Paçavra palavra Pravda
Günlerdir kendileri çalıp kendileri oynuyor. Yok cumhuriyet düşmanları, yok şeriatın ayak sesleri vs… Savcıları göreve davet etmeler. Daha neler neler….
Be kardeşim sizin ne mal olduğunuzu bu millet zaten biliyor. Cumhuriyet mitinglerini, ordu göreve höykürmelerini ve hatta din düşmanlığınızda sınır mınır tanımadığınızı…
Bu gerçeklikten olsa gerek her geçen gün erim erim eriyorsunuz. Bu hızla erimeye devam ederseniz bir süre sonra kemikleriniz bile kurtulamayacak bu yok oluşunuzdan.
Sizin cemaziyelinizde milletin hayrına bir eyleminiz olmadığı gibi onun kutsalına açık savaşlarınız da hala hafızlarda. Bir tanesini örnekleyerek yeter artık yetsin artık silkinin bu milletin yakasından diyeceğim.
Geçmiş yıllarda anayolumuzun bir beldesinde cami hocasının keçisi çalınır. Halk hırsızın peşine düşüp mağdur olan hocaya yardımcı olmak için çalışırken haber bu malum gazeteye kadar ulaşır. Bu gazete objektif (!)duyarlı ve dürüst (!) gazetecilik adına haberi manşetine taşır, Ey ahali duyduk duymadık demeyin caminizin hocası keçi çaldı.
Haber bu. Mağdur hoca çalınan keçisine mi yansın yoksa bu haberle kendine hiç yakışmayan hırsızlık yaftası ile lekelenmesine mi?
Dostlar bu olay hikaye falan değil. Günümüzde bilgiye ulaşmak kadar kolay bir şey yok. Araştırın ve detaylarına vakıf olun. Aynı şekilde bu paçavra pravdadan birlik ve bütünlüğümüze helal getirebilecek benzer birçok asparagaslara da göz atın.
Ülkemiz insanı her zamankinden daha fazla dikkatli olmalı. Her işittiğine, hatta gördüğüne ihtiyatla bakmalı. Malum adı sosyal olsa da kendisi soysuz bir medya ve onun oluklarından akan kir ve pislik tüm dünyayı kasıp kavuruyor.
Bu zihniyeti dünyada temsil eden uluslar arası yayın kuruluşlarından çok örnekler var . Suni ve sanal gündemler oluşturup gözlerimize batan gerçeklikleri örtmekle görevliler ve vazifelerinde gayrı ciddilikleri de hiç yok.
Körfez savaşını canlı olarak film gibi izlediğimiz yıllarda denizi kirleten petrol içerisinde mağdur olan karabataklarla zihinler haftalarca hatta aylarca meşgul edilmişti.
Aynı şekilde gezi zekalıların ülkemizde bir çok yeri yakıp yıktıkları günlerde dünyaya servis edilen yayınlarında da yedikleri herzeler hafızalarımızda kazılı duruyor.
Tayyip düşmanlığı
Bir vatandaş ortamı boş bulmuş konuştukça konuşuyor. Düşmanlığında bir kalitesi seviyesi hatta saygınlığı olmalıdır diye düşünenlerdenim. Tayyip gitsin de nasıl giderse gitsin . hatta ülke batacak ve ancak öyle gider ise ülke batsın. Allah Allah bu nasıl bir savrulma böyle. Ülkemizin kalkınmasından gelişmesinden rahatsız olan azgın azınlık bir güruh var ve aktardıklarımdan daha şedit ve düşmanca hal ve tavır içesinde.
Ülke bölünmüş, ekonomik krize girmiş askeri vesayet yıllarına doğru gerilemiş hiç önemi yok Varsa yolsa dertleri Tayyip.
Suudlara inanmak(!)
Allah birdir sözü dışında hiç bir inandırıcılığı ve güvenilirliği olmayan Suudların Kaşıkçı cinayeti ile ilgili verdikleri idam kararının hiç bir hükmü ve kıymeti harbiyesi yoktur. Zaten idam kararı verilenleri infaz etmeyecekler kanaatindeyim. İnfazı yapan beyin takımının asıl sorumluları ellerini kollarını sallayarak sağda solda poz vermeye devam ediyor.
Gavurla yatıp kalka kalka insanlıktan çıkmış yöneticileri er geç İslam ümmetine reva gördükleri eziyet ve cefanın bedelini ödeyecekler.
Kaşıkçı cinayeti ile ilgisi olmayan beş konu mankenine göstermelik idam kararı vererek bazı mahvilleri ikna etseler bile bizim sağduyulu milletimizi ikna etmeleri mümkün değil.
Bu acımasızlık ve insanlıktan nasipsizlik böyle devam ederse bu ülkede yaşayan samimi Müslümanlar kurunun yanında yanacaklar. Çünkü konuşmak iki kelimede olsa muhalefet etmek bu ülkede kodese tıkılmak için kafi.
Dünyamız insanlığın giderek zayıfladığı hakkın hukukun ve evrensel insani değerlerin iğfale uğramaya devam ettiği bir sürece doğru hızla yol alırken sözü senet özü mert olan insanlar olmak dileği ile sağlık ve mutluluklar diliyorum.