Özde,sözde
DEĞERLİ okurlarım, seçim ve sınav bu iki kelimeyi makalelerimde sık kullanırım. Geçen hafta makalemi okuyanlar bu iki kelimeyi niçin sık kullandığımla ilgili yaptığım detaylı açıklamalarıma göz atabilirler.
Seçim, millet
iradesinin yansıtılmasında önemi her geçen gün daha da artmakta özellikle vesayet
odaklarının korkulu rüyası olması hasebi ile de birçok bakımdan vatandaşlarımızı
şer güçlerden korumada çok ama çok önemli bir silahtır.
Pazar günü
yapılan milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimleri bir çok açıdan irdelenebilir
farklı zengin yorumlamalarda da bulunulabilir.
Bugünkü
makalemin ana başlığı da iki kısa kelime.
Özde,
Sözde,
Bu iki önem
verdiğim kelime seçim süreci boyu çok ama çok önemli hale geldi.
Özdeciler beden
dilleri ile vakarlı sessiz sakin duruşları ile kendilerini sandıkta gösterip
rakiplerine küçük dillerini yuttururken, sözdeciler kendilerinden emin
olmalarına rağmen nerede ise
kullanmadığı argüman bırakmayarak sessiz yığınların öfkesini artırmayı tercih
etti.
Ne adap ne
edep ne insana saygı vardı. Tüm değerler alt üst edildi.
Vatandaş;
özdecilerle, sözdecileri ayırt etmek için 14 Mayıs seçim sürecini iyi bir ayıraç
olarak gördü ve seçim, geçmiş seçimlere göre hem katılım oranı hem de sandıklar
açıldıktan sonraki süreç çok canlı ve çok heyecanlı anlar geçirmemize sebep
oldu.
Büyük lokma
yemeyi adet haline getiren İBB başkanı yanındaki Yavaş adamla seçimi kazandık
deyip algı tüccarlığına devam etti ama vatandaş bu sefer yemedi.
Karnım tok
bu bayatlamış hayalperest oyunlara dedi.
Bir tarafta
karışan izler, diğer tarafta siyasilerimizin gerçek yüzleri ve yurttaşların her
türlü aşağılamaya rağmen, bu seçimde de ferasetini gösterip hedefi nerede ise
tam 12’den vurması ile ülke ve dünya kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan havayı
ters yüz etmesi takdire şayan.
Âmiyâne tâbirle
kimin ne mal olduğunun açık seçik görülmesinden de anlıyoruz ki, sözden öze
geçemeyen ve vatandaşın tamamen gözünü boyamaya matuf acayip işler yapılmış.
Nerede ise
yapılan her iş yüzeysel ve çıkar amaçlı yapılmış.
Nereden
anlıyoruz bu garabeti?
Seçimden
umduğunu bulamayan umutsuzlukların hezeyanlarından anlıyoruz.
Ne diyorlar?
Ne
demiyorlar ki,
Kimisi
verdiği paracıkları haram ederken kimi de hızını alamayıp bel altından ana
avrat küfürler ederek hem kinini kusuyor hem de yaptıklarının esas amacından
bahisle aşağılık yaratıklardan olduğunu tescilliyor.
Haydi buraya
kadarını anladık ve münferit olaylardandır diyelim.
Muhalefetin
iktidarda olduğu belediyelerden art arda gelen gayrı insani ve gayrı ahlaki
açıklamalara ne diyeceksiniz?
Bu kadar
alçalmaya tahammül etmek gerçekten zor.
Malını
canını evladını ve iyalini kaybetmiş depremzedenin tercih ettiği partilerden dolayı
cezalandırılarak yapılan yardımların başa
kakılması gerçekten onur kırıcı ve insaniyetle uzak yakın ilgisi olmayan
bir tutum ve davranış.
Daha
beterini yaşamış yaşını başını almış bir vatandaş olarak, milletin başına bela
mâlum güruhtan bu kadar alçalmayı hiç
beklemiyordum ama bunu da gösterdiniz.
Bizim inancımız
ve kültürümüz, bir eli ile verileni diğer elin bilmemesi üzerine olduğundan
olsa gerek bu tutum ve davranış deprem bölgesinde doğup büyümüş bir yurttaş
olarak beni ziyadesi ile rencide etti.
Yazıklar
olsun sizin insanlığınıza, memleket sevdanıza ve inandık dediğiniz evrensel değerlerinize.
Yazıklar
olsun sömürüp semirici huyunuza.
Yazıklar
olsun pireyi deve gösteren algı ticaretinize.
Yazıklar
olsun sanatçılarınıza, yazarlarınıza ve gazete köşelerini tutmuş ben ne dersem
o olur algısı ile hâlâ eski Türkiye’de kalanlarınıza.
Yazıklar
olsun, yazıklar olsun bu kadar alçalmanıza rağmen zeytinyağı gibi su üstünde
yaptığınız yüzücülüğe. Daha çok “yazıklar olsun” cümlelerini hak ediyorsunuz.
Ama amacım hâsıl
oldu, daha fazla rencide etmek de istemediğim için burada susuyor ve önümüzdeki
hafta tekrarlanacak seçimlerde boyunuzun ölçüsünü almanın akıllanmanıza vesile
olmasını diliyorum.
Umudum az,
çünkü iflâhı ve ıslâhı zor azgınlaşmış bir güruhsunuz.
Ama olsun
mesleğim gereği çıkmamış candan ümit bekleyip bulduğum hastalarım oldu.
Yine de umut
var olmak tarafında olmaya devam edeceğim.
Stratejist,
fütürolojist ve anketör olmamama rağmen, ikinci tura kalan seçimlerle ilgili dostlarla
paylaştığım rakamlar seçim sonuçları ile nerede ise bire bir uygunluk
gösteriyordu.
Buradan
aldığım cesaretle herhangi bir olağanüstülük olmazsa 28 Mayıs’ta tekrarlanan
seçimlerden çıkan sonuçlarla, 29 Mayıs’ı çifte kutlayacak ve kör dünyanın
gözüne çaka çaka kim olduğumuzu ispat edeceğiz.