Özetlemek gerekirse…
Yıllardır çeşitli platformlarda, aynı konuların konuşulduğunu duymuşsunuzdur. Çıkan savaşlar; göç etmek zorunda kalan ve sistematik zulüm gören, milyonlarca mülteci; zengin yer altı kaynaklarına sahip Afrika’nın, on milyonları aşan açlık sıkıntısı; çağdaş Avrupa’da kaybolan yada istismara uğrayan, milyonlarca kadın/çocuk; sözüm ona medeni ülkelerde çocukları ellerinden alınarak, asimilasyona uğrayan yüzlerce Müslüman aile ve dünyanın göbeğinde bulunan toplu mezarlar… Suriye ve Irak’ta katledilen, 3 milyondan fazla insanı ise daha saymıyorum bile. Fakat gelin görün ki bunları çözüme kavuşturmak üzere düzenlenen şaşaalı toplantılardan, bir arpa boyu yol alınamadığı bir gerçek. Nasıl yol alınsındı ki… Çünkü dünyanın egemen ülkeleri ve küresel elitleri, hem İDEOLOJİK hem de EKONOMİK açıdan, kazanımlarını arttırmaya devam etmekteler ne yazık ki. Üstelik aralarındaki çıkar çatışmalarına rağmen, bu sıkıntıları “AMACA GİDEN HER YOL MUBAHTIR” anlayışıyla, ilmek ilmek dokuduklarını söylemek dahi hata sayılmayacaktır. Nasıl mı?
***
Sıcaklıkların artması, 95 ülkenin eşzamanlı yangınlarla
boğuşması, buzulların erimesi ve sellerin oluşturması, “KÜRESEL ISINMA” konusunu
tekrar gündeme taşıdı malumunuz. Tabi dolayısıyla dünyanın tepesinde konuşulan,
KARBON SALINIMI meselesini de. Aslına bakarsanız bu mevzu, bizler için pek yeni
de sayılmaz. Keza bağlı olduğu odakların telkiniyle, PARİS İKLİM ANLAŞMASINDAN çekilen
Trump’un akıbeti, zihinlerimizdeki yerini hala korumakta. Akabinde ise belli
küresel çevrelerin desteğiyle koltuğa oturan Biden’ın, ilk hamlesini PARİS
İKLİM ANLAŞMASINA dönerek yapmasını da unutmuş değiliz. Bunun nasıl bir mesaj
barındırdığını sorarsanız. Cevabı açık… Kısacası İLERİSİ İÇİN küresel ısınma,
karbon salınımı, yangın, sel, salgın, varyant derken, “BLOCKCHAİN” tabanlı yeni
düzen kurulmaya çalışıldığı artık net. İşte bu zihniyetle kısmen aynı düşünen Amerika’daki
(Biden’i destekleyen) bir kliğin, fosil yakıtları (petrol, gaz, kömür…) budayarak, dijitalleşme ve karbon özelindeki
icatlarla, DOLARIN DENGESİNİ kurmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Ama yine Amerika’da
diğer bir damar daha var ki, onlarında tam tersi istikamette, PETROL/DOLAR gücüyle
planlar yaptığını ifade etmek mümkün. Anlayacağınız dünyanın tepesinde
sahnelenen ve yeryüzüne etki eden mücadelenin, EKONOMİ çerçevesinde bir HÂKİMİYET
TASARIMINA karşılık geldiği aşikâr. O yüzden kimi ülkelerin bazen mecburiyetten,
bazen menfaatleri nispetinde, bazen de çeşitli tehditlerle, bu unsurlardan
birine yakın durdukları, dikkate alınması gereken bir tespit. Zira perde
ardında bunlar olup biterken, sahnede ulus devletlerin mücadelesine tanıklık etmemiz
fazla söze hacet bırakmıyor. Girişte değinilen sıkıntılar ise bütünüyle
bunların YANSIMASINDAN ibaret şekilleniyor.
***
Bu minvalde henüz sıcaklığını koruyan Afganistan hadisesine,
aynı perspektifte bakmanın ufkumuzu açacağı kanaatindeyim. Mesela Biden yönetiminin biranda verdiği
çekilme kararıyla, Kabil’in düşeceğini ve Taliban’ın hâkimiyet sağlayacağını HESAP
ETMEMESİ imkânsız. Nitekim Suriye’de aniden kaybolan DAEŞ varlığını ve seneler
evvel bu varlığın, Afganistan’a taşındığının dillendirildiği düşünüldüğündeyse,
önümüzde bam başka bir resmin canlandığını inkar edemeyiz. Tıpkı yukarıda zikrettiğimiz
Amerikalı bir kliğin, Afganistan’da iç savaş çıkartarak, bunu Çin’e, Pakistan’a
ve Türki Cumhuriyetlere İHRAÇ ETME OLASILIĞI gibi. Buralara yayılacak mülteci
akını ise cabası... Buna karşın Taliban yönetiminin, içeriye dönük verdiği
sıcak mesajlar elbette ki olumlu. Hatta önceleri yabancı askerlere yönelik
negatif açıklamalarına rağmen, şimdilerde özellikle Türkiye’ye pozitif yaklaşmaları
bir o kadar önemli. Taliban yönetimi oyunu gördüğü için mi, böyle bir tavır
aldı bilemiyoruz. Lakin Türk askerinin, “YENİ BİR DEAŞ TEHLİKESİ VE GÖÇMEN
SORUNUNU ENGELLEMEK İÇİN KALMAK İSTEMESİ” bizi doğrular nitelikte seyrediyor. O
nedenle Türkiye’nin, “ORTALIĞIN SÜKÛNETE ERMESİ ADINA KENDİNİ HİSSETTİRMESİ,
MENFAATLERİMİZLE ÖRTÜŞMEKTEDİR” diyebiliriz. Ancak bu durumdan oyunu kuran
tarafın, hiç hoşlanmayacağı muhakkak… Bizim ki de laf! Ülkemizin gaz
çıkarmasından, petrol aramasından, Kanal İstanbul projesinden… vb. reaksiyonlarından,
BAHSETTİĞİMİZ İKİ TARAFIN DA İTİRAZ ETTİKLERİ yok muydu sanki… Var elbette… ZATEN
OLAYIN ÖZÜ DE, İŞTE TAM BURASI…