Özgürlük, Medeniyet ve Barbarlık
Dünyanın bazı coğrafyalarında medeniyet, gelişmemektedir. Asyanın ve Afrika’nın birçok yerinde şiddet, fanatizm, diktatörlük, despotizm, cehalet, atalet, çatışmalar hüküm sürmektedir. Cehaletin, şiddetin ve ataletin kimlik, kültür ve inanç haline getirildiği coğrafyalarda, özgürlük yoktur. Özgürlük yerine despotizm, kölelik, fakirlik, kindarlık, düşmanlık ve fanatizm egemendir. Özgürlüğün olduğu yerde sanat, felsefe, çoğulculuk, barış, hukuk gelişmektedir. Özgürlüğün olmadığı yerde toplulukların sanata, çoğulculuğa, barışa ve hukuka dayalı eğitim, ekonomi, siyaset, medya, teknoloji, maneviyat, bilim alanlarında özgürlükçü, çoğulcu ve bağımsız kurumlar ve ilişkiler kurmaları mümkün değildir. Özgürlüğün olmadığı yerde özgür ve özgün bireyler olmadığı gibi özgür, çoğulcu ve açık toplumlar da yoktur.
Medeniyet, hiçbir insani veya
hayali otoriteye teslim olmayı reddetmektedir. Teslimiyet, medeniyet değildir.
Teslimiyetin kimlik, kültür ve değer
olduğu yerde, kölelikten, ataletten,
cehaletten başka bir şey olmamaktadır.Medeniyeti yaratan tek değer,
hürriyettir. Hürriyet, insanın aklını, bilgisini, çeşitliliğini, bireyselliğini
esas almaktadır. Hürriyet, insanın üstünde ve ötesinde hiçbir kurumu, kaynağı
ve kişiyi esas almamaktadır.İnsan üstü veya ötesi bütün kurgulara teslimiyeti
esas almak, hürriyet olamaz. İnsanı yüksek olduğu sanılan yüce güçlere köle etmeye mahkum etmek, insanın
bireyselliğinin ve özgürlüğünün inkarı anlamına gelmektedir. Medeniyet,
insanın özgür, onurlu ve akıllı birey
olarak tanınmasıyla başlar. İnsanı ölçü alan sahici hürriyetçi ve medeniyetçi
yaklaşım ile insanın ötesinde ve üstünde kaynakları ve kurguları esas alan vahşi, barbar, bedevi, ahlaksız, akılsız
yaklaşımlar köklü bir şekilde birbirinden ayrılmaktadır. Barbar ve bedevi
toplumların hürriyet, barış, çoğulculuk,
demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi medeni insani değerleri olmadığı gibi bu değerleri besleyen ve yaşatan kaynakları ve kurumları
da yoktur.Form ve muhteva olarak
ahlaktan, akıldan ve özgürlükten yoksun
geleneklerin, kimliklerin ve kültürlerin, modern ve medeni olana ait her
şeyi reddetmekten başka bir şey
yapamamalarının, bilim, felsefe, sanat, ahlak, maneviyat ve teknoloji
alanlarında insanlık medeniyetine katkılar sunacak bir kapasiteden ve
yetenekten yoksun olmalarının nedeni,
insanı, aklı ve özgürlüğü inkar etmeleridir. Barbarlık, bedevilik ve vahşiliğin temeli, insanı, aklı ve bilgiyi
inkar etmektir.
Barbarlığın, vahşiliğin ve
bedeviliğin en önemli özelliklerinden birisi, barışı ortadan kaldırmalarıdır.
Vahşetin hiçbir çeşidi, barışla bir araya getirilemez. Hakimiyet uğruna yağmayı
ve talanı yücelten, sürekli düşmanlar
yaratarak hep kılıç elde
katliam yapmayı, ölmeyi ve öldürmeyi hayatın tek gayesi haline getiren
bir kültürün ve kimliğin, barışçıl olması mümkün değildir. Barışın olmadığı
yerde barbarlık vardır.Barbarlar, sadece
dış düşmanlara karşı savaşmazlar. Barbarlar, sürekli olarak kendi aralarında savaşırlar
ve birbirlerini yok etmek için sürekli olarak şiddet üretirler. Mezhep,
cinsiyet, milliyet, kabile,
ganimet, hakimiyet gibi
gerekçeler ileri sürülerek topluluklar,
sürekli olarak birbirlerini öldürmekte,
katliamlar yapmakta, işgaller ve savaşlar gerçekleştirmektedir.
Barbarlığın bazı çeşitlerinin aslında barış olduğu iddia edilerek
vahşiliğin karanlık, kirli ve kanlı yüzü
karartılabilmektedir. Barbarlar ve vahşiler, sürekli olarak kurban rolü oynamakta, kendilerinin mazlum,
ezilen ve mağdur olduklarını
söyleyebilmektedirler. Mağduriyet ve mazlumiyet söylemleriyle her durumda kendilerinin haklı olduğunu idddia eden
medeniyet düşmanı güçler, şiddeti ve
savaşı kendilerinin doğal hakkı
olduğunu idddia edebilmektedirler.
Hiçbir barbarlık, barışla biraraya getirilemez.Barış, medeniyetin değeridir ve
temelidir. Barbarlığı, vahşeti ve bedeviliği tanımanın ölçüsü, barışın yokluğu
veya varlığıdır. Barışın yokluğu, medeniyete hayat vermektedir. Barışın varlığı
ise barbarlık ve vahşiliktir. Savaşı ve şiddeti var eden, yayan, yaygınlaştıran,
kutsallaştıran ve kalıcı kılan her şey, barbarlıktır ve vahşettir.
Bedeviler ve barbarların, özgürlüğü, hukuku ve barışı esas alarak medeniyet
inşa etmeleri mümkün değildir. Barbarlar ve bedeviler, tarih boyunca
bilimi, felsefeyi, ahlakı, dini, hukuku, siyaseti, devleti, kısacası bütün
medeni ve insani kurumları ve kaynakları, insanlığın medeni birikiminden
çalmışlar, istismar etmişler ve içlerini boşaltmışlardır.Barbarlık ve
bedevilik, bugün insanlık medeniyetinin içini boşlatmaya, dünyayı çölleştirmeye,
düşünceyi, özgürlüğü ve barışı ortadan kaldırmaya sinsi, sistematik ve saptırıcı bir
şekilde çalışmaktadır. Barbarlık
ve medeniyetin birbirinden ayırdedilmesi, medeniyetin barbarlıktan arınması bütün insanlığın
önündeki çetin bir meydan okumadır.