Özel günlerden geçiyoruz
Geçtiğimiz
hafta sonu partilerde değişim tartışmaları yürütülürken AK Parti her zaman olduğu
üzere siyasi iradesini istikrarlı ortaya koyarak taze kan girişi
sağlarken Filistin’in İsrail’e vurması haberleri Ankara siyasetini ateşlendirdi.
İyi Parti’de Ankara Başkanı ve yönetiminin partilerinin
politikalarını “Geçen dönem belediye
seçimlerini kazandırmaya uğraştığımız kişiyi bu dönem kaybettirmeye mi
uğraşacağız? Üç ay önce devletin yönetimini teslim etmeyi düşündüğümüz kişiye
nasıl muhalefet edeceğiz?” sorusu cevapsız kalırken genel merkezin “Ya
istifa edin ya görevden alacağız” mesajı ile tenkit ederek istifa etmelerine
‘İyi’ oldu diyenlerimiz olabilir.
Özgür Özel, ‘adayım’ diye ortaya çıkıp Kemal
Kılıçdaroğlu'nun yemek videoları eleştirip, CHP’yi türbülansa giren uçağa
benzetmesini duyunca zeki birisi olduğunu bildiğimden hiç şaşırmadım. Şaşkınlığım
değişimden yana değişmediklerini göstermeleridir. Gezi
Davası'nda aldığı
cezası onanan TİP Hatay Milletvekili Can
Atalay için yapılan yürüyüş kortejine
katılmasıdır. Yürürken “Gezi bir bütün olarak masumdur,
barışçıldır, hepimizin onurudur, gururudur. Hepimizin ortak tarihidir.
Gezi'deki tüm tutukluluklar kanunsuz ve hukuksuzdur. Son verilen kararın
onanması Anayasa'ya aykırıdır, gezi tutuklularının tamamı bir an önce çıkmalıdır.
Buradan Gezi'yi selamlıyoruz ” diyen Özgür Özel’in eski günlerine ‘merhaba’
diyelim mi?
Temmuz 2017 deTBMM de İç Tüzük Kanun Teklifi
görüşmelere başlanmıştı. CHP Grup Başkan
Vekili Özgür Özel, görüşmelerin
içeriğini bir utanç ve anayasaya aykırı olduğundan usul tartışması açılmasını
istemişti. Daha sonra İç Tüzük teklifinin Meclise sürülmüş bir
kara leke olduğunu ve CHP iktidarında yapılacak değişiklerle kalkacağını ifade
ederek konuşma kürsüsüne siyah örtü sermişti.
Böylece Meclisin
konuşma kürsüsüne milli mücadele devam ederken
Bursa'nın işgali üzerine utanç ve matem işareti olarak örtülen siyah örtüyü CHP
milletvekilleri tekrar sermiş oldular. Görüşmeler
devam ederken Meclis Genel Kurulu'nu terk etmeyen CHP milletvekilleri sabaha
kadar iç tüzük değişikliğine ilişkin eleştirilerini siyah örtülü kürsüden anlatırken
cep telefonlarıyla da canlı yayın yapmışlardı. Yani TBMM Genel Kurulundan
çıkmamışlardı. Ertesi sabah CHP’li Özgür
Özel ve Veli Ağbaba, basın
locasının kapısını açtırmak istediklerinde olmaz cevabı alınca beni aramıştı.
Meclise yakın bir mesafede olduğumu, beklemelerini ifade ettiğimde telefonun
Özgür bey kapıyı kıracaklarından söz etmeye başlayınca telefon konuşmamıza
şahitlik eden emniyet mensubu locanın kapısını açarak ben gelmeden muhabirlerin
girmesini sağlamıştı.
CHP milletvekilleri
kurdukları ses sistemiyle kürsüye çıkıp hak, hukuk, adalet sloganı atarken
basın locasına girdim ve “Basını çıkarmak
zorundayım. Basının işi bitti”
dediğimde Özgür Özel basını
dışarı davetimize sinirlenerek “20
saattir burada, eylemdeyiz. Bu eylemi bütün dünya biliyor, sen parlamento
muhabirlerine kapatamazsın. O kapıyı açtık. Kapının anahtarı biz de. İktidar
olduğumuzda o iki kapıyı da sökeceğiz ilk gün. Bu parlamentonun hiçbir kapısı
basına kapalı olamaz, siz de iktidarımızda görevinize devam edeceksiniz” demişti.
Eylemlerinin bitme
zamanını sorduğumda ise milletvekillerinin iç tüzük hakkında söyleyeceği son
söz bitmeden bitmeyeceğini belirten Özel’e
locadan duyulması için ses tonumuzu yükseltince yanı başımda danışmanı olduğunu
daha sonra söyleyen birisi “sen ne biçim konuşuyorsun vekilimize” deyince “Ben
devlet memuruyum, yasal çerçevede yapılanların yanlış olduğunu söylemek
zorundayım. Benim görevimdir bu” diye danışmanla birlikte gazetecileri de
dışarıya davet ederek çıkmıştık.
CHP genel başkan adayı
ile TBMM günlerimize başka yazılarda devam etmek üzere şimdilik “Hoşça kalın”
diyorum.