Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
09 Temmuz 2024

Özgürlük olmadan maneviyat olmaz!

Her insan, doğal olarak onur ve özgür olma hakkına sahiptir. İnsan onuru ve özgürlüğü, hiçbir şekilde ihlal edilemez, aşağılanamaz ve zayıflatılamaz. İnsan onurunu ve özgürlüğünü tanımayan kültürlerde, kimliklerde, inançlarda, insan hakları, hukuk, barış, ahlak ve maneviyat yoktur. İnsan, onur ve özgürlüğünü koruduğu sürece, esenliğini, barışını, güvenliğini, hukukunu, ahlakını, maneviyatını ve yaratıcılığını koruyabilir.

Özgürlüğün olduğu yerde maneviyat ve ahlak vardır. Tanrı adına yetki ve söz sahibi olduğunu iddia eden devletler, hükümetler, din adamları, kiliseler ve otoriteler, insan ruhunun ve zihninin sapmaması için kendilerini insan ruhunu korumak göreviyle görevlendirilmiş kayyumlar olarak atamaktadırlar. İnsan ruhunun ve bilincinin hiçbir kayyuma, vasiye, himayeye ihtiyacı yoktur. İnsan ruhu, manda, kayyum ve himaye kabul etmez. İnsan ruhu, bütün otoritelere “Gölge etme! Başka ihsan istemem!”der. İnsan ruhunun ve bilincinin su ve hava kadar ihtiyaç duyduğu tek şey, özgürlük, bireysellik ve özgünlüktür. İnsan ruhunu ve bilincini denetlemek, kontrol etmek ve tahakküm etmek isteyen otoritelerin varlığı, aslında maneviyatın, bilincin ve ahlakın ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir.

Özgürlük maneviyatı, maneviyat özgürlüğü gerektirir. Birinin yokluğu, diğerinin yokluğunu sonuç vermektedir. İnsan, kendi ruhunu kendi içinde ve doğada özgürce arayabilir, geliştirebilir, oluşturabilir ve yenileyebilir. Maneviyat, insanın kendisine ve doğaya sürekli olarak hayat nefesini üflemesi çabasıdır, tecrübesidir ve emeğidir. Maneviyat, insanın kendisini dışarıda başkaları tarafından oluşturulmuş çerçevelere, kimliklere, kurgulara, kalıplara, doğmalara ve köhnemişliklere hapsetmesi değildir. Hayat nefesinin üflendiği her yerde maneviyat ve özgürlük vardır.

Maneviyat, dışarıdan emir-komutayla dayatılarak tecrübe edilemez. Dış otoriteler tarafından emir-yasaklar şeklinde dayatılan hiçbir talimname, maneviyat olmadığı gibi, böyle talinameler, insan ruhunu ve bilincini kontrol altına almayı ve yönetmeyi amaçlayan köleleştirme yöntemleridirler. Bireyin güven içerisinde maneviyatını tecrübe etmesi için özgürlüğe ihtiiyacı vardır. Maneviyat tecrübesinin özgürce yaşanması için devlet, kilise, ulema, ruhban, papalık, tarikat, cemaat, mezhep gibi bütün kurumların, kuruluşların ve kurguların müdahalesinden insan ruhunun ve bilincinin özgür olması gerekmektedir. Dışarıdan müdahalelerle insanın maneviyatının güvenliği sağlanamaz. Dışarıdan yapılan müdahalelerin nihai amacı, insan ruhuna ve bilincine hükmetmektir. Maneviyat özgürlüğü ve güvenliği için ihtiyaç duyulan tek şey, müdahale değil, müdahalesizliktir.

Maneviyat tecrübesini, ancak birey olanlar yaşayabilir. Kurumların, kurguların, kaynakların ve kalıpların maneviyatı yoktur. Maneviyat, kişiye özgüdür ve kişinin tekelindedir. Bireyin üstünde ve ötesinde bir maneviyat tecrübesi yoktur. Kişinin ötesinde kurumların, kalıpların, zamanın ve grupların ruhundan söz edenler, aslında sahte ve yalan maneviyat kurgularından söz etmektedirler. Bireysellik ve maneviyat birbirinden koparılamaz. Maneviyatı gerçekliğe dönüştüren bireydir. Birey, ruhunda ve bilincinde hayata nasıl bir nefes üfleyeceğine ve kendini nasıl gerçekleştireceğine kendisi karar vermelidir. Maneviyat alanında bireyin kendi maneviyatını belirleme hakkı vardır. Maneviyatı başka otoriteler tarafından belirlenen birey, sadece başkalarının emir- yasaklarına maruz kalan akılsız, ruhsuz, bilinçsiz ve iradesiz bir köle ve makina düzeyine indirgenmiş bir nesneden başka bir şey değildir. Hiçbir kaynak, kurum, kimlik ve otorite, kişinin üstünde değildir. Kişi, maneviyatını kendi içinde kendisine özgü ve uygun şekilde ve muhtevada özgürce yaşama hakkına sahiptir.

Tepemizde kılıçlarıyla kuşanmış otoriteler olduğu sürece, maneviyatı yaşamak, ahlaklı olmak, ruhla ve bilinçle sanatsal, felsefi, bilimsel, edebi ve insani yapıcılıklarda bulunmak mümkün değildir. Her birey, kendi hakikatini kendi ruhu ve bilinci içinde arayabilir, oluşturabilir, geliştirebilir ve oluşturabilir. Bireyin, dışarıda oluşturulan ve hazır bulunan bütün çerçevelerden ve kalıplardan kendini özgürleştirme, onları eleştirme ve onları reddetme hakkı ve özgürlüğü vardır. Maneviyat alanı, çoğulculuğu gerektirir. Maneviyat alanında homojenleştirme mümkün değildir. Tek tip maneviyat, maneviyat değildir. Tek tip maneviyatı dayatmak ve kurgulamak, hiçbir otoritenin görevi değildir. Doğada ve insanda çeşitlilik olduğu gibi, insanın maneviyatı da çoğulcu olmalıdır. İnsan maneviyatı, kontrol edilebilir, tektipleştirilebilir ve kolektifleştirilebilir bir tecrübe değildir. İnsan maneviyatı, özgürlüğe, bireyselliğe ve çoğulculuğa dayanan bir tecrübe alanıdır.