Oyalanma odaklan!
Sosyal medyada bir haber dikkatimi çekti;
“Sheffield Wednesday’de forma giyen Müslüman futbolcu Jeremy Helan İslam’a daha fazla odaklanmak için 24 yaşında futbol kariyerini noktaladı.”
Özellikle bu kısa haberde bir kelime dikkatimi fazlası ile çekti: ‘odaklanmak için…’
Helan, İslam’a daha fazla odaklanmak için hayatının ve de kariyerinin en verimli günlerinde futbola veda ediyor…
Şimdi derin derin düşünüyorum; kulluk ve odaklanmak nasıl bir gerçeklik?
Evet, düşünüyorum; hobilerimizi, fobilerimizi, kariyerimizi, konforumuzu, koltuğumuzu, sevdamızı, sanatımızı, sporumuzu, sanalımızı, kavgamızı, kaygımızı, tutkumuzu, tutsaklığımızı, bağımızı, bağımsızlığımızı, bağlantımızı, arzumuzu, alışkanlığımızı gözden geçirmeden kulluğa nasıl odaklanabiliriz?
Sanıyorum bugün biz Müslümanların en ciddi problemlerinden biri İslam’a odaklanmamak… Odaklanamama zafiyeti… Yoğunlaşamama eksikliği…
Kusurlu kullukların temelinde böyle bir hastalık var…
Kulluğumuzun kulluk olması odaklanmakla ilgili bir konudur… İşi oluruna bırakanlar, “olmasa da olur” modunda olanlar, kullukta kurtuluşa eremezler…
İslam “olmazsa olmazımız” olduğu vakit odaklanmış sayılırız…
Dikkatsiz, duyarsız, özensiz, özverisiz bir Müslümanlık bizi geleceğe taşımayacak, cazibe merkezi olmayacaktır…
Davasına odaklanana dava adamı diyoruz…
Hayatın odak noktası “iman ve cihad” olunca yaşamın anlam ve amacı netleşiyor…
İman; yaşadığımız süre boyunca Allah’a odaklanmaktır… Yenilerin diliyle Allah’a konsantre olmaktır…
Kur’an-ı Kerim özellikle ve öncelikle Allah’a odaklanmaya çağrı yapar…
Zikir, dua, istiğfar, tevbe, tevekkül, takva, şükür, sabır, namaz, infak, oruç, davet, cihad… Her biri Allah’a odaklanmanın farklı göstergeleridir. Ancak bu eylemlerin retorik ve ritüelde kalmaması, tüm ruhumuzla gerçekleşmesi esastır…
Rabbe odaklanınca rabbanileşiriz…
Kullukta kıvamın adı takvadır… Kardeşlikte kalite göstergesi isardır… Namaza odaklanmanın semeresi huşudur…
Pişmanlıklarımıza odaklanırsak bizi “nasuh tevbe” ye götürecektir…
İnsanın zihnini, yüreğini, ruhunu, bedenini yaptığı işe tüm benliğini vermesi bereketin ve başarının önünü açacaktır…
Odaklanmak başarının ön koşuludur...
Şimdilerde İslami mücadelenin bereketli günlerini arıyoruz… Çünkü gündemlerimiz değişti, önceliklerimizde kaymalar oldu…
Çünkü sorumluluklarımıza odaklanmıyoruz… Oyalanıyoruz… İşi oluruna bırakıyoruz… Topu taca atıyoruz… Üretmeye değil mesai doldurmaya çalışıyoruz…
Parmak ucuyla işler yürümüyor… Dudak ucuyla söylenen cümleler yüreklere işlemiyor… Başarı basamakları elleri cebinde çıkılmıyor…
Dünya hayatının bir oyun ve oyalanma olduğunu bildiğimiz halde öteler ötesine odaklanmıyoruz…
Odaklanmadan yol alınmıyor, ufuk açılmıyor, umut oluşmuyor…
Biliyoruz ki, odaklanmak bedel ödemeyi de göze almaktır… Görevi önemsemek ve öncelemektir… Yorulmak ama yılmamaktır…
Odaklanmanın bir sonraki adımı adanmaktır… Bugün; yanlış odaklanmaların yanılgısı içindeyiz…
Artık negatif değil pozitif odaklanmaya muhtacız… “İbnu’l-vakt” olmak zorundayız… “An”ın vacibine odaklanmalıyız… Sorun ve sonuç odaklı değil, sefer odaklı hayatı okumalıyız…
Odaklanmamız neyse, biz de o kadarız…