Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Nisan 2019

Oyunu görmeliyiz

Türkiye geride bıraktığımız ve halen tartışmaları süren yerel seçimler ile aslında uzun süredir getirilmesi hedeflenen noktaya adım adım getirilmiş durumda. Bu nokta birden fazla aşamada gerçekleştirildi. Bölgesel planlar dahilinde tavizler vermesi beklenen Türkiye hemen hemen hiç bir başlıkta tavize yanaşmayınca özellikle son 5-6 yıldır çok ciddi saldırıların hedefi oldu. Temel amaç siyasi yapıyı değiştirirken halkı da algısal olarak hedeflenen yeni dizayna ikna etmekti. Türkiye’de sağ seçmen olarak tanımlayabileceğimiz seçmen oranının daima iktidar olabilecek seviyede olduğunu iyi bilenler için iki seçenek vardı.

Birincisi; sağ blok içerisinde “mevcut” sol blok ile kayıtsız şekilde ittifak kurabilecek “devşirilmişler” aramak. Böylece sol blok ile koalisyon kurarak halkın tamamının kendisini iktidarda hissetmesini sağlayarak alınacak kararların, verilecek tavizlerin çokta sorgulanmamasını hedeflediler. Bu oyun 7 Haziran sonrası koalisyon görüşmelerinde ve akabinde yaşanan azil süreci ile bir süreliğine bertaraf edildi. Ancak hiçbir zaman tamamen rafa kalkmadı. Aynı kişiler başlayan yeni dönem için ümitlerini kaybetmiş değiller ve yakın zamanda sahne alacaklardır.

İkincisi; sağ seçmeni sol bloka oy verme alışkanlığının kazandırılması. Bunu yapmak adına hem milliyetçi hemde muhafazakar seçmen profili en uygun profildi ki, algısal inşaya bu noktadan başladılar. Milliyetçi seçmeni kendi içerisinde böldükten hemen sonra bölünen bu seçmen kitlesi “dağılmadan” suni teneffüs yaparak bir nevi 7 Haziran’da hayata geçirmek istedikleri planı öncelikle muhalefet içerisinde hayata geçirdiler. Oy oranı %3-4 bandına inmiş bir siyasi partiyi ana muhalefet partisi ile neredeyse eşit oranda paylaşımla seçime sokarak bu blokta bulunan sağ seçmene sol bir partiye oy verdirmeyi başardılar.

Şimdi yeni dönemde bu algısal inşanın meyvelerini toplamak için adımlar atacaklardır. Yerel seçim sonuçlarının ülkeyi getirdiği toplumsal algı noktası sahnelenen yeni piyeslerle, çeşitli bahanelerde oluşturulacak ekonomik yaptırımlarla desteklenmek istenecektir. Acı olan şu ki; insanların bu algısal plan içerisinde “şahsi düşmanlık” noktasında adeta gözlerine perde inerek düşünmeden taraftarrefleksleri veriyor olması...

Peki plan nihayete ererse neler olur?

Kurulacak “büyük koalisyonla” toplumun büyük kesimi kendisinin iktidarda olduğunu düşünerek alınan kararlar için ortaya konulacak bahaneleri/açıklamaları içselleştirir daha az sorgular. Elleriyle oluşturdukları kutuplaşmayı; yok ettik, herkesi kucaklıyoruz söylemleri ile meşruiyetlerini sorgulatmaz hale getirirler. Ve en nihayetinde yazının başında belirttiğim bölgesel tavizler “büyük ölçüde toplumsal mutabakatla”, kimseyi rahatsız etmeden bir bir alınmaya başlanır.

Taviz istenilen liste çok geniş... Atlantik blokunun istekleri dışına çıkmamak. ABD’nin ileri karakolu rolünde kalmak. Anadolu’nun güneyden kuşatılmasını engelleyen Kıbrıs’tan ve beraberinde Akdeniz’de ki çıkarlarımızdan vazgeçmek. Akdeniz’de bulunan rezervlerden elimizi tamamen çekmek veya küçük bir pay almak. Akdeniz’den Süveyş Kanalı üzerinden Basra Körfezi’ne oradan Hint ve Pasifik’e açılan deniz ticaret yolu üzerinde pasifize olmak. Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan kukla terör devletine izin vermek. Hatta orta ve uzun vadede Montrö üzerinden Boğazlar’da, Ege’de 12 mil meselesinde ve Karadeniz’de yeni başlıklar üzerinden istenecek tavizler... Liste uzar gider.

Tüm bu tavizleri yavaş yavaş verdirecekler/alacaklar. Üstelik şu anki gelinen nokta üzerine yeni merhaleler ekledikten hemen sonra; sizi toplumsal kutuplaşmadan kurtarıyoruz, “normalleştiriyoruz” algısı ile kimsenin itirazı dahi olmadan... Oyunu görmeli, bizi içimizden devşirdikleri kişilerle ve hatta kendi elimizle istedikleri gibi dizayn etmelerine daha fazla izin vermemeliyiz. Zira geri dönüş çok zor olur!