Dolar (USD)
34.19
Euro (EUR)
37.06
Gram Altın
2979.18
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Haziran 2024

Özgür ol!

Geçmiş zamanların birinde Batılılaşma adına bu ülkenin öz değeri olan türkülerin dahi radyolarda çalınması yasaklanmıştı. Millet, müziğiyle beraber kültürüne ve yaşam tarzına konan yasaklar nedeniyle öz benliğine yabancılaştırıldı. Sinan Çetin imzalı belgesel formatında çekilen “Mutlu Ol, Bu Bir Emirdir!” isimli kısa film Batılılaşmaya getirilen mizahi bir eleştiridir. “Millete rağmen” yerine “Millet ile birlikte” fikrinin mutluluğu getireceği vurgulanmıştır. Bize ait türkülerimizin yerine batı klasikleri adı altında kültürel yozlaşmaya çanak tutan eserler mutluluk yerine hüzün getirdi. O günleri mizahi bir dille ve sanatın gücüyle eleştiren bu kısa filmi henüz izlemediyseniz izlemenizi tavsiye ederim.

Osmanlı İmparatorluğunun 1699 Karlofça Antlaşmasıyla birlikte gerileme dönemine girmesiyle oluşan boşluğu Coğrafi Keşifler, Rönesans, Reform, Aydınlanma ve Sanayi İnkılabı gibi kavramlarla batı medeniyeti doldurdu. Coğrafi Keşifler ile sömürgecilik yasallaştırıldı. Rönesans ile hümanizm kavramı hayatımıza sokularak insan katliamlarının önü açıldı. Reform ile dine savaş açılarak kutsal olan her şey yok sayıldı. Aydınlanma ile fikir dünyamız tarumar edildi ve nihayetinde sanayi devrimi ile de kapitalizm ve emperyalizmin önündeki tüm engeller kaldırıldı. Oluşturulan yenidünya düzeninde ise bize de konformizmin tadını çıkarmak kaldı.

O zamanlardan başlayan Batılılaşma çalışmaları adı altında dünyaya hâkim olma çabası dünyayı esir alma faaliyetine dönüştü. Bu da batının kendisini barış yanlısı göstererek evrene mutluluk getirici bir rol üstlenmesinden kaynaklanıyordu sanırım.

Dünyaya mutluluk getirmeyi başaramayan batı 1. Cihan Harbiyle düşen maskesini barış anlaşmaları ile kapatmaya çalışırken çuvala sığmayan mızrak 2. Dünya savaşıyla yeniden gün yüzüne çıktı. Adaletin sarsıldığı bir dünyada insanlık ilkin merhametinden vuruldu.

2. Dünya Savaşının baş müsebbibi olan Batı Medeniyeti barış dersinden sınıfta kalınca başarısızlığını savaşlarla gizlemeye çalıştı. Ne olduysa ondan sonra oldu. Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, Körfez Savaşı, Avrupa’nın göbeğinde Boşnaklara uygulanan soykırım ve katliamlar, Myanmar, Doğu Türkistan ve birçok mazlum coğrafyada yaşanan soykırım ve hunharca katliamlar… Ve 1948 yılından beri süregelen Siyonistlerin Filistin’i ilhak ve soykırım faaliyetleri! Bunların hemen hemen hepsinin ortak maskesi ise barış yanlısı olmaları! Savaşlarla barışı tesis edemeyen batı, demokrasi adı altında milletleri mutlu edeceğini iddia ederek özgürleştirme yoluna gitti. Ki kaostan beslenen bir yapının hiçbir zaman amacı barışı tesis etmek de olmadı. Hastalığın tedavisinde kullanılan ilaç gibiydi kurulan sistem. İyileştirici olmaktan ziyade ötelemekti öncelikli olan.

Ortaya çıkan sonuç ise köleleştirme maskesinin altında “özgür ol!” telkinleri neticesinde köleleştirilmiş ve koloni haline getirilmiş halklar topluluğu oldu. Sistemin “Özgür ol!” telkinlerinin altında yatan esareti fark edemeden elimizde kendimize ait olduğunu iddia ettiğimiz elektronik kelepçelerle dolaşır olduk. Bugün sosyal medyanın sokaklarında dolaşırken de ne kadar özgür olduğumuzu birilerinin gözüne sokmaya çalışıyoruz. Sonra da özgürleştiğimizi iddia ederek aslında özgünlüğümüzü ve değerlerimizi yitirdiğimizi dahi fark edemiyoruz. Ve şimdi hepimiz sistemin gönüllü köleleriyiz!

Dünyayı toplu mezara çeviren batıdan medet umarcasına kendi ölümümüze güzellemeler yapmaktan da geri durmuyoruz. Güneşin batıdan doğacağı güne bel bağlayarak yeni bir aydınlanma yaşadığımızı zannederek içine düştüğümüz karanlıkta el yordamıyla yürümeye çalışıyoruz. Halimizi sorduklarında göğsümüzü kabartarak “Ne de güzel ölüyoruz!” diye nutuklar atıyoruz. Biz ölürken üstümüzde tepinen batıdan hala umutla söz etmekten de geri durmuyoruz. Neyse hadi gelin hep birlikte özgür ölüler olalım. Nemelazım özgür olmazsak batı bize de demokrasi adı altında getirir özgürlüğü.

“Kendilerine: ‘Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.’ dendiği zaman, ‘Bizler sadece ıslah edicileriz.’ derler.” Bakara Suresi, 11. Ayet

Yüce Allah muhakkak doğru söylemiştir.


 
Masrafsız Bankacılık
Görüntülü Görüşme