'Özür diliyorum'
Ben bu ülkede darbecilerin varlığına her zaman inandım,
Darbecilerin ne tür hazırlıklardan sonra ortaya çıkacaklarını da iyi bilenlerdenim. Ne de olsa doğduğu yıl yapılan darbe dışında 4 darbe ve muhtıra yaşayan biriyim. 12 Mart Muhtırasında ortaokul öğrencisi idim. 1968'den itibaren darbe olacağı köydeki evimizin odasında nedenleri ile anlatılıyordu. 1980 darbesine yıllar kala cunta hazırlıklarını o yaşımıza rağmen biliyorduk. Sağ-Sol kavgasının sağcılarla solcular arasında yaşanan bir kavga olmadığının farkındaydık. Tamam, sağcılarla solcular silahlandırıldı, birbirlerini vurdular, ama tetiği çekenlerin çoğu o kesimler olsa da asıl failler, yani darbe için ortam hazırlayıp tetiği çektirenler "bizim çocuklar"ı darbeye hazırlayanlardı.
28 Şubat hazırlıkları Refah-Yol kurulmadan önce yapılmıştı. Yine dış güçlerin iç piyonlara ihale ettikleri darbe başarıya ulaşmış, hükümet çetelerin desteğiyle düşürülmüştü.
28 Nisan 2007 muhtırası "Sözde değil, özde" teranesiyle zaten ayyuka çıkmıştı. İşte burada duralım.
28 Nisan sürecinde darbeden ümidini kesenler, ordu içinde darbeye destek çıkmayınca ürkek bir e-muhtıra ile aslında darbe yapamayacaklarını deşifre etmişlerdi.
Ortada ne rahatsız genç subaylar vardı, ne de "Genelkurmay'ın ışıkları"nı açık bırakan bir subay.
Türkiye Islahat ile meşrutiyet ile hatta Yeniçeri ayaklanmaları ile Osmanlı döneminden beri darbeler ülkesi olmuştu. Bu topraklar darbe ve darbecilere yabancı değildi.
AK Parti iktidara geldikten hemen sonra "gidici" görüldü. Herkes, "Ordu içindeki cunta AK Partiyi iktidarda tutmaz" diyordu. Evet, eğer cunta oluşumunu tamamlayabilseydi AK Partinin iktidarını sürdürmesi mümkün değildi.
2007 e-muhtırasına karşı dik durup Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ı boşa çıkaran Recep Tayyip Erdoğan kararlılığı, ordu içindeki darbe heveslilerinin hayallerini toprağa gömdü.
2002 seçimlerinden sonraki 2004 seçimlerinde yüzde 42 oy alan AK Parti, 2007'de oy oranını yüzde 47'ye çıkardı. İşte bu başarılı orandan önce Fetullah Gülen hareketi Atabeyler operasyonu ile nabız yokladı. Seçimlerden milletin büyük desteği ile yeniden iktidara gelen Ak Parti iktidarından güç alan Fetullahçı yapı harekete geçti. Daha önce çeşitli entrikalarla bürokraside, orduda kendisine engel olma ihtimali bulunan makamlara kumpaslar kuran Fetullahçılar, 2007'den sonra emniyet, yargı ve medyadaki elemanları ile yeni bir aşamaya geçti.
Fetullahçılar yıllarca üzerinde çalıştıkları montaj belgeleri (gerçek olanı da vardı) Mehmet Baransu'ya çuvallar, bavullar içinde verdi. Benim gibi bu belgelerin gerçek olduğuna inananlar da bunu alkışladılar. Sonra FETÖ "darbe hazırlığı var, casusluk var" diyerek başta muvazzaf askerler olmak üzere kendilerine boyun eğmeyen, kendileriyle anlaşmayan fişlenmiş insanları yargı, emniyet içindeki elemanları marifetiyle itibarsızlaştırıp içeri tıktılar.
2007-2015, tam 8 yıl içerde yatanlar oldu, cezaevinde ölenler oldu, isnat edilen suçun utancını yaşamak istemeyen eşler ayrılıp yuvası dağılanlar oldu. İçerdeyken yakınları ölenler oldu. Dile kolay 8 yıl!
Bir de iftiralarla haysiyeti, şerefi beş paralık olanları düşündüğümde ne büyük günaha girdiğimizi düşünüyorum, üzülüyorum, utanıyorum.
Hayır, bu ülkede derin devlet yoktu demiyorum, beli kırılmış olsa da hala var. Ama vicdanımız körelmemiş ise Fetullahçıların bizi de günahlarına ortak ettikleri Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) safsatasını kabul etmemiz ağır bir vebaldi.
Yargıtay 16. Ceza'nın kararı ile aşağılık kumpasın sonuna gelindi. Bu karar casus yoktu, darbe isteyen yoktu anlamında değil. Lakin Fetullahçıların montajlarla, yalancı şahitlerle hangi kumpası kurdukları kesinleşmiş oldu.
Bizim 2007-2009 yıllarında bunlara nasıl inandığımızı daha önce yazmıştım. Ömrümde hiç inandırıcı bulmadığım Fetullah Gülen ve anlayışına nasıl kandığımı hala anlayabilmiş değilim. Bu, Ergenekon ile ilgili hatalarımı affetmeye yeterli gelmese de;
Bu konuda yazdıklarımla Ergenekon sürecinde çok kişinin günahını aldım, yaptığım konuşmalarda FETÖ'nün yalanlarını doğru gibi paylaştım. Hem mağdurlara, ailelerine, çocuklarına haksızlık ettiğimi düşünüyorum ki doğrudur.
Bu yüzden Ergenekon davası diye sundukları kumpasta günahını aldığım herkesten özür diliyorum, helallik istiyorum.