Dolar (USD)
34.48
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2993.27
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Kasım 2022

Öyle bir eşikteyiz ki!

Tüm dünya, diken üstünde adeta… Herkes Karadeniz’deki gelişmelere, kitlenmiş durumda. Kimine göre Armageddon, kimine göre de 3. Dünya Savaşı’nın başlangıcı olarak adlandırılan savaş, insanlığı tedirgin edecek boyutlarda ilerliyor maalesef. Karşılıklı tehditler havada uçuşurken, ABD ve Rusya’nın eşanlı olarak düzenlediği nükleer tatbikatın, bu tedirginliğe tuz biber ektiği ise hepinizin malumu… Bu iş, nerelere varır derseniz? SAĞDUYU biran önce devreye girmezse, KARAKOLDA bitme ihtimali hayli yüksek görülüyor. Ama sadece bu haliyle bile ülkelerin; enflasyon kıskacından, enerji açmazından, gıda yokluğundan ve tedarik ağından yediği darbelerin, kısa süre içerisinde kurtulmaları imkânsıza yakın seyrediyor ne yazık ki…

Anlayacağınız her şeyin, nihai hedefi egemen elitlerce (Anglo-Amerikan) çizilen, “BÜYÜK RESET” planına uygun cereyan ettiğini söylemek pek ala mümkün. Zira kendilerine engel teşkil eden ülke, lider, toplum kim varsa, nelere maruz bırakıldığına bakmak, bu bağlamda yeterlidir diye düşünüyorum. Mesela söz konusu savaşta, daha AGRESİF olması istenen ve bir türlü bunu karşılamayan, İngiliz Başbakan Boris Johnson’un akıbeti ortada. Her gün protesto gösterileriyle çalkalanan Avrupa’nın, GERİ ATMA İHTİMALİNİ sonlandıran, enerji boru hatlarında ki patlamalar da cabası. Rus Amiral Gemisi Makarov’un, taktik Sida ve Kamikaze Dronlarla vurulması ve bunun, Moskova’nın tahıl anlaşmasını askıya almasıyla sonuçlanmasını ise daha saymıyorum bile. Öyle ki elinde taktik Sida ve Kamikaze Dron bulunmayan Ukrayna’nın, bu saldırıyı yapamayacağı değerlendirildiğinde, KİMLERİN NASIL GERÇEKLEŞTİRDİĞİNE verilecek cevabın, sanırım fazla söze hacet bırakmadığı şüphesiz.

Hal böyleyken TÜRKİYE’nin, her şeye rağmen STRATEJİK ÖZERKLİĞİNİ korumasından dolayı, rahatsızlık duymalarına şaşırmamak gerekir doğrusu. Zaten Sn. Erdoğan’ın DEVLETİN ALİ MENFAATLERİ gereği geliştirdiği dış ilişkilerden, özellikle de Rusya-Ukrayna arasındaki arabulucu rolünden, devamlı şikâyet etmeleri bunu açıkça ispatlıyor. O yüzden de özellikle Amerikan NeoCon’larının, “Türkiye’ye daha fazla yüklenilmesi gerektiğini” dile getirdiklerini işitiyoruz. Örneğin Türk iş dünyasına yazılan tehdit mektupları ve Rus Ödeme Sisteminin (MİR) engellenmesi, bunun sadece birer yansıması olduğu aşikâr. F-16 meselesindeki tavırlarını da, buraya ilave edebiliriz elbette. Fakat K.Suriye’de PKK/YPG’ye verdikleri destekle, G. Kıbrıs’a silah ambargosunu kaldırmakla ve Adalar Denizinde Yunan’a yürek yedirmekle, çok DAHA BÜYÜK PLANLAR için çalıştıklarını da kesinlikle inkâr edemeyiz.

İşte bu perspektifte ele alırsak; evvela Baltık’tan Avrasya’ya kadar olan jeopolitik aksta, Türkiye’nin BAĞIMSIZ DURUŞUNU bozmak istedikleri muhakkaktır. Zira Türk Devletleri Teşkilatının kurumasıyla, Türkiye’nin enerji üssü seçilmesiyle, geliştirilen sanayi atılımlarıyla ve girişilen işbirlikleriyle temellenen “TÜRKİYE YÜZYILI” mottosunun, boşa bir slogan olmadığını bizden daha iyi biliyorlar. O sebeple de içimizdeki figüranlarını, bir gün milletin değerlerine dil uzatırken, başka bir gün de PKK’yı alenen savunurken göreceğimiz açık. Lakin hepsinden öte 2023 Seçimlerini, gözlerine kestirdiklerini de kati surette yok sayamayız. Sn. Erdoğan’ın; “ÖYLE BİR EŞİKTEYİZ Kİ! YA ÖN SIRALARDA YERİMİZİ ALACAĞIZ YÂ DA GERİYE DÜŞME RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA KALACAĞIZ” açıklaması, bu demek değil mi zaten? Kaldı ki bir biri ardına ABD’ye ziyaretlerde bulunan Muhalefettin, şayet iktidar olurlarsa nasıl bir yol izleyecekleri ise tartışılmaz konumda. Kısacası her şey, o kadar bariz ortada ki… Tıpkı merhum Abdürrahim Karakoç’un; “Beden ölür, çürür, cana bakın siz. Kim kiminle yürür, ona bakın siz. Bırakın dönsün dönme dolaplar. Haktan hakikatten yana bakın siz” dediği gibi yani… Bilmem anlatabildim mi…?