ÖZGECAN
Üniversite öğrencesi Özgecan'ın başına gelenlerden sonra toplumun geneli idam cezasının geri gelmesi için taleplerini dile getirdiler. Öncelikle şu anda idam cezası gelse bile Özgecan'ın katillerine uygulanabilmesi mümkün değil. Zira aleyhe kanunlar sanık açısından geçmişe yürümez. Bu evrensel bir kuraldır. Bu nedenle Özgecan'ın katil yada katilleri kasten adam öldürme ya da canavarca hisle adam öldürme suçlaması ile yargılanacaklar.
Bu olay da tekrar bizlere gösterdi ki bir yerlerde yanlış yapıyoruz. Yanlış var olduğunun kabulü ile hareket edersek bir çözüm yolunun aranması gerekiyor. Bizim önerimizden önce mevcut durumu hukuk dışında da değerlendirmek gerekiyor. Zira hukuk son noktadır. Ya da ceza kanunun amacı olan kişiyi cezalandırmak, toplumu korumak ve de kişiyi ıslah etmek şartlarından hiçbir tanesi olay gerçekleşmeden bu tür olayların önüne geçmeyi sağlamayacaktır. Bu nedenle sadece suçların karşılığı olarak cezaların artırılması ile bu tür suçların önüne geçilemeyeceğini düşünüyorum.
Olayın eğitim psikoloji ve de sosyolojik açıdan da değerlendirilmesi ve de bu topluma uygun çözüm önerilerinin oluşturulması gerekmektedir. Zira gündeme gelen dolmuşlara panik düğmesinin yerleştirilmesi de bu tür olayların gerçekleşmesi aşaması ya da gerçekleşmesinden sonraki aşama ile ilgilidir. Bu tür olayların önüne geçmeyi sağlayacak ya da azalması için ciddi bir çözüm önerisi değildir. Zira bu tür olaylar sadece dolmuşlarda gerçekleşmiyor. Ve siz her yere panik düğmesi koyamayacağınıza göre bu panik düğmelerini insanların içine yerleştirecek kadın ve erkek kavramlarını yeniden insanların kafasına yerleştirecek bir çalışma yapmak şart. Zira toplumumuzda maddi gelişme yaşanırken manevi anlamda geriye gidiş olduğu gerçeği ile karşılaşıyoruz.
Bireyleşmiyor bireyselleşiyoruz. Toplum içerisinde teknolojinin de gelişmesi ile yalnızlaşıyoruz. Alkol ve de diğer madde kullanımlarının yaygınlaşması ile insani kavramlardan uzaklaşan bir çok kişi içimizde pimi çekilmiş bomba gibi dolaşıyor. Bunlarla mücadele nasıl olmalı mutlaka hukuki tedbirler de devreye girmeli ancak öncesinde neler yapmalıyız? Devlet, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum örgütleri, aile ve birey olarak bizlere neler düşüyor. Bunun yol haritasının çıkartılması gerekiyor. Herkes her bir yerden değil ama Aile Bakanlığının öncülüğünde ve de koordinatörlüğünde toplumun en küçük parçası olarak aileyi almak ve de toplumu yeniden aile üzerine inşa etmek zorundayız.
Bizler bilimin bize sunduğu imkanlardan son derece az faydalanıyoruz. Bu nedenle de bilimsel verilerimiz olmuyor. Bu olmadığı gibi bilimsel verilere dayalı kullanabileceğimiz argümanlar geliştiremiyoruz. Sosyal olayların nedenleri, nerelerde yoğunluk kazandığı ve bunlar üzerinden bataklığın kurutularak oranın ihyasını sağlayacak bilimsel bir yaklaşımımız söz konusu olamıyor. Bunu sağlamak için tam da zamanı aslında. Zira dip noktadayız. Bu dip noktada olduğumu en güzel özetleyen cümleleri Özgecan'ın babası kullandı. Bir ibret vesikası olarak bu sözleri başucumuza asmalı ve de yol haritamızı çizmeliyiz. Ama tüm toplumu bu işin içine katmalıyız. İyilik hareketi başlatmamız gerekiyor. İyiliği yayma hareketi. Bunun içinde tüm fikirleri dinlemeliyiz. Hiçbir ideolojinin bizi esir etmesine fırsat vermeden yapmalıyız bunu. Yapmalıyız zira yeni Özgecan'larımızı toprağa vermek zorunda kalmayalım. @CavitTatli