Özgürlük ve medeniyet
Şiddet, fanatizm, cinsiyetçilik, militarizm, milliyetçilik, şekilcilik ve ahlaksızlık, insanlık medeniyetinin dayandığı barış, hukuk ve özgürlük temellerini tahrip etmekte, dünyamızın çölleşmesine neden olmaktadır. Savaş, şiddet ve militarizm bütün formlarıyla yüceltilmekte, kutsanmakta ve insanlık bir hiç düzeyine indirgenmektedir. Her gün sahte kurgular uğruna insanı kurban veren putlar icat edilmektedir. Savaş, şiddet, ayırımcılık kültür ve medeniyet adına olan bütün düşünceleri ve faaliyetleri ortadan kaldırmakta, popülizmin, otoriteryanizmin ve totalitertamizmin zaferleri olarak dünyada kutlanmaktadır.Popülizmin, savaşın, şiddetin, militarizmin ve milliyetçiliğin medeniyet ve kültüre hayat veren bütün sanatsal, felsefi, bilimsel ve manevi faaliyetleri ortadan kaldırdığı konusunda derin bir gaflet hali her tarafa hakim durumdadır.
Özgürlük, insanlığın en asli ve merkezi değeridir.
Medeniyet ve kültürü var eden merkezi temel,
özgürlüktür. İtaat, kölecilik,
doğmatizm, fanatizm, yağmacılık,
ganimetçilik, savaşçılık, kabilecilik, savaş ve şiddet hiçbir şekilde medeniyetin
temeli olamazlar. Yağmanın, yalancılığın, yasakçılığın, kılıcın, ataerkillliğin
olduğu yerde medeniyet ve kültür
değil, bütün korkunçluğuyla bedevi vahşet ortaya
çıkmaktadır.Bedevi vahşet, değişik
kılıflar altında insanlığı, doğayı ve
medeniyeti tehdit etmektedir.
İnancından, kimliğinden, ritüelinden, folklorundan, sporundan, eğlence biçiminden ve diğer
özelliklerinden dolayı hiç kimsenin
insanlığı sorgulanamaz, insan olarak düzeyi düşürülemez. Kutsal, mükemmel, eksiksiz ve değişmez doğru olarak empoze
edilen saplantılar ve doğmalar adına insanları karalayanlar, karartanlar ve
kapatanlar, aslında medeniyeti ve insanlığı birlikte ortadan kaldırmaktadırlar.İnsanlık,
hatalarıyla, eksikleriyle özgür, çoğulcu ve barışçıdır. Eksik olmak, özgür ve
özgün insan olmaktır.
İnsanla ve insan davranışıyla, sadece soğuk, katı, doğmatik nitelikte tavırlarla ilgilenemeyiz, anlayamayız ve açıklayamayız. İnsan davranışı
bir gerçeklik olduğu kadar bir değerdir. İnsan davranışının gerçekliğini özgürlük değeri ışığında anlamalı ve açıklamalıyız. İnsan davranışının
ölçüsü özgürlüktür. İnsan davranışının
gerçekliğini özgürlük yerine başka saplantılar ve doğmalar ışığında
yargılamaya kalkanlar, hem kendilerine hem insanlığa yazık etmişlerdir.
Özgürlük, merkezi insani değerdir. Merkezi insani
değer olmasına rağmen, her kültür özgürlüğü beslemez ve büyütmez. Özgürlüğü
beslemeyen ve büyütmeyen birçok kültür
vardır. Kültür içinde özgürlük gelişebildiği gibi, kültür içinde özgürlük yok
da olabilir. Bedevi kültür, dayandığı
doğmatizmle, şiddetle, kabilecilikle, ataerkillikle ve donmuşlukla özgürlüğü kurutan ve öldüren en
büyük vahşet halidir. Bedevi kültür,
bedevi vahşettir. Bedevi vahşet, özgürlük çiçeğini kurutmak için her türlü yolu ve aracı kullanır.
Bir kültür içinde
farklı teolojik, sosyolojik,
kültürel ve tarihsel kavramlar ve kurgular vardır. Bütün kültürel kavramların
ve kurguların insan aklı
tarafından sorgulanması ve ele
alınması gerekmektedir. Aklın
sorgulayamayacağı ve anlayamayacağı hiçbir kültürel kavram yoktur. İnsanın
üstünde ve ötesinde yer alan gerçeklikler
ve değerler de yoktur. Bütün
kavramlar, kültüreldir. İnsana ve kültüre dair her şey, aklın sahası içindedir.
Akıl bunu anlamaz demek, aslında insanın özgürlüğünü daraltmak ve insan üzerinde otorite kurmak anlamına
gelmektedir. Aklı dışlamak ve etkisizleştirmek suretiyle insan üstü olarak
kurgulanan otoriteler, insana tahakküm etmenin ve insan aklını ve özgürlüğünü
ortadan kaldırmanın aracı olmaktadırlar.
Özgürlüğün yeşermesi, beslenmesi, büyümesi ve
gelişmesi için bir özgürlük kültürüne ihtiyaç vardır. Kölelik kültürünün hakim olduğu bir yerde kişi, sadece içinde
yaşadığı kültürün dikte ettiklerini uygulamaktan öteye geçemez ve köleleşmiş
bir yaşam tarzının mahkumu olur. Özgürlük kültürünün inşası için kişinin,
kültürün bizzat yapıcısı ve mimarı olan rasyonel ve özgür birey olması
gerekmektedir.