Özgürlüğün değeri
İnsanın sahip olduğu
tek asli değer, insan onuru ve özgürlüğüdür. Günümüzde cehalet, fanatizm,
akıldışılık ve doğmatizm yüzünden insanlar ve toplumlar, özgürlüğün değerini
kavramamakta, kolaylıkla özgürlüklerinden vazgeçebilmektedirler. Özgürlüklerini
yitiren insanlar ve toplumlar, derin bir cehalet, vahşet ve bedevilik içinde
çırpınmaktadırlar. Özgürlüğünü yitiren insanlar ve toplumlar, aslında
herşeylerini yitirmişlerdir. Özgürlüğünü yitiren kişilerin, bir kişiliği,
felsefesi, sanatı, bilimi, maneviyatı ve ahlakı yoktur.
Özgür olmayan insan,
ahlaklı olamaz. Bütün ahlaksızlıklar, özgürlük ve akıl yokluğundan
kaynaklanmaktadır. Bugün birçok insan bir dine inandığını ve o dini takip
ettiğini iddia edebilmektedir. Bir dini takip eden insanların, ahlaki bir hayat
yaşamadıkları kolaylıkla gözlemlenmektedir. Ahlaksızlığın olduğu yerde, sorun
özgürlük ve akıl yokluğudur. Özgürlüğü ve aklı ortadan dinler, kültürler ve
yapılar, ahlak üretemezler, sadece ahlaksızlığın bataklığına dönüşürler.
İnsanlar,
dilediklerini ifade etme, dilediğine inanma veya inanmama, korku ve şiddetle
karşılaşmama ve temel ihtiyaçlarını karşılama özgürlüğüne sahip olmalıdırlar.
İfade özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü, ekonomik özgürlüğü ve güven
içinde yaşama özgürlüğünü benimsememiş toplumların, barış, hukuk, demokrasi,
refah ve çoğulculuk değerleri etrafında birarada yaşamaları mümkün
değildir. Temel özgürlüklere değer
vermeyen toplumların siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik hayatlarını
belirleyen faktör, çatışma, kamplaşma, fakirlik, yolsuzluk, yasaklar ve
yozlaşma olmaktadır. İfade özgürlüğünün, din ve vicdan özgürlüğünün, ekonomik
özgürlüğün ve güvenlik içinde yaşama özgürlüğünün olduğu yerlerde bireyler,
yaratıcı ve dinamik bir şekilde toplumsal hayatın bütün alanlarına barışçıl bir
şekilde katılma ve katkıda bulunma imkanına sahip olurlar.
Özgürlük ve akıl,
kadına en üst düzeyde değer verilmesini, kadının her açıdan eşit, onurlu ve
özgür birey olarak kabul edilmesini gerektirmektedir. Kadın-erkek eşitliği ve
özgürlüğü birbirinden ayrılamaz. Birinin olduğu yerde, mutlaka diğeri de
varolmalıdır. Özgürlüğün yokluğu, kadın-erkek eşitliğinin yokluğu anlamına
gelmektedir. Kadın-erkek eşitliğine karşı söylenen ve yapılan her şey, aslında
özgürlüğe karşı söylenmiş ve yapılmış şeylerdir.
Birey, insana,
doğaya ve hayata dair herşeyi özgürce düşünebilmeli, tartışabilmeli,
eleştirebilmeli ve reddedebilmelidir. Eleştirilemeyecek, reddedilemeyecek,
sorgulanmayacak hiçbir kişi, kaynak, kimlik ve yapı yoktur. Bütün siyasal,
sosyal, ekonomik, kültürel, teolojik, eğitsel, bilimsel, sanatsal ve felsefi
yapılar, insan yapımıdırlar. İnsanın dışında ve üstünde hiçbir hukuki, sosyal,
politik ve teolojik sistem ve kimlik yoktur. İnsan, insan yapımı olan bütün
yapıları, ancak özgür düşünce ile yorumlayabilir, eleştirebilir,
geliştirebilir, yapılandırabilir veya reddedebilir. İnsanüstü veya insan dışı
otoriteler adına hiçbir yapı, kimlik ve kurgu, kendisini mutlak doğru diye
dayatamaz, özgürlüğün ve aklın yolunu kapatamaz.
Özgürlük, şu ana
değer verir. Özgürlük karşıtı otoriter, despotik, akıldışı ve ahlak dışı
yaklaşımlar, geçmişi yüceltirler, geçmişte olduğu sanılan altın ve mutlu
zamanlar efsanelerini üretirler ve geçmişte söylenen sözlerin üstüne söz
söylemeyi yasak ve haram hale getirirler. Özgür düşünme, her an yeni sözler söyleme,
yeni hayatlar yaşama ve yeni yollara yönelme durumudur. Bütün kaynaklar,
kişiler, kalıplar, kültürler ve kimlikler, akıl ve özgürlükle anlaşılmalı, tartışılmalı,
eleştirilmeli, reddedilmeli veya sorgulanmalıdır. Akıl ve özgürlüğün uyacağı hiçbir kaynak yoktur. Akıl ve özgürlüğün
bir kaynağa ve kaynaklara tabi olması gerektiğini söylemek, aslında aklı ve
özgürlüğü inkar olduğu gibi, insanın kendi varlığını da inkar etmesi anlamına
gelmektedir.
Milliyetçilik,
militarism, kabilecilik, cinsiyetçilik, fanatizm gibi kurguların uydurulmasının
nedeni, özgürlük ve aklı ortadan kaldırmaktır. Özgürlük ve akıl ortadan
kaldırıldığı zaman, bazı insanlar, kendileri dışındaki bütün insanları
ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, entelektüel ve manevi açılardan sömürmekte
ve köleleştirmektedir. Sömürünün, yokluğun ve yoksulluğun olduğe her yerde
özgürlük ve akıl yoktur, ama militarizmden, milliyetçilikten, kabilecilikten,
cinsiyetçilikten ve fanatizmden bolca vardır. Kişiyi insanlıktan çıkaran bütün
bu kötülüklere karşı birey, aklına ve özgürlüğüne sahip çıkma olgunluğuna
ulaşmak için çaba göstermelidir.