Özel Rehabilitasyon Merkezleri öğretmenlerinin talepleri
Geçen hafta, Güvenlik Korucularının (Kuvay-ı Milliye Birlikleri)
sorunlarını ve taleplerini gündeme getirdik.
Bu hafta da Özel Rehabilitasyon Merkezleri ve öğretmenlerinin
Sorunlarını ve taleplerini gündeme getiriyoruz.
Amacımız: Özel Rehabilitasyon
Merkezlerini suçlamak değil. Sorunların
çözülmesine katkı yapmak, mağdurların sesi olmak, işçi ile işveren arasında
uzlaşma sağlanması, her şeyden önemlisi de ADİL bir çözüme ulaşmaktır. Bunun
için de her iki taraftan, yani konunun muhataplarından gelen mesajları aynen
aktaracağız. Sorunların çözüm mercii de elbette icra (hükümet) makamıdır.
*
Öğretmenlerimize sahip
çıkmalıyız
Öğretmenlik mesleği bana göre en önemli mesleklerden biridir. Öğretmenlerimizin
sorunlarını çözmek de hepimizin sorumluluğundadır. Özel Eğitim ve
Rehabilitasyon Öğretmenlerinin yaşadığı önemli sorunlar var. Bu konu ile ilgili
çok sayıda mesaj aldım değerli öğretmenlerimizden.
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Öğretmenleri Derneği Başkanı, Ceyhun
Bozdağ’dan aldığım bilgilere göre
genel olarak,
ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON
ÖĞRETMENLERİNİN SORUNLARI
- Asgari ücret veya çok az üstünde maaş alınmakta,
- Asgari ücretin üzerinde ödenen maaşlarda ise SGK primi düşük yatırılmakta,
- Süreli iş sözleşmesine bağlı olduğumuzdan iş güvencesi yok, gelecek
kaygısı var,
- Kıdem tazminatı ve emeklilik ikramiyesi bulunmaması,
- Çalışma sürelerinin 10-11 saati bulması,
- Maaşlara, Asgari Geçim İndirimi (AGİ) uygulanmaması,
- Kadın öğretmenlere süt izni, erkek öğretmenlere babalık izninin
kullandırılmaması,
- Doğum sonrası işe dönüşlerde zorluklarla karşılanılması,
- Nöbetçi öğretmen ücreti, eğitime hazırlık ödeneğinin (kırtasiye
yardımı) verilmemesi,
- Dinlenmek ve kendini yenilemek için tatil haklarının sınırlı olması,
- Baskı ve Mobbing uygulanması.
*
ÖZEL EĞİTİM VE
REHABİLİTASYON ÖĞRETMENLERİN TALEPLERİ
1- Belirli süreli sözleşmenin belirsiz süreliye dönüştürülmesi,
2- 1 yıl başka kurumda çalışamama kısıtlamasının başlamadan durdurulması,
3- 625 sayılı yasanın 33.maddesinin geri getirilmesi,
4- Hizmet birleştirme ile yıllık izinlerin düzenlenmesi ya da 1 ay tatil
uygulaması getirilmesi,
5 - Prim gün sayısına bakılarak atama yapılmasını,
*
ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON
MERKEZLERİ NELERDİR?
Görme, işitme, zihinsel, bedensel yetersizliği olan bireyler ile dil ve
konuşma, özel öğrenme güçlüğü, otizm spektrum bozukluğu, down sendromlu olan
çocuklara 12 ay boyunca destek eğitim veren ve ödeneği devletimiz tarafından
verilip Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı, şahıslar tarafından işletilen özel
kurumlardır. Özel gereksinimli çocuklara Rehberlik Araştırma Merkezi
değerlendirmesi sonucunda ayda 8 bireysel ve/veya 4 grup dersi merkezlerde
verilmektedir. Özel gereksinimli çocuklara ve ailelere verilen destek eğitimin
tamamı devletimiz tarafından karşılanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Strateji
Geliştirme Başkanlığı’nın 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Milli Eğitim
İstatistikleri yayınında, Türkiye genelinde 2.666 Özel Eğitim ve Rehabilitasyon
Merkezi bulunmaktadır. Bu merkezlerde 438.570 özel gereksinimli bireye 26.608
öğretmen eğitim vermektedir. Yaklaşık 9 bin yardımcı personelle toplamda 35.000
kişi görev yapmaktadır.
*
ÖZEL EĞİTİM REHABİLİTASYON
ÖĞRETMENİ KİMDİR VE NASIL HİZMET VERİRLER?
-5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na tabi olan ama çalışma
koşulları 4857 sayılı İş Kanunu’na göre düzenlenen, sadece ödül ve ceza ile
ilgili durumlarda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na bağlı olarak,
üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olmuş özel eğitim alan öğretmenleri,
zihinsel engelliler sınıf öğretmenleri, okul öncesi öğretmenleri, dört yıllık
çocuk gelişimi mezunu, uzman öğreticiler, fizyoterapistler, psikologlar,
odyologlar ve dil konuşma terapistleri,vb.’dir. -MEB’e bağlı olup (ödenekleri
devletimiz tarafından kurumlara aktarılan) şahıslar tarafından işletilen yani
işleyiş ve usul yönünden MEB gözetiminde olup şahısların özel şartlarıyla
şekillenen Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışanlar her yıl
yenilenen sözleşmeleriyle hizmet verirler.
*
ÖZEL EĞİTİM VE
REHABİLİTASYON ÖĞRETMENLERİN GENEL SORUNLARININ SEBEBİ NEDİR?
Özel eğitime ve özel eğitime muhtaç bireylere maddi ve manevi önem veren
adımlar atılmıştır. Özel gereksinimli bireylere sahip çıkılarak, onların hem
akademik hem de toplumsal hayatta yer almalarında önemli gelişmelere sebep
olunmuştur. Özel gereksinimli bireylerin akademik boyutta gelişimleri için
destek eğitim programları hazırlanmış ve bu sayede özel eğitim ve
rehabilitasyon merkezleri önemli ölçüde artmıştır. Sayısı her yıl gitgide artan
ve şuanda yaklaşık 2700’ü bulan Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerine
ödenekler, devletimiz tarafından aktarılarak ücretsiz eğitim sunulmaktadır. Her
geçen yıl artan bu merkezler bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu
sorunların en başında devletimiz tarafından ödeneği her ay sonunda aktarılan bu
merkezlerde; özel gereksinimli bireylerin eğitim anlayışı dışına çıkılmış,
ticaret merkezi haline dönüşmüştür. Devletimiz tarafından 2021 yılında özel
gereksinimli bir birey için bireysel eğitim aylık 862 tl + KDV, grup eğitimi
241 tl + KDV olarak belirlenmiştir. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde
görev alan bir eğitimci ayda en az 21 özel gereksinimli bireye eğitim vererek
çalıştığı bu merkeze bir ayda en az 21 x (862tl+KDV) = 18.102 tl + KDV
kazandırmaktadır. Buna karşılık eğitimciler asgari ücret veya biraz üstünde
maaş almakta ayrıca sigortaları asgari ücretten yatırılmaktadır. Buna ek olarak
devletimizin her ay çalışana verdiği Asgari Geçim İndirimi ücreti de bu kurumlar
tarafından çalışana yatırılmamaktadır.
*
# Çalışma koşullarımız kamudaki
meslektaşlarımızdan daha ağır ve zordur. Bizler günde 8 saat derse girerken,
kamudaki meslektaşlarımız 6 saat derse giriyor. Bizler haftada 40 saat derse
girerken, kamudaki meslektaşlarımız 30 saat derse giriyor. Bizler yılda 50
hafta çalışıp 2 hafta yıllık iznimiz varken, kamudaki meslektaşlarımız 180 iş
günü çalışıyor ve 11 hafta yaz döneminde 2 hafta sömestrda tatilleri vardır.
Bizler 1 yılda hiç ara yapmazken kamudaki meslektaşlarımız 1 yılda 4 ara
yapmaktadır.
*
# 2007 yılında değiştirilen 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası’nın
33. Madde’sinde yer alan “Özel okullarda yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmeti
yapanlara, kıdemlerine göre dengi resmi okullarda ödenen aylık ile sosyal
yardım kapsamındaki ek ödeme tutarlarından az ücret verilemez.” düzenlemesinin
kaldırılması sonucu gelinen noktada; kamuda çalışan meslektaşlarımızın Türkiye
genelinde standart bir maaşları varken, özel eğitim ve rehabilitasyon
merkezlerinde çalışan eğitim personellerinin maaşları yasal olmamasına rağmen
asgari ücretin altında başlayıp 4200 tl, 4300 tl ye kadar çıkmaktadır. Türkiye
genelinde 2.666 kurumun içerisinde birçok kurum çalışanının maaşını asgari
ücret gösterip hem Devletimizden vergi kaçırmakta hem de çalışanların
primlerini Sosyal Güvenlik Kurumu’na eksik yatırmaktadır. Bunca
fedakarlığımızın maddi manevi karşılığını ne Devletimizden ne de çalıştığımız
kurumlardan görmemekteyiz. Bunun yanı sıra yıllık zammın çok az veya hiç
yapılmaması nedeniyle, Covid-19 sürecinde Kısa Çalışma Ödeneği (KÇÖ) ile düşen
gelir kaybı net bir şekilde ortaya çıkmıştır.(KÇÖ, asgari ücretin % 60’ı
kadardır. Yani 1500 ile 1700 Türk Lirası arasında bir ücrettir.) Bu durumun
sonucunda çalışanlar ,emeklilikte de düşük gelir ile karşı karşıya kalmaktadır.
Personel bu usulsüzlüğe, mobbinge maruz kalmamak,evine ekmek götürebilmek,
ailesini geçindirebilmek ve işsiz kalacağım korkusuyla karşı çıkamamaktadır.
*
# Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerin maaş
ve sigorta düzenlemeleri, ödeneklerin artışıyla kurum sahiplerine bırakılmasına
rağmen, kurumlara 2006 (%18), 2019 (%15), 2020 (%25) yıllarında (ki bu yıllar
en çok zam yapılan yıllardır) SGK primleri hep asgari düzeyde yatırılmıştır.
Sorun ödeneklerin artışı değil özlük hakları ve öğrencilerin hakettiği eğitim
sistemidir.
*
# Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan eğitimcilere, Özel
Öğretim Kurumları Yönetmeliği 44. ‘’(5) Bu maddede belirtilen hükümlere aykırı
olarak görevinden ayrılanlara bir yıl süre ile kurumlarda görev verilmez.’’
maddesi ile çalışma hürriyetine kısıtlama getirilmiştir. Bir öğretmen taşınma,
evlenme, hastalık vb. durumlarda istifa etmek isterse ve işveren çalışanın
çıkışını, mebbis sisteminde onaylamaz ise bu kişiye başka bir rehabilitasyon
merkezinde 1 yıl boyunca çalışamama kısıtlaması getirilmektedir. Kısıtlamanın,
Anayasamızın 18. Maddesi ‘’Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.’’
ve Anayasa Mahkemesinin 26.10.1988 tarih 19/33 sayılı kararında sosyal hukuk
devleti “güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal
adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlettir…” kararına aykırı
olduğu düşünülmektedir ve bu uygulamanın iptali önem taşımaktadır.
*
# Yüksek Yargı, içtihadı birleştirme kararı ile 2018 yılında Belirli
Süreli Sözleşme ‘den kaynaklı olarak işveren tarafından işten atılan öğretmen,
ihbar tazminatı hakkını kullanamadığı gibi fiilen çoğu durumda kıdem
tazminatını da alamamaktadır. Bununla beraber bir kurumda birden fazla yıl
çalışma imkanı bulamayan öğretmenler, emeklilik ikramiyesini hayal bile edemez
duruma gelmiştir. Bunun sonucu olarak, yıllık izinlerde de kıdeme göre 5. yılda
21 gün izin hakkına ulaşamamakta ve hep başa dönmektedir. Hukuki yolları
kullanarak haklarını almaya çalışan öğretmenler uzun süren mahkemeler nedeniyle
, maddi ve manevi olarak yıpranmaktadır. Bu nedenlerle işten atılan öğretmen
için işe iade davası yolunun açılması ve kamudaki gibi hizmet birleştirme
mekanizmasının işleme konularak bu sorunun giderilmesi adına gerekli yasal
düzenleme getirilmelidir.
*
# Bir diğer önemli hususun: ataması yapılmayan öğretmenlerin
mesleklerini icra edebilmek, yaşamlarını bağımsız olarak sürdürebilmek için bu
kurumlara yönelmiş olmasıdır.
*
Yukarıda belirtilen koşullar altında yıllarca emek veren rehabilitasyon
öğretmenlerinin, 22 Şubat 2018’de ücretli öğretmenlere pirim gün sayılarına
bakılarak tanınan atama hakkının ve yine , 6 Eylül 2016 ‘da aynı şekilde
dershane öğretmenlerine tanınan atama hakkının , özel eğitim ve rehabilitasyon
merkezlerinde görev yapan öğretmenlerimize de verilmesinin, geleceğe umutla
bakabilmesini sağlayacaktır Yukarıda yazılı bilgiler doğrultusunda Özel Eğitim
ve Rehabilitasyon Merkezlerindeki eğitimciler; iş güvencesi, gelecek kaygısı,
moral ve motivasyon düşüklüğü, geçim derdi ve mobbing ile birlikte çalışmak
zorunda bırakılmıştır.Bu zorunluluk içerisinde eğitimciler, özel gereksinimli
bireye ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda eğitim vermekte güçlük yaşamaktadır.
Hatta bu kurumlarda sık sık eğitimciler değişmekte ve hatta sektördeki güvensiz
çalışma ortamından dolayı eğitimciler başka sektöre kaymaktadır. Özel
gereksinimli bireyler geniş bir zamandan ve sağlıklı bir çalışma ortamından
faydalanamamaktadır. Bu durum özel gereksinimli birey ve ailesi üzerinde de
etkisini göstermektedir. Artan bu sorunlar özel gereksinimli bireylerin
derslerine sık sık devamsızlık yapmasına hatta kurumdan kaydını silmesine sebep
olmaktadır. Talebimiz; Yükseköğretim Kanunu'nda yapılan düzenleme sonucunda, vakıflarda
görev alan akademisyenlerin devlet üniversitelerinde görev yapan
akademisyenlerden daha az maaş almasının yasal olarak mümkün olmadığı, ilgili
düzenlemenin 17 Nisan 2020 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdiği, bunun sonucunda
akademisyenlerin özlük haklarının unvanlarına göre belirlenmeye başlanmış
olmasının bizler için de emsal karar niteliği taşımasından dolayı, 625 sayılı
yasanın 33. Maddesi'nin ivedilikle geri getirilmesi için gerekli çalışmaların
yapılmasını veya Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışanların
sözleşmelerini Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılmasıdır.
*
Eğer bu durumlar gerçekleşir ise (gerçek maaşlarından SGK primleri
yatırılırsa) neler olur:
Devletimiz için;
1.Kayıt dışı ekonomi azalacak.
2.Devletimizin alması gereken vergiler kasasına girecek.
3.Sosyal devletin gereklerini vatandaşına daha iyi yansıtacak.
4.İş mahkemelerindeki iş yükü azalmış olacak.
5.Sosyal güvenlik kurumu daha güçlü olacak.
6.Devletimiz vatandaşına daha iyi hizmet sunacak ve Devlet ebed müddet
devam edecektir
*
Eğitimciler için;
1.İşsiz kaldığında hakkını tam almış olacak.
2.Kısa çalışma ödeneğini tam almış olacak.
3.Hasta olduğunda SGK’dan hak ettiği ücreti tam almış olacak.
4.Tazminatlarını tam almış olacak.
5.Emekli olduğunda hak ettiği maaşı almış olacak.
6.Mesleki itibarları maddi anlamda güçlenecek ve mesleğine daha iyi
hizmet için kendini geliştirmeye harcayacak.
*
İşveren için;
1.Çalışanının haklarını teslim etmiş olacak.
2.Devletine vergisini hakkıyla vermiş olacak.
***
Özel Rehabilitasyon Merkezleri
İşletmecileri ve Öğretmenlerinden gelen mesajlar
Değerli öğretmenlerimizden çok sayıda mesaj aldım. Mesajları aşağıdaki
şekilde özetlemeye çalıştım.
*****
MESAJ - 1: Galip bey merhabalar. Hükümetimizin 2002
yılında başlattığı engelli alanındaki önem, destek eğitim verilen günümüz özel
eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde kaybolmuş ve bu merkez sahipleri
tarafından devletimiz tarafından ödenen hazır ödenek olarak ticaret haline
dönüştürülmüş, eğitimden uzaklaşmıştır.
Şimdiden
ilgi ve alakanız için çok teşekkür ederiz.
*****
MESAJ - 2 :
Öğretmen meslek kanununa #ihtiyacımızvar
●Belirli süreli sözleşmenin belirsiz süreliye dönüşmesine
#ihtiyacımızvar
●1yıl süreyle işveren tarafında başka bir kurumda çalışma kısıtlamasının
kaldırılmasına #ihtiyacımızvar
#ÖzelRehabilitasyonÖğretmeni
*****
MESAJ - 3 : Günaydın
Galip bey özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri devlet tarafindan
finanse ediliyor. Bir öğrenci kuruma ayda 8 saat bireysel eğitim için geliyor.
Bir bireysel ders saati için devlet kuruma 110 liraya yakın bir meblağ ödüyor. Bazı
öğrencilerin hem grup hem bireysel seansları olabiliyor. Bu da extra kazanç
kurum için. Bir öğretmen attığı imza ile kuruma ayda en az 19780 TL civarı para
kazandırıyor.
Kurumlarda fizyoterapist öğretmen şoför, aşçı, usta, öğretici, psikolog
çalışıyor. Maalesef bunların hepsinin maaşı asgari ücret üzerinden yatırılıyor.
Maaşa göre sigorta yatıran kurumların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Öğretmen
ve fizyoterapistler maaşların bir kısmı bankaya yatıyor. Bir kısmını da elden alıyorlar.
Diğer personelin durumu daha da içler acısı. Çoğu kurumda maaş kartları
patronda oluyor.
Bu sartlarda bizi koruyan bir yasa yok mu var. Ancak o da sikayet
mekanizmasini calistirmamiz lazim. Siz vanlisiniz diye vani örnek vereyim.
Farzedelim ben vandayim. Ve calisma kosullarindan rahatsiz olup kurumumu
sikayet ettim. O zaman damgalaniyorum. Once vanda sonra cevre illerde is bulmam
olanaksizlasiyor. Ve mecburen sektörden ayriliyorum.
Tazminat hakkımızı kullanamiyoruz zaten. Agi hic alamaiyoruz.
Bu kurumlar devletten vergi kaçırdıkları gibi gelmeyen öğrenciye de imza
attiriyorlar. Atmayan öğretmen issiz kaliyor. Hatta imza atmayan ogretmrn için
patron gruplarında fisleniyor. X kişisi gelmeyen ogrenciye imza atmiyor. Size
zorluk cikaracak diyorlar.
Devlet bu kayip kacagi önlemek icin kamera sistemi getirdi
Buna ragmen kolaj yapip yine
haksiz kazanc sagliyorlat
Kuruma ceza gelmez. Imzayi atan öğretmene ceza geliyor. Ogretmen issiz
kaliyor
Biz uzun süredir sesimizi külliye ye ulastirmaya calistik. Ancak bu
rehabilitasyon sahiplerinin lobisi cok güçlü oldugu icin sorunlarimiz ya hic
ulasmadi kulliyeye. Ya da rehabilitasyon sahiplerinin istedigi sekilde revize
edilip sunuldu.
Isimi seviyorum. Maasin bir kismini elden bir kismini bankadan alıyorum.
11 senedir bu isi yapiyorum. Sektör degistirmem icin artik cok gec. Evli ve iki
cocugum var. Kucuk bir ilcede yasiyorum. Bunlari şikayet edersem bulundugum il
sınırları içerisinde is bulmam mümkün olmaz. Sikayet etmesem de hem
geleceğimden hem kişiliğimden hem rizkimdan çalıyorlar. Istifa etsem baska is
yok. Ki istifa etsem de bu rehabilitasyon sahiplerinin bir dedigini iki etmeyen
bakanlik bürokratları hemen kurs acip özel eğitim sertifikası dagitmaya
baslarlar. Adalete olan inancimizi kaybetmek üzereyiz
Bakanlık Müfettiş gönderiyor bir de. Müfettiş daha yola cikmadan haberleri
oluyor. Hersey düzgün isleniyormus gibi bir hava veriyorlar. Müfettişler
kahvelerini icip gidiyorlar. Diyelim bir kurumda bir kac eksik buldu.
Tutanaklar yine yirtiliyor.
*****
MESAJ - 4 : Özel eğitim ve rahabilitasyon merkezlerinde
kadına yönelik eşitsizlikler devam ederken sessiz kalmak
*****
MESAJ - 5 : Hocam arkadaşımın kurumu 3 kez şikayet
edildi gelen müfettişler namusun ve şerefin üzerine yemin eder misin dedi bütün
öğretmenler yemin etmiş elden maaş almıyoruz diye napsın müfettişler? Ordan
kovulsalar başka yere gitseler ordada aynı durum işsizlik korkusu.
*****
MESAJ - 6 : Şikayet
edilen kurumlar var SSK müfettişleri kurum sahibinin istediği öğretmenin
ifadesini alıyorlar.
*****
MESAJ - 7 : 8 saat derse gir yaz kış demeden calis tatil
hakkı yok asgari ücret cüzi fazla maaş Ama kim duyarki sesimizi
*****
MESAJ - 8 : Çalışma saatlerimiz uzun, 8 saat bireysel
ders gün sonunda öğretmeni bitiriyor kaldı ki normal cocuklara ders
anlatmıyoruz aynı şeyi sabırla sürekli anlatmak nasıl yorucudur siz düşünün.
Günlük ders saatinin 6 saate inmesini istiyoruz ayrıca+
Bir kaç saat izin alınca bile yıllık izinden kesiliyor böyle saçma bir
düzen oluşturmuş her kurum kafasına göre borusunu öttürüyor. Diğer öğretmenler
gibi tatil hakkı istiyoruz. Yoksa ortalıkta ruh sağlığı bozulmamış öğretmen
bulamayacaklar...
*****
MESAJ - 9 : Eskiden bakanlıktan gelince korkarlardı.
Şimdi mebden müdürleri görevlendiriyorlar gelmeden 3 4 saat önce haberleri
oluyor. Cimere yazıyoruz Mebden kimin yazdığını öğrenip mobing uyguluyorlar.
Elden maaş veriyorlar şikayet oluyor sgkdan geliyorlar öğretmenlere soruyorlar
işten >
Sınıfların içinde kamera var hem izlenip hem dinleniyoruz
*****
MESAJ - 10 : Aslında bütün kurumlara sıkı bir denetim
yapılsa hiçbir sorun kalmayacak.kuruma denetim yapılacak önceden haberleri
oluyor
*****
MESAJ - 11 : Yaz tatili ve yarı yıl tatillerin
olmaması,yıllık izinleri kullanmada sorun,maaşların çok az olması,kıdem
tazminatı,kurucuların keyfi uygulamaları ve daha bir çok sorunlar...
*****
MESAJ - 12 : Asgari ücretli işçi statüsünde değil
öğretmen statüsünde sözleşmeler olsun.Her hak aramada işveren tarafından istifa
zorlamasına maruz kalmayalım.
*****
MESAJ - 13 : Asgari ücretle çalışmak . Ne öğretmen ne de
işçiyiz . Patronların tehtitleri ve mobbinge uğruyoruz . Biz öğretmeniz ve
hakkımız olanı istiyoruz . Teşekkürler :)
*****
MESAJ - 14 : Bazı bölgelerde kendi aralarında birlik diye
Bi saçmalık oluşturup bir kurumdan ayrılan öğretmeni diğer kurumlarda
çalıştırmama konusuna da değinirseniz sevinirim.
*****
MESAJ - 15 : Sayın Yazar!
Sayın @RTErdogan ve Eşi @EmineErdogan Hanımefendi Engelli Bireyler
Konusunda Cok Duyarlilar. #ÖzelRehabilitasyonÖğretmeni nin Yaşamış Olduğu
Sorunlar SN Cumhurbaşkanına Aktarılsa Kendilerinin Kayıtsız Kalacağını
Düşünmüyorum. Umarım Siz Güzel Şeylere Vesile Olursunuz
*****
MESAJ - 16 : Devletin tonlarca para aktardığı ama sadece
üç beş patronunu beslediği kurumlar eğitim desen yok adalet desen hiç yok 8-5
çalış ama asgari ücret ile sigorta para üstünü elden al
Devleti de dolandır yetmiyor sigortayı da dolabdır. Hangi birini
sayalım....
*****
MESAJ - 17 : Kamudaki
öğretmenle denklik istiyoruz.
Taban
maaş uygulaması istiyoruz.
Sürekli
mobinge maruz kalmak istemiyoruz.
*****
MESAJ - 18 : Sayın galip ilhaner.
Sizi tanımıyorum. Ancak özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan
öğretmenler milli eğitim camiasının öksüz öğretmenleridir. Sayıları 30 bini
aşan bu öğretmenler her tür angaryaya maruz kalmaktadir. Asgari ücret
dolaylarında maaşlar alır. Günde 8 saat derse giriyorlar. Her saat 40 dakika
özel gereksinimli öğrencilerle çalışıyorlar. Cok fazla yipraniyorlar. Malesef
özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi çalıştıran insanlarin gerek hükümet
gerekse muhalefet kanadında cok güçlü bir lobileri var. Seslerini asla sayin
cumhurbaşkanına ulastiramiyorlar. Sanki orda bir el engelliyor. Ayni şekilde
bürokraside de cok güçlüler. Milli eğitim bakanliginin bürokratları da
bunlardan yanadır. Şöyle düşünün tüm maseaflari devletimiz karsiliyor bu
hizmetin. Devletin tum masraflari karşıladığı bu alanda öğretmenlerin magdur
olması bizi cok üzüyor. Derste kafamiz faturalarda kiralarda.
*****
MESAJ - 19 : Galip Bey merhabalar.
Özel
eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde 8 yıldır zihinsel engelliler sınıf öğretmeni
olarak görev yapmaktayım. Özel gereksinimli öğrencilere olan sevgim bu kadar
uzun süre dayanmamdaki en büyük etken oldu. Öğretmen olarak görev yapıyorum
dedimse de özlük haklarımız, verilen vasıf, değer öğretmenlikle çok alakadar
değildir, bilginize. İşleyiş olarak özel girişimciler tarafından işletilsede
ailelere ve öğrencilere verilen hizmetin tamamı devletimiz tarafından milli
eğitim bakanlığı bütçesinden karşılanmaktadır. Yani ne tam özel kurumlarız ne
de tam kamu kurumuyuz. Böyle olunca da hiçbir ayrıcalıklardan yararlanamıyor ve
sahip çıkanımız da yok malesef. 2006 yılında MEB'e bağlanırken 5580 sayılı
kanunda değişiklikler yapıldı bazı haklarımız zamanla kurucuların istekleri
doğrultusunda değiştirildi. *kamu ile Maaş denkliğimiz elimizden alındı,kamu
ile denk sosyal haklarımız alındı.
Başlıca
sorunlarımız;
*çalışma
saatlarimizin kamuya göre çok olması(günlük 8, haftalık 40 saat.Kamuda bu
günlük 6, haftalık 30 saattir) Uzun çalışma saatleri gün içerisinde ve haftada
bizleri aşırı yıprattığı için verimimiz düşmekte ve öğrencilerimize bir süre
sonra gereken ilgi ve alakayı gösteremiyoruz. Zaten özel gereksinimli
öğrencilerimiz özel ilgi ve alaka gerektiriyor, yıpranmamız fazla. Üzerine
fazla çalışma saati eklenince işin içerisinden çıkamıyoruz.
*İş
kanununa tabi olmamızdan kaynaklı hiç ara tatilimizin olmayışı, yılda sadece 15
gün yıllık izin kullanmamız bizlerin enerjisini düşürmekte ve kendimizi
yenilemeye zaman bulamamız ve bu olumsuzluğun dersteki verimliliğimizi
etkilemesi.
*Kurumlar
arasında Türkiye geneli standartların olmayışı; buna işe başlama saatinden
tutun haftalık tatil günlerine, öğrenciler için materyal eksikliğine, maaş
farklılıklarına ne aklınıza gelirse... Bir kurum çok eskiden açılmış hiç bir
standarta uymuyor mesala yeni açılmış başka kurum diğerine göre dört dörtlük.
Yani kendini yenileyememiş. Eski kurum apartman dairesinde açılmış ,ne oyun
sahası var ne materyali doğru dürüst var her yönden eksiği var. MEB bu
kurumların kendini yenilemesini istememiş, kurum sahibi de kazandığı parayı
başka alanda kullanmış. Öyle yazmayla bitecek gibi değil yani.
*
Gelmeyen öğrencinin yerine kameradan başka öğrenci geçirilerek devletten haksız
kazanç elde edilmesi ve öğretmenlere bunu geldi gösterilmesi için baskı,mobbing
uygulanması.(gelmeyen öğrenciyi geldi gösterirseniz maaşınız daha yüksektir
diğer gelmeyen öğrenciyi geldi göstermeyen öğretmene göre)
*Maaşımızın
düşük olması. Asgari ücret ve civarlarında maaş almamız. Asgari ücretin üzeri
elden ödenerek devletimizden vergi kaçırılması ve çalışanın SGK piriminin düşük
yatırılması.
Daha
yazacak konuşulacak çok konu var.
Özel
sektördeki özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenlerin
sorunlarına ilgi ve alakanızdan dolayı çok çok tüşekkür ederim. Allah razı
olsun sizlerden.
*****
MESAJ - 20 : Agi
Devletimizin çalışana ödediği bir ücrettir. Rehabilitasyon merkezlerinde ise
çalışanların maaşının içerisinde gösterilir. Bu ne demek; kurumla 3000 tl ye
anlaştın diyelim. Agi ile birlikte bu 3000+AGİ olması gerekirken bizimkisi AGİ ile
birlikte 3000 tl dir. Yani kurucu AGİ'ni gaspeder.
*****
MESAJ - 21 : Kıymetli
Galip bey
Yaklaşık 2 yıldır Rehabilitasyon Merkezinde
çalışmaktayım. Bu süreçte işin ehli olmayan bir çok kurum sahibinin keyfi
uygulamalarla eğitime önem vermeden tekel işletme usulü ile okul yönettiğini ve
bu süreçte , Özel eğitime gereksinim duyan bireylerin , veliler ve
Öğretmenlerin haksızlığa uygulamalara maruz kaldığını gözlemledim .
Öğretmenlerimize hakettiği ücretlerin hatta asgari ücretin bile altında
ücretlere dayatma yoluyla çalıştırıldığını Söylemek isterim . Bu kurumdan
ayrılırsan bu ilde başka hiç bir yerde çalışamazsın tehtidleri duyduk. Gelmeyen
öğrenciye ders verilmiş gibi fatura kesildiğini ve telafi eğitimi verilmeden
Öğretmenlere zorla ders verilmiş gibi imza attırılıyor, itiraz eden velilerİn
başka okullara gidememesi üzerine tehtid ediliyor . Bölgelerde öğrenci
savaşları veriliyor . Öğretmenler gece yarılarına kadar öğrenci peşinde
koşturuluyor . Üniversitelerde bile 40 dakika olan ders eğitim süresinin özel
eğitime Gereksinimi olan bireylerde 40 dakika olarak zorunlu tutulması hatta,
yönetmenliğe aykırı olmasına rağmen kurum sahiplerinin keyfi uygulamayla bunu
45 dakika olarak öğretmenlere ve öğrencilere dayatması Sıkıntılar doğurmaktadır
. İş verenin öğretmenler üzerinde baskı kurup eğitimine bile müdahale edecek
derecede insani olmayan uygulamalara maruz bırakılması , RAM’larda rüşvetçi
deneticilerin hiçbir denetimde bulunmaması.
- Zorunlu Yıllık izin.
- Adaletsiz maaş .
- Mobbing
-Zorla mesailer
-İş verenin Keyfi Uygulamaları
Öğretmenlerin mesleki itibarını yerle yeksan
etmektedir .
Galip bey köşe yazınızda bunlara
değinmenizi dilerim . Şimdiden öğretmen arkadaşlarımız , özel gereksinimli
bireyler ve aileleri adına size teşekkür ederim . İşinize ve Emeğinize sağlık .
*****
MESAJ - 22 : Merhaba Galip
Bey. Ben beş yıldır özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde çalıştım.
Müsaadenizle size dilim döndüğünce yaşanılanları anlatacağım. Öncelikle
çocuklara en çok verilen zaman haftada üç ders saati. Bu grup dersi olursa,
olmazsa iki ders saati ve ayda sekiz saat. Ki bizim öğrencilerimiz özel olduğu
için çoğu yaşam boyu ve uzun eğitim faaliyetlerine muhtaçtır. Kurum sahipleri,
istisnaları ayrı tutayım, genellikle önceliği kâr etmek olan şahıslardır. Bu
kâr için aklınıza gelecek her şeyden vazgeçebilirler. Bir oyun hamuru bile
verirken homurdanılması, öğretmene verilen yemeklerin lütuf gibi görülmesi de
dahil. Maaşlarımız asgari ücretten yatar gerisini elden alırız. Karşı mı
çıktın, kapıyı gösterirler. Halbuki bu husus resmen devletimizi dolandırmaktır.
Vergi kaçırmaktır. Her sene yeni sözleşme yapmak zorunda kalırız. Her sene elli
lira bazen de zamsız işe devam edin denir. Ret mi edersek, kapı orada… Devlette
çalışanların üç ay tatili varken bizlere neredeyse hiç tatil verilmez. İzin
alsan hemen suratlar asılır. Yani bir yakınımızı mesai günleri kaybetmek bizim
kabusumuzdur. Özel eğitim, engelli çocukların dünyaya ve hayata uyum
sağlamasını baz alan ve dünyada kısmen yeni bir dal. Başka ülkelerde bu özel
bireylere zaman ve mekân sınırı olmadan eğitim vermeye özen gösterilirken, biz
dört duvar arasına sıkışıp kaldık. Ha bir de emekli öğretmen arkadaşlar emekli
maaşı yetmediği için veya yazlıklarının taksitini ödemek için bizimle beraber
çalışırlar. Biz gençlere en zorlayıcı çocuğu verip kendisi davranış problemi
olan çocuğu kapma derdindedirler. Kesinlikle onların yıllarca verdiği bir emek
var onu inkâr etmen ayıp olur fakat bir yirmi seneden sonra özel çocuklarla
çalışmak bence çok zorlayıcıdır. Bizim asıl hedefimiz, bu çocuklara en üst
düzey biçimde yararlı olmak ve devletimize ihanet etmemektir. Yazdıklarım
konusunda bir iyileştirme yapılırsa hem bu meleklerin ve ailelerinin yüzü güler
hem de devletimizin çocuklara verdiği paralar heba olmaz. Selam ve saygılar.
*****
MESAJ - 23 : Emek veren
eğitimi önemseyen inanan herkesin yüreğine sağlık. Sektörde 4. yıllım yalnız bu
sektör eğitimle alakası olmayan ticaretin yapıldığı bir sektör. Öğretmeni
sömüren asgari ücretle çalıştıran öğlen arası dahi ders yazdıran bir ders.
Pandeminin pik yaptığı dönemde dahi çalıştığımız emek verdiğimiz ama hiç bir
zaman fark edilmediğimiz bir sektör. Ziya SELÇUK hiçbir zaman konuşmalarında
dahi yer vermediği en fekadar ama en çok ihmal edilen tarafız biz. Yıllık izin
yok günde 8 saat ders aralarda programdan ders girişi yap müdür ve patronların
egosunu tatmin etmekten öteye gidemeyen bir sektör. SESİMİZİ DUYUN LÜTFEN
SÖMÜRÜLÜYORUZ EĞİTİM ADI ALTINDA DEVLETİ SÖMÜRÜYORLAR
*****
MESAJ - 24 : Merhaba Galip Bey, twitterda yaptığınız paylaşıma istinaden yazıyorum.
Öğretmenlerin sıkıntılarını fark etmişsiniz teşekkür ediyorum fakat psikologlar
da büyük sıkıntılar yaşıyor. Yazınızda bizlere de yer verirseniz,sesimize ses
olursanız müteşekkür olurum. 8 yıldır özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde
çalışıyorum. Bu sektöre başlarken inanılmaz güzel hayaller kurmuştum fakat
hayal ettiğimin tam aksiyle karşılaştım. Size hepsini madde madde aktarmak
istiyorum.
1.
Maaşlarımız ; Sözleşme yapılırken kurumda tek psikolog çalışıyor ise haftalık
20 saat derse girme zorunluluğu var,kalan 20 saati rehberlik çalışmaları için
ayırmak durumunda. İki psikolog varsa biri 20 saat derse girmek durumundayken
,diğeri 40 saatini de rehberlik çalışmalarına ayırmalı. Maaşlarımız da buna
göre belirlenerek asgari ücretin çok az üzeri farkla çalıştırılıyoruz. Ancak
yönetmelik böyleyken, maaşlarımız buna göre belirlenirken rehberlik
çalışmalarına zaman ayıramıyor, bir özel eğitim alan mezunu öğretmen gibi
derslere giriyoruz,idarenin görevlerini yapmak durumunda da kaldığımız gibi bu
yoğunlukta aslî görevlerimizi yapmak için mücadele ediyoruz ve ücret en az 1000
tl daha düşük.Bu arada asgarinin biraz üzeri hesaba yatarken tabi ki maaşın
kalanı elden verilen arkadaşlarımız var. Bizim maaşlar genelde onların asgarisi
kadar olduğu için bizlerin elden kısmı yok tabi.
2.
Görev tanımının dışında idare tarafından zorunlu kılınan ekstra görevlerimiz ;
Kurumun nerede bize ihtiyacı varsa orada olmamız, bizden ne görev isteniyorsa
yerine getirmemiz bekleniyor. Bazen servis hostesi,bazen halkla ilişkiler,bazen
sekreter,çoğu zaman öğretmen hatta bazen idareci bizler oluyoruz. Çünkü ya
derse girmeliyiz ya derse girmiyorsak idare ne istiyorsa onu yapmalıyız. Ama
MEB 'nın bize tanımladığı görev tanımı 20 saat branş derslere girmek,20 saat rehberlik
çalışmaları yürütmek.İdareciler buna asla uymuyorlar.
3.
Molalarımızın gaspı ; bir ders saati 40 dk, sonra 10 dk veli bilgilendirme, 10
dk diğer derse hazırlık. MEB 'e göre öğle arası hariç dinlenme,tuvalet gibi
molalar vermemiz uygun görülmemiş.Ama çalıştığımız çocuklar çoğunlukla yorucu
ve nefes almadan derse girmek inanın insanlık dışı. Yine de ders sonrası veli
bilgilendirme yaptıktan sonra dinlenmemize idareciler müsaade ediyor burada
sıkıntı resmî karar.Yönetmeliğe göre bir öğretmen 40 dk derse girecek, 10 dk
veli bilgilendirecek,10 dk sonraki derse hazırlık yapacak ve her gün performans
kaydını sisteme düşecek,bunu yapmak için sanırım öğle aralarımızdan vermemiz
bekleniyor ya da bizim nefes almadan çalışmamızı bekliyorlar bu haksızlık.Ayrıca
mola gaspı ile ilgili başka bir durum da söz konusu, ders arasında dinleniyor
olsak da öğle aramızda dahi olsak bazen veli görüşmek istiyor,bir konuda
danışmak istiyor ya da idare bir görev veriyor ve bu durum çoğunlukla biz
psikologların başına geliyor. Her şeye koşturulurken bir de molalarımızın gasp
edilmesi fazla değil mi sizce de ?
4.
Toplu taşıma indiriminden yararlanamıyoruz; 20 saat de olsa resmî olarak
girdiğimiz dersler olmasına ,birer eğitimci olmamıza rağmen öğretmen kartı
alamıyoruz.En düşük maaşı alırken yol için en yüksek ücreti ödemek durumunda
kalıyoruz.
5.
Mobbing; Bu tüm eğitimcileri kapsayan bir madde.Hakkımızı arayıp sesimizi biraz
yükseltsek ya da hiç bir şey yapmasak bile kendileri öyle algıladı diye aslı
astarını konuşmadan mobbingler başlıyor peşi sıra.
6.
Değersizleştirme ; eğitimcinin öğrenciyle çalışmasına müdahale edilmesi gibi
bir durum da söz konusu.Bunu yapan daha çok veliler oluyor, idareye
ilettiklerinde idare eğitimcim işini bilir demek yerine veli böyle istedi diye
bize aktarıyor. Çoğu zaman kurumdaki bir gelişmeyi veliler bizlerden önce
öğreniyor. Psikolog bazı velilere Dil konuşma da çalışabilir olarak bile lanse
ediliyor,yeter ki öğrenci gelsin kuruma ve ücretlerini alsınlar. Hizmetiçi
eğitim adı altında , psikoloğun dil konuşma terapistinden ,dil konuşma nasıl
çalışılır öğrenilmesi bile bekleniyor. Bu hem biz psikologların hem DKT
arkadaşların değersizleştirilmesidir işte.
7.
Diploma kiralayan öğretmenler; kuruma en çok ayda bir gelir evrak
imzalar,maaşını alır ya da teftiş olduğu gün kurumdalardır ama seansa
girmezler genelde evde otururlar ,onlar bedavadan maaş alırken, çoğunlukla
onların dersleri genelde haftada en çok 20 saate girmesi gereken
psikologlara gayrî resmî programlarda yazılır.
8
yıl boyunca karşılaştığım durumları sizinle paylaştım. Daha bir çok durum söz
konusu elbette,ama en öncelikli olanlar nazarımda bu konular.
Saygılarımla
*****
MESAJ - 25 : Merhaba
Galip Bey,
Ben
bir rehabilitasyon çalışanı ve aynı zamanda ÖZRODER kurucu üyesiyim. Bir kadın
olarak bu sektörde çalışan kadın öğretmenlerimizin en önemli sorunundan kısaca
bahsetmek isterim.
Bize
gelen şikayetler genellikle hamilelik dönemlerinde işverenlerce sözleşme
yenilememe ve işten çıkarmalarla çok sık karşılaşmaktayız. Süt izinlerini
kullandırmamakla birlikte yasaya uygun şekilde çocuk parasından da
yararlandırılmadıkları, tam gün maaş , yarım gün mesai uygulaması da yok
hükmündedir.
İlgi ve alakanız için çok teşekkür eder saygılar sunarım
**
MESAJ - 26 : Selam efendim. Ben üç yıldır rehabilitasyon
merkezinde çalışıyorum. Bekarken İstanbul'da ikamet ediyordum. Evlenince
İzmir'e yerleştim.
Çeşitli arkadaşlarım da var başka başka illerden. Her ilde farklı farklı
maaş uygulaması var. Mesela İzmir bu maaş konusunda içler acısı durumda. Çok
fazla atanamayan öğretmen olunca ve emekliler olunca bize asgari ücret hatta
altını teklfie diyorlar.
İzmir gibi pahalı bir şehirde verilen ücretle nasıl geçinelim? Kiralar
bile maaşımız kadar.
*****
MESAJ
- 27 : ben bir süredir bu
işte çalışıyorum. galina bir bucuk sene oldu. haftada kırk saat her gün sekiz
saat calisiyoruz. maaşımız sofor ve temizlik elemanları ile aynı hatta
bazı sekreterler bizden fazla maaş alyor. bunu bılerek derse girmek çok
incitici. cuoğunluk başka imaknı olmadıgı ıcın buralarda calsııyor. yoksa
sektor artık çöpe dondu. tek amaçları para olmuş. insanı bir çalışam şekli
olacak biçimde duzenlenmesi lazım
ınsallah bunlara da degınrısınız. benım fazla umudum
yok ama yazsanız da yazmasanız da tyesekkurler.
*****
MESAJ
- 28 : sözlesmeleri
meb onaylıyor haftada 40 saat giren ögretmenin sözlesmesinde asgari ücret!! Agi
kirtasiye desteği yok! Bunu yapanlar şube acmaya devam ediyor. Resmi tatilin
telafisi yaptırılıyor. + ögretmenler dernek kurdu neden bakanlıktakiler
ögretmenlerin derdini dinlemek için görüşme talep edilse görüşmemek için
uğraşıyor! Ama kurum sahiplerinin dernek başkanı ile sürekli görüşüyorlar o
dernek ne talep etse uyguluyorlar. +meb
denetim için kurum girişlerine kamera koydu hala o saatte kurumda olmayan çocuk
geldi gösteriliyor imza atmam deyip istifa etmek istediğinizde yerine ögretmen
bul çık denilerek her istifada notere para ödemek zorunda kalıyoruz. Denetim
neden sıkı değil?
*****
MESAJ
- 29 : Nasıl sürünüp insan yerıne konmadığımızı ve
ayrıca velilerin gözünde bile öğretmen olarak gözükmediğimixzi ( sebebide
devlet eğitim ücretlerini karşıladığı için bizleri her şeyi emredebilecekleri
köleler olarak gördükleri))) lütfen hepsini anlatın olur mu???
*****
MESAJ
- 30 : Bu şartlarda bizden mükemmel eğitim
bekliyorlar.Ders saatleri (günde 8 ders hatta 9 ders) makul gibi görünse de çok
fazla en fazla 6 ders kaliteli eğitim için uygun.Ondan ötesi ders değil sadece
orda bulunmak oluyor
Hiç bir şekilde hukuki hakkımız yok! O saatte
resmi programda yazılı olan çocuk dışarda başına bir şey gelse ne diyeceğiz?
Elden para almayı itiraz ettiğinizde maruz kaldığımız mobingi saymıyorum
bile.Bu iş ticarete dönüştüğünde verilecek eğitim kalitesi kalmıyor.Ama bu
şartlarda
Kesinlikle çok acil rehabilitasyon merkezinde
çalışan öğretmenlere taban maaş uygulaması getirilmeli.(4 bin) Elden maaş çok
sıkı denetlenmeli.
İşçi statüsünde be iş yoğunluğunda çalışıp
yılda sadece 15 gün iznimiz oluyor.Çok yupratıcı ve yorucu bir alan için
verilen bu süre ne yazık ki yılon yorgunluğunı https://gidermiyor.Ve dinlenmemiş
bütün hakları sınırlı öğretmenden ne kadar kaliteli eğitim bekleniyor
Taban maaş uygulaması , günde 6 ders, yılda
en az 1 ay tatil( artık günler legal olarak kullanılsa bu süreye tekabül ediyor
zaten) aldığın maaş üzerinden bamkaya yatırılması.İsteklerimiz sadece olması
gerekenler.
*****
MESAJ
- 31 : Milli eğitim bakanlığına bağlı sözde
öğretmenlerin hakları işçi hakları ile aynıdır. Sgk primi asgariden veriliyor
maaş ise asgariden bir tık üstü. Resmi tatillerin telafisi için sürekli taciz
ediliyoruz. Haftada 40 saat derse girip saat başı 10 dakika dinlenme vaktimiz
oluyor.
MESAJ
- 32 : +mebde yıllara göre maasiniz artar kidemiz
artar kurumlarda 10 yillik ögretmen ol kurum değistirdiğinde yeni mezun
muamelesi yapılıyor mebde kaydımız var hangi kurumda kaç yıl çalıştık. Artık
bir standart gelmeli maaşlarımız meble aynı olmalı +mebde 6 saat girilirken
bizde günde 8 saat giriyoruz. Neden?
*****
MESAJ
- 33 : Özel Rehabilitasyon Öğretmenleri en mazlum.öğretmen
grubu. Merdiven altı kurumlarda hic bir hakki olmadan karin tokluğuna
çalışıyorlar. Rehabilitasyon merkezi sahipleri hükümete olayi farkli anlatiyor.
Sayin recep tayyip erdogana dosyamizin iletilmesini engelliyorlar. Güçlü bir
lobileri var. Eger sizin yazacaginiz yazi sayesinde sesimiz sayin Erdogana
ulaşırsa cok sevaba girersiniz
Aslında rehabilitasyon merkezlerine bir çeki
düzen verilirse 450 bin Özel Gereksinimli cocugun ailesi 60 binr yakın
çalışanin kalbi kazanılır. Bu sistemdr sadece 2700 patron mutlu oluyor. Zaten
masrafi da devlet karşılıyor. Bilmiyorum sanki her yer de recep tayyip erdoğan
in altini oymaya çalışan bir klik var. Ki bunlar da ak partiden
*****
*****
*****
Özel
Rehabilitasyon İşletmeleri ve Öğretmenleri
Yukarıdaki mesajlar, özel rehabilitasyon
merkezlerinde çalışan öğretmenlerden gelen bir kısım mesajlar.
Mesajlara dokunmadan, gelen mesajları
orijinal haliyle yayınladım.
Konunun diğer muhatabı da rehabilitasyon
merkezlerinin işletmecileri.
TÜM ÖZEL EĞİTİM VE REHABİLİTASYON KURUMLARI
DERNEĞİ (ÖZERK-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Sevindi de, rehabilitasyon
kurumlarının sorunları hakkında bizi bilgilendirdi.
“Kurumlarımız ekonomik açıdan pandemi
sürecinin de etkileriyle çok zor durumdalar. En büyük fedakârlık kurum
çalışanları ve kurum sahiplerinin üzerindedir. Kurumlarımızda çalışan meslek
elemanlarının ücretleri maalesef ve çok üzülerek belirtmeliyiz ki asgari ücret
düzeyinde kalmıştır.
Sunduğumuz hizmet ekonomik açıdan
sürdürülebilir olmamakla birlikte kurumlarımız son dört yılı ve özellikle 2020
pandemi sürecinde üç ay kapalı kalınması ve sonrasında da hizmet sunduğumuz
özel gereksinimli bireylerin yaklaşık yüzde 30 unun sağlık endişesi nedeniyle
yeniden hizmete gelememesi büyük zorluk oluşturmuş, işletme yönetim süreçleri
banka kredi destekleriyle sürdürülmeye çalışılmış ve kurumların borç stokları
ciddi oranda artmıştır.
2000 yılların başında kurumda çalışan bir
meslek elemanı kamu da benzer konumda çalışandan %40 civarında daha fazla ücret
almakta iken; seans ücret artışlarında reel artışlar sağlanamadığından şuan
için söz konusu meslek elemanı kamuya oranla önemli ölçüde çok daha az ücret
almaktadır.
Tüm bunların yanı sıra Sayıştay Başkanlığının
denetim süreçlerinin de kurumlarımızın kamera sistemiyle birlikte düzenli
olarak da kontrol edildiği raporlamalara yansımıştır.
Türkiye düzeyinde kurum başına düşen ortalama
özel gereksinimli birey sayısı 2020 yılında yüzde yirmi azalarak 130 olmuştur.
Aynı zamanda toplam kurumların yüzde yetmişten fazlası da küçük ölçekli hizmet
sunan kurumlardır. Bu nedenle bu kurumlar yüksek maliyet ile hizmet
sunmaktadır.
Sonuç olarak;
Kurumların hizmet sunum maliyetleri dikkate
alınmadan belirlenen ücretler hizmet sunumunun verimliliğini ve niteliğini
olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle 2021 yılı bir seans ücretinin 135 TL olması
istenmiş olmasına rağmen 107.75 TL olarak belirlenmesi kurumlarımızı hizmet
sürdüremez hale getirmiştir. 2021 yılı asgari ücret belirlenmesine ilişkin
artış bile karşılanamamıştır.
Bütçe tebliğinin yeniden gözden geçirilerek
Ağustos 2021 ayından geçerli olmak üzere; “5580 sayılı Kanun kapsamında açılan
özel eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde engelli
bireylere verilen destek eğitiminin bütçeden karşılanacak kısmı; katma değer
vergisi hariç olmak üzere bireysel eğitim için aylık 1080 TL, grup eğitimi için
aylık 300 TL olarak” Belirlenmesi talebimizin uygulanmaya alınması hizmet
niteliğini artırarak maksimum verimlilik sağlayacaktır. Bu durum da başta özel
gereksinimli çocuklarımız ile ailelerinin yaşamlarını daha çok kolaylaştıracak
ve ülkemiz iş gücünün dolaylı maliyetlerinin ortadan kalkmasını sağlayacaktır.
2022 yılı için ise sunduğumuz veriler
ışığında memur maaş katsayısına bağlı bir ücretlendirme politikası da temel
beklentimizdir; “Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde hizmet alan her
bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına 1 saat bireysel eğitim saat ücreti için
1000 gösterge rakamının memur aylık katsayısının çarpımı sonucunda bulunacak
tutar ile bir saat grup eğitim ücreti için 460 gösterge rakamının memur aylık
katsayısının çarpımı sonucunda bulunacak tutar ödenir.”
*****
*****
Görüldüğü üzere, konunun iki tarafının da
görüşlerini aldık. İki tarafın da talepleri ve sorunları var.
Bize düşen aracı olmak, sektörlerin,
bireylerin, … sorunlarının hakkaniyet çerçevesi içerisinde, adil bir şekilde
çözümü için elimizden geleni yapmaktır.
Takdir kamuoyunun, çözümü de hükümetin
sorumluluğundadır.
Hükümet yetkililerinin bu sorunu 2023’e
kalmadan çözeceğine inancım tamdır.
Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yoktur.
*
Sonuç olarak, hükümet;
1. Özel Rehabilitasyon Merkezlerini her
yönüyle güçlendirerek, bu önemli kurumları ekonomik/finansal olarak destekleyecek.
2. Rehabilitasyon merkezlerini sürekli
denetleyecek.
3. Rehabilitasyon merkezleri de devlet
tarafından verilen bu desteği çalışanlarına (özellikle öğretmenlere) yansıtacak.