenin iş yerlerine dönüşmesi üzerine bu kütüphane 1980’de kapatılmıştır. Kütüphane oluştuktan sonra meslek içi eğitim kurslarının ilki 15 Eylül 1341 (15 Eylül 1925) tarihinde açılmış, kursta İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi müdürü Ethem Fehmi (Karatay) ve müfettiş Ahmed Tevfik Bey ders vermiştir.

Zamanımızda Süleymaniye Kütüphanesi, Türk-İslâm kültürünün ana kaynaklarından olan yazma ve Arap harfli eski basma eserleri bünyesinde barındıran, yerli ve yabancı araştırmacılara uluslararası düzeyde hizmet veren bir kuruluş durumundadır. İçerisinde hayır sever kişilerin ve Fâtih, Hamidiye, Sultan Ahmed, I. Mahmud tarafından kurulan Ayasofya ve Lâleli gibi padişah kütüphanelerinin de bulunduğu 152 koleksiyon mevcuttur. Kütüphanede cilt, tezhip, minyatür, hat ve ebru gibi geleneksel sanatların en güzel örneklerini görmek mümkündür. Bu eserler içerisinde tarihi çok eski, müellif hattı, dünyada tek nüsha veya sultanlara ithaf edilmiş çok değerli yazmalar bulunmaktadır.

Kütüphaneye satın alma veya bağış yoluyla gelen kitapların işlemleri tamamlandıktan sonra bunların “yazma bağışlar”, “basma bağışlar”, “yabancı diller” bölümlerine kayıtları yapılmaktadır. Bağış olarak gelen kitaplar belirli bir sayının üzerinde olursa bağış yapanın adına bölüm açılır.