Özel Yasa Tuzaktır!
Nostalghia’da Bir Delinin Haykırışı yankılanıyor kulaklarımda:
“Fazla büyük usta kalmadı.
Zamanımızın gerçek kötülüğü budur.
Kalbin yolları gölgelerle kaplanmış…”
“Bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz” diyor Andrei
Tarkovsky. Her geçen gün dibine doğru battığımız bir bataktan kurtulmak için
çabalamalıyız en azından…
Şahsiyetiyle değil de oturduğu koltukla, yaptığı işle,
cebindeki parayla saygı görmek isteyenlerin “diğerlerini” değersiz görmesinden
mülhem geldi bu satırlar aklıma.
Zamanımızda fazla büyük usta kalmadı. Hangi işi yapıyor
olursa olsun, insan, insan olma keyfiyetinden yoksun ise, orada bir sorun, haksızlık,
yanlış veya zulüm vardır.
Aldığı eğitim değil, vicdanlı olması insanı değerli kılar.
Bu dünyayı sömüren, mazlum milletlere zulmeden, yeryüzünü kan deryasına çeviren
insanların neredeyse tamamı o manada diplomalı olarak “iyi eğitimlidir!” Eğitim
iş sahibi yapar, bir şekilde karşılığın da alırsın. Ama insan olmak, vicdan
sahibi olmak, adaletli davranmak çok başka bir şeydir.
Muğla’da yaşanan bir doktor-hasta meselesi epey bir zamandır
yaşanan bir yarayı açığa çıkarttı bu hafta.
Öncelikle amacım doktorlara karşı bir önyargı oluşturmak
değil. Bilakis, İslami ilimlerden sonra belki de yeryüzündeki en önemli
mesleğin doktorluk olduğunu düşünen bir insanım. Ailemden sağlık personeli olan
kişiler var, çocuğumun hayali doktor olmak ve özellikle doktorlar olmak üzere
sağlık personeline karşı saygıda kusur etmemeye çalışan birisiyim.
Burada bir mantalite yanlışlığına dikkat çekmek istiyorum. Bir
meslek grubu personeline, bir cinse, gruba, şahsa mahsus yasa çıkartılamaz.
Bu o kadar anlamsız, zararlı ve ters tepecek bir nokta ki,
kadın meselesinde yaşanan facialardan ders çıkartılmadığını gösteriyor. İnsanın
iyisi de var, kötüsü de. Hangi mesleği yapıyor olduğu fark etmez.
Kadını şiddetten korumak diye “kadın beyanı esastır” gibi
bir şey çıkartıldı, bu gücü kötü şekilde kullanan kadınlar yüzünden birçok
insanın hayatı karartıldı.
Böyle özel yasalar hem o yasal gücü yanlış kullanabilecek
kötü niyetlilere güç verir, hem de diğer insanlara haksızlık olur.
Şiddet ile mücadele böyle olmaz!
Kadına şiddet diye bir şey yok. Doktora şiddet, öğretmene
şiddet diye bir şey yok. Sadece şiddet var. Ve siz şiddet uygulayana gereken
cezayı vermiyor, ayrı ayrı yeni şiddet dalgası doğuracak "mesleki koruma
yasası" çıkartmaya kalkıyorsunuz.
Muğla'da yaşanan hadise çok ibretliktir. Hem saldırgan, hem
iftira atan bir doktor ve bu hadiseye şahit oldukları halde onun yalanına ortak
olan doktor ve sağlık personeli ve bu yüzden hayatı karartılmak istenen bir
asker…
Normal bir vatandaşın ne kadar aciz bir durumda
bırakıldığını, savunmasız bir şekle getirildiğini anlayabiliyorsunuz değil mi?
Bir de iktidar yasal düzenlemeleri sosyal medya tepkisine
göre belirlemekten vazgeçmeli. Adam suç makinesi olmuş. Deli gibi ona buna
saldırıyor. Ne ceza alıyor ne bir şey. Sonra doktora-öğretmene saldırınca,
sosyal medyada da parlayınca ancak tutuklanıyor. E bu halde hukuk hangi duruma
düşmüş oluyor?
Şiddet uygulayanlara gereken caydırıcı ceza verilse, kim
olursa olsun ve kime olursa olsun hak ettiği cezayı alsa bu tür ayrıcalıklı
yasal düzenlemelere ihtiyaç olmayacak.
Bir meslek grubuna veya şahsa, cinse özel yasa çıkartma
işinden vaz geçilmeli. Bu durum sosyal sıkıntıyı artırmaktan başka bir işe
yaramadığı gibi şiddeti de önlemiyor. İlerde önümüze konulmuş bir başka tuzak
olarak karşımıza çıkacağından şüpheniz olmasın.