Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Haziran 2018

Oyunu kime vereceksin?

Sizinle bir hatıramı paylaşacağımu2026

1 Kasım 2015 genel seçimleri öncesi idi. İzmir Alsancak'ta bir vatandaşla sohbet ediyorduku2026 Ben tüm gayretimle siyasete girmemeye çalışıyordum; sohbeti mümkün olduğu kadarıyla kainattaki harika intizam ve o sanatın muhteşem yaratıcısı Allah (cc) ile ilgili devem ettirmek istiyordum çünkü kainatta en yüksek hakikat iman olduğu için! Arkadaş da sürekli araya girerek siyasetin kapısını açmaya ve beni içine iteklemeye çalışıyordu. Sonunda dayanamadı:

  • Siz hangi partiye oy vereceksiniz? Diye sordu. İzmir ağırlıklı olarak malum partiyi desteklediği için benim vereceğim cevaptan da memnun kalmayacaktı. Bende cevap olarak:
  • Oy vereceğim partiyi size söylesem, sizi huzursuz ederim ama ben size sadece oyumu ne için kullanacağımı anlatırsam belki daha iyi olur; en azından beni anlamış olursunuz dedim. Ve başladım anlatmaya:
  • Kardeşim eğer bu dünya daimi olsaydı ve bizden hesap sorulmasaydı, oy vereceğimiz parti fark etmez, herhangi biri olabilirdi. Hatta mümkünse en eğlencelisi, bize zevk ve sefa yaşatacak nefsin önüne bütün kapıları ve imkanları açacak bir partiye oy verilebilirdi. Ama bu dünya geçici ve hesap sorulacağı ise tüm deliller ile kesin. Biz imtihan halindeyiz... Beğenilerimiz, zevklerimiz, yediğimiz, içtiğimiz, attığımız adımlar kısaca her şeyimiz gözetim altında olduğuna ve hesap vereceğimize göre tercihlerimiz içinde hesaba çekileceğiz... Madem bu dünya bir imtihan yeri ve herkes en güzelini yaşamaya ve ahreti düşünerek hareket etmeye mecbur, o zaman, seçeceği insanlarında bu bilinçte olması lazım değil mi? Elbette dört dörtlük insan yoktur ama en azından teraziye konulduğu zaman, iyilikleri fenalığından az olan birini seçmek boynumuzun borcudur... Elbette biz kendimize haşa peygamber ya da başımıza şeyhülislam seçmiyoruz ama devlet yönetimi sıradan bir şey değil ki. Nasıl ki evin reisi bile birtakım sorumlulukları bilip, ona göre hareket etmesi lazım. Evi ni düşmandan, kötülüklerden ve ahlaksızlıklardan koruması lazımdır.

Evet, bir evin, ya da iş yerinin idaresi gereken ihtimamı ister ise; bir memleketin idaresi çok daha ciddiyet ister! Bir firmanın başındaki insanda adalet duygusu, idealler ve kurumu kar edecek hale getirmesi nasıl elzem ise, devletin başındakinin de aynı ciddiyette olması, vatana sahip çıkıp, küffarla işbirliği yapmaması gerekir. Devleti İdare edenin Allah korkusu, hesap günü endişesi olmaz ise, kendini milletine hizmetkar görmeyip, efendi olarak görüyor ve halkının refahı için kalkınma hamleleri yapmıyor, ürettirmiyor, sadece tükettirip, dünya zalimlerine köle ettirip, onlarla birlikte hareket ediyorsa o insan devlet adamı olamaz! Devletin başında ki kişi sadece Allah ve halkına vereceği hesabı düşünmeli. En uzak yerlere en yakındaki hizmetleri götürmeli. Hastalığını, sağlığını, iyi gününü, kötü gününü düşünmeli ve bu topraklarda yaşadığına mutlu etmeli. Devleti idare eden, milletin inancıyla uğraşmamalı, Allah'a kulluğuna engel olmamalı, seçildikten sonra kendisi sefahate dalıp, milleti unutmamalı! En önemlisi de; faizden, tefecilerden, zındıklardan bu milleti korumalı. Kendi silahımızı üretmeli, yerli teknoloji ve sanayi için imkanları seferber etmeli. Yolunu, suyunu, havasını tertemiz etmeli ve engel olan dağları delmeli. Asla ve asla İslam'a düşman olup, zındıklarla aynı safta bulunmamalı. Bir gömlek alırken titiz davranan, bir kebap yemek için hassasiyet gösteren, hatta oğlu ve kızını şerefli biriyle evlendirmeye çalışan insanın devletine idareci olarak seçtiği insanında diğerlerine göre daha kaliteli ve çalışkan biri olması lazım. Kötü gömlek süsü bozar, kötü kebap mideyi bozar ama kötü idareci ülkeyi götürüp emperyalistlerin, Haçlıların kucağına oturtursa vatansız kalırız. Vatansız kalınca da elimizde hiçbir değerimiz kalmaz! Kısaca başımızda bizden biri; yerli ve milli olan biri olmalı! İslamiyet ile kavgalı olmayan, Allah ile barışık, Hz. Peygamberi seven biri ve ülkeyi ve milleti maddi ve manevi kalkındıran biri olmalı. Eğer bu özellikleri olmayan biri kardeşimiz, evladımız bile olsa asla destek vermemeliyiz dedim. Ve arkadaş elini uzattı tebessümle:

  • Bende oyumu Ak Partiye vereceğim. Dedi.
  • Evet, ver ama hizmet görmez ve memnun kalmaz isen bir daha verme. Biz körü körüne bir partiye oy vermiyoruz... Hizmet verene ve bizi adam yerine koyana oyumuzu veriyoruz demiştim. Allah, önümüzdeki seçimleri vatana ve millete hayırlı etsin amin!