Oyun Paydos
Sayın Cumhurbaşkanı açıkladı; ‘Suudi Arabistan’ın şu anda Türkiye’den SİHA talebi var’ dedi.
Daha önce de bizden SİHA talebi olanlar vardı, hiç birisi bu
şekilde önceden ve de ilk ağızdan açıklanmış mıydı?
Hayır.
Türkiye, Suudi Arabistan’a SİHA vermeyecek de ondan.
Çünkü SİHA’yı İsteyen Suudi Arabistan değil, ona istetenler
var.
Onlar bunun farkında, biz de bunun farkındayız.
Akdeniz’de Yunanistan ile saf tutan, karşı kıyımızda Yunan
ile ortak manevralar yapan, Libya’da Hafter’i üzerimize salan, Mısır’ı bizim
karşımıza atan, Türk ürünlerine ambargo koyan bir yönetim ailesidir Al Suud…
Türkiye, SİHA isteyen Azerbaycan ile ortak operasyona girdi kendi
SİHA’larını sahada kendisi kullandı.
Bu işbirliğinin Türkiye’ye sunduğu imkânlar, açtığı ufuklar ile
araladığı orta Asya kapıları, Çin’e kadar uzanan kara koridorunda büyük pay Türkiye’nin
sahalarda SİHA’ları kullanmasının veya vermesinin Türkiye’ye kazandırdığı
avantajlardan bir kısmıdır.
Ukrayna’ya verildi. Karşılığında jet motoru teknolojisi
geliyor, Dombas bölgesi ve Kırım dosyalarında bizimle işbirliği yapıyor, ticari
kapılarını sonuna kadar açıyor, turist gönderiyor.
Katar’a verdik. Katar ile askeri işbirliğimizin, karşılıklı
yatırım ve ticari düzeyimiz bellidir. Mısırdaki sağır sultanın bile haberi var,
anlatmaya gerek yok.
Sadece SİHA vermek işi halletmiyor.
Radarlarıyla, elektronik harp cihazlarıyla, hava-yer
unsurlarının entegrasyonuyla tam başarı için bir bütün sistem vermek
zorundasınız.
Bütünü olmadan tam başarı sağlamak zor.
Suriye’de, Libya’da, Karabağ’daki zaferlerin sırrı da buradadır.
Hepsini verdiğiniz zaman da kelleyi teslim etmiş
oluyorsunuz.
Suudi Arabistan’a kelleyi teslim etmek ne kadar güvenlidir.
Olmayacak bir duadır bu.
Suudi Arabistan’ın amacı aslında SİHA almak değil Türkiye
ile diyaloğa girmek için kapı aralamaktır, diyaloğa seviye vermektir, ileri
savaş teknolojisi işbirliğine ilk basamak harcını atmaktır.
Suudi Arabistan önceleri, uluslararası itibar sahibiydi.
Dünya’da en büyük silah alımı yapan ülkeydi, heybeti vardı.
Altı yıldır devam eden Yemen savaşında aldıkları yüzlerce
milyar dolarlık silahların bir işe yaramadığı anlaşıldı;
Yemenin yüzde sekizlik bir azınlık kabilesi Husiler karşısında
orduları diz çöktü.
Amerika’dan, İngiltere’den, Fransa’dan, Almanya’dan,
Mısırdan, Cezayir’den merhamet dilendiler yine olmadı;
Husiler’in Yemen’deki ilerleyişini engelleyemediler, Suudi
Arabistan içlerine kadar uzayan hava kara saldırılarını püskürtemediler, 3500
ölü, 6500 yaralı 430 kayıp verdiler.
Maddi kayıplar ise, dünyanın en büyük devlet yatırım
fonlarına sahip Suudi Arabistan’ın belini büktü, rakamlar yüz milyar dolara
doğru hızla ilerliyor.
Uluslararası itibarları bitti, heybetleri çöktü,
diyaloglarda pazarlık payları bitti.
İran, Yemen’in Husiler’i, Lübnan’ın Hizbullah’ı, Irak’ın
Milisleri üzerinden Sudi Arabistan ve Körfezdeki hasımlarına tokat üstüne tokat
vuruyor.
İran, Suudi Arabistan ve Körfez’in na’şına son çiviyi çakmak
üzeredir
Fransa, sessizliğe gömüldü. Yunanistan, Türkiye ile
istikşafi görüşmelere başladı.
Amerika, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de Türkiye ‘siz
politikalardan uzaklaşacağı işaretleri veriyor.
Avrupa Birliği, Türkiye’ye yaptırımları askıya aldı.
Suudi Arabistan’ı, BAE’yi, Mısır’ı Türkiye’ye karşı kişkişleyenler
havlu atıp, oyuna paydos diyorlar.
Donald Trump, İran korkuluğunu kullanarak ‘sizi İran’a karşı
koruyacağım’ demiş, tamtamına 450 Milyar Dolarlık silah anlaşması yapmış ama 2019
yılında Suudi
Arabistan'da devlet petrol şirketi Aramco'ya ait iki büyük tesise yapılan saldırıları
engelleyememişti.
Amerika’nın İran ile başlatacağı diyalog süreci, Yemen
desteğini keseceği açıklaması ve Veliaht Prens Salman’ı Kaşıkçı cinayetinde
sorumlu gösteren istihbarat raporlarını çekmecelerden çıkarması hepsi;
Joe Biden’ın da aynı taktiği uygulayacağını gösteriyor.
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
O da selefleri gibi Körfezi İran’la korkutacak ve ardından
faturayı gönderecek.
İran, Amerika için altın yumurtlayan tavuktur.
Suudi Arabistan da artık anladı bu gerçeği.
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır.
Can havliyle Türkiye’ye sarılmanın hesaplarını yapıyorlar.
Biz ne yapmalıyız? Önemli olan budur.
Sayın Cumhurbaşkanının Recep Tayyip Erdoğan, "Suudi Arabistan'ın Yunanistan'la bir ortak
tatbikat olayı söz konusu. Ama bir diğer taraftan da Suudi Arabistan’ın şu anda
Türkiye'den SİHA talebi var, o da son gelişmeler. Yani kimin eli kimin cebinde
belli değil. Bölgede Türkiye ‘siz bir süreç bu sularda ısınmaya fırsat vermez.
Türkiye (Doğu Akdeniz) orada karar verici konumundadır. Temennim odur ki
ısınmadan ılıman bir şekilde bu süreci geçmiş olalım" dedi.
Türkiye-Suudi Arabistan
ilişkilerinin geleceğinin kodları Sayın Cumhurbaşkanının bu sözlerinde
gizlidir.
Türkiye Mısır ile olduğu gibi
Suudi Arabistan ve BAE ile de diyaloğa girecek ve diyaloğun şartlarını da biz
belirleyeceğiz.
İşbirliği şeklinin, Katar ve
Karabağ karması bir modelde olma ihtimali çok yüksektir.
Yemen, bu konuda çok büyük
bir fırsat sunuyor.
Türkiye bunu
değerlendirmelidir.
‘Ya devlet başa ya kuzgun leşe’ demenin tam zamanıdır.