Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2967.83
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
10 Nisan 2019

Oyun Sadece Sandık Yolsuzluğundan mı İbaret?

Oyun sadece sandıkta yapılan bir yolsuzluktan ibaret değil. Büyük tabloya bakınca işin içinde başka aktörler ve başka emeller var.

Belli ki sandıkta yolsuzluğu kurgulayan gizli el yolsuzluğun fark edilmesi ve edilememesi üzerine iki çeşit senaryo geliştirmiş. Yolsuzluk fark edilirse başka, edilmez de es geçilirse başka planları vardı. Ancak yolsuzluk fark edildi. Şimdi fark edilmiş olma durumu üzerinde oynuyorlar. Mesela CHP üzerinden fiili durum yaratarak hiçbir itiraza mahal vermeksizin bir oldu bittiyle İmamoğlu’nu İBB koltuğuna oturtmaya çalışıyorlar. Kendileri de biliyor ki hiçbir seçim tam sonuçlanmadan yani itiraz süreçleri de dahil olmak üzere nihai tablo netleşmeden kimseye mazbata verilmez. Bir yandan FETÖ’nün gönüllü ajanları İmamoğlu’nu sevimli göstererek, cilalayarak, topluma şirin göstermeye çalışıyorlar. Diğer yandan CHP’li bir adayın toplumsal meşruiyet alanını CHP tabanının dışına taşırmak suretiyle göz boyamaya çalışıyorlar. İşin Türkçesi İmamoğlu’nu mağduriyet psikolojisi üzerinden pazarlayarak “Seçimin gerçek galibi İmamoğlu’dur” algısı üretiyorlar.

Buradan ne çıkaracaklar? İki şey. Birincisi İmamoğlu üzerinden ürettikleri mazlumiyet ve mağduriyetle yeni bir lider adayı, ikincisi haklarının yendiği iddiasıyla kaos ve sokak çatışmaları. Dış basını da arkalarına alarak Erdoğan’a itibar suikasti yapacaklar, seçimleri kazandıkları halde haklarının verilmediği algısı yayarak Türkiye’yi uluslararası camiada zor duruma sokacaklar. Erdoğan’a yapıştırdıkları “diktatör” imajını canlı tutacaklar. Bir takım batılı güçler de ellerini ovuşturarak Saddam ve Kaddafi hakkında ne planladılarsa benzer şeyleri de Erdoğan için devreye sokmanın planlarını yapacaklar. “Geç bunları, komplo bunlar” diyecekler için kendilerine gelecek birkaç ayı dikkatle izlemelerini salık veririm.

Gelelim bu büyük resmin detayına, yani İstanbul’a. Birileri İstanbul sandıklarında profesyonel bir oyun oynadılar. Oyunu öyle kurnazca oynadılar ki işin içinden şu an ne YSK ne de partiler çıkabiliyor. Belli ki ortada büyük bir seçim yolsuzluğu var. Bundan sonra ne olur? Ne olacağı üç aşağı beş yukarı belli. Oyların sayımı bittikten sonra durum İmamoğlu’nun lehine gelişirse kesinkes AK Parti seçimin yeniden yapılması için elinden geleni yapacak ve İstanbul seçimleri yenilenecektir. Peki AK Parti yenilenen bir seçimde İstanbul’u tekrar kazanabilir mi? Evet. Peki böylesine büyük bir getirinin yanında bu işin AK Parti’ye ve ülkeye getireceği bir siyasi riski var mı? Var. Şöyle ki; daha şimdiden İmamoğlu’ndan imal edilen “bir mağdur, hakkı yenmiş siyasetçi profili” üzerinden kendisinin gelecekte hangi koltuklara oturabileceğinin hesapları yapılmaya başlandı. “Hakkı yenmiş”, “mağdur Anadolu çocuğu” pozu toplumda bir karşılık bulur ve tutarsa birileri İmamoğlu’nun genel siyasette de daha etkin rol alması için çeşitli senaryolar üretiyorlar. Kılıçdaroğlu’nu nasıl getirdilerse İmamoğlu’nu da benzer yöntemlerle CHP’nin başına monte edecekler. Her halükarda ortada bir oyun var, bu kesin.

Bir başka mesele ise İyi Parti ve Saadet Partisi üzerinden muhafazakar seçmenin de sol partilere oy verilebileceği algısının üretilmesiyle CHP+HDP+İyi Parti gibi ittifakların önünün açılması ve bu ittifaklar aracılığı ile HDP+PKK çizgisinin meşru zemine çekilerek itibarının artırılması projesinin sahaya indirilmesi. İstanbul seçimlerinde belli ki İmamoğlu HDP’den ciddi şekilde oy aldı. Kemalist seçmenle bölücü eğilim, İyi Parti çizgisindeki milliyetçi çizgi ile Saadet çizgisindeki İslamcı eğilim bu seçimde bir araya getirildi. Yani İslamcılar, Milliyetçilerin bir kesimi, bölücüler ve Kemalist seçmen Erdoğan ve AK Parti’yi devirmek için bir blok oluşturdular. Blok başarılı oldu mu, oldu. İmamoğlu’nun bu kadar çok oy almasının sebebi bu bloğun Erdoğan düşmanlığındaki ısrarından başka bir şey değil. Peki HDP ile ittifak yapan bir CHP’yi Kemalist seçmenin midesi nasıl kaldırdı? Peki İslamcılar HDP’ye nasıl tahammül edebildiler? Cevap ortada, söylemeye dahi gerek yok.

Ancak bu süreçten sonra çok farklı bir CHP ile, çok farklı bir AK Parti’yle çok farklı bir siyasal tablo ile karşı karşıya olacağımız kesin. Nasıl mı? Bekleyin görün derim. Bir ipucu isterseniz vereyim. meselâ CHP’nin başına Türk asıllı olmayan ama adıyla soyadıyla yerli, bizden imajı veren birisi getirilecek. HDP’li Sezai Temelli’nin “vâdedilmiş topraklar ve Musa” çıkışından sonra umarım bu ipucunu “yok canım o kadar da değil” şeklinde algılamazsınız! Bomba yakında patlar merak etmeyin. Biraz sabredin.