OTORİTE
Uluslararası suda işlenen Mavi Marmara katliamında, İsrail'i kayırma gibi: "Otoriteden izin alsaydılar" dediniz, kendi otoritenize beddua ettiniz. Oysa bedduanın en çirkini; o canavarlığı gerçekleştirenlere olmalı idi. Bu bedduaya, eli Müslüman kanından kuru kalmayan İsrail amin demiştir. Bu bedduaya, karanlık yapılar amin demiştir. Bu bedduaya, ruhu şeytanla kelepçeli olanlar amin demiştir. Bu bedduaya doymak bilmeyen Amerikan hırsı ve dessas İngiliz amin demiştiru2026 Kısaca: Dünyada ne kadar ruhu kirli, yüreği ise yüreksiz olan varsa amin demişlerdiru2026
Beddualar gürültülüdür; kulak incitir, ruh incitir... Dualar derinden ve gönüllere sessizce yağ sürerek gıcırdatmadan akar... Bediüzzaman'ın: "Dua bir sırr-ı azu00eem-i ubu00fbdiyettir. Belki ubu00fbdiyetin ruhu hükmündedir." İfadesi aklıma gelince, düşünmeye başlıyorum: Madem dua kulluğun büyük sırrı, o zaman bu büyük kullukta çirkinlik olmamalı. Namaz ve tüm ibadetler çirkin yapılamayacağı gibi, dua ibadeti dahi çirkin yapılmaz. Bu ibadeti temiz yapmak, her Müslüman'a düşen vazife... Beddua, asıl otorite sahibi Allahtan izin almamaktır! Çünkü bize güzel duayı emretmiş ve nasıl dua edeceğimizi de Peygamberimizin (sav) örnek yaşayışı ve duasıyla bizlere göstermiş. Beddua, otoriteye başkaldırma olduğu gibi, kadere de ilişmektir. "Kaderi tenkit eden, başını örse vurur, kırar." Estauzubillah senin istediğin gibi değil de benim istediğim gibi yap Allah'ım, demek gibi. Oysa duada teslimiyeti elden bırakmamak için: Hayırlı ise ver diyoruz, dolayısı ile Allah'a bırakma ve teslimiyet var. Bedduada ise mesela: Allah'ım, hayırlı ise falanın ocağını batır, kafasını gözünü yar denmez ki, çünkü zaten istenen şeyde hayır yoktur. Evet, beddua Allahın otoritesine uymayan; izni dışına çıkıp, çirkin bir şey istemektir. Allah ibadetin çirkinini kabul etmez; kendisinden de hayırlı şeylerin istenmesini bekler.
İnsan mazlum bile olsa dua ibadeti temiz olmalı, çünkü duanın abdesti, hayırlı şey istemektir. Melaike ve ruhaniyetin alkış tutacağı dua temiz duadır. Hayırlı şeyler istemek, hem kader programına ilişmemek, hem de Allah'ın otoritesini tanımaktır... Biz Müslümanlar olarak bazen bu yanlışa düşüyoruz; bilerek veya bilmeyerek... Sanıyoruz ki, sadece yanan canımızdan dolayı bu tarz talepte bulunuyoruz... Oysa bilmeden Allahtan çirkin istekte bulunuyoruzu2026 Teşbihte hata olmasın; marketten bozuk bir şey istemek gibi. Biz güzeli isterken, birde o güzeli Allahın otoritesine bırakarak, hayırlı ise ver diyoruz... Hiç mi beddua yapılmaz ya da kabul olmamıştır? Elbette vardır; zındıkaya ve zalime yapılan gibi ve de kabul gören olmuştur... Ama herkesçe bilinen; Allah'ın temiz ve hayırlı duayı sevmesidir. Hiç kimse kendisine yapılan bedduadan hoşlanmaz, elbette Allah kuluna yapılan bedduadan hiç hoşlanmaz.
Devleti idare eden otoritedir. Direksiyon başındakine de beddua edilmez. O arabanın içinde masumlar olduğu gibi, kendi canlarımızda var. Üstelik bu otorite ülkeye çağ atlattı ve horlanan başörtüsüne, suratı asık kapılar gülmeye başladı... Sadece Müslüman'ın özgürlüğüne takılan kelepçeler, kırılmaya başlandı... Bir şey daha var ki oda bu otoritenin başı sadece Allah önünde eğiliyor. Çok üzücü, bir gecede ülkenin ocağını batıran ve başörtüsünden dolayı: "Bu kadına haddini bildirin" diyen dönemin iktidarı başındakine: "Eğer ahirette Allah bana şefaat etme imkanı verirse, bunu ilk önce Ecevit için kullanırım..." diyip, bu otoriteye ve hizmetlerinden dolayı onu destekleyenlere beddua etmeniz çok üzdü... Allah'tan, bu otoritenin hatasız ve daha çok başarılı işlere imza atmalarını, hiç kimseye göbekten bağlı olmadan, tam bağımsız, İslam alemine güvenilir ve şefkatli ağabeylik yapmasını istemek, dua etmek daha iyi olmaz mıydı? Devletin içindeki bürokratın, memurun hiç adam kayırmadan, sadece Allah rızası için, hizmet yapmalarına dua edilseydi... Bu devlette görev yapanların otoriteye tam sadakatle uymalarını ve karanlık mihraklara oyuncak olmamalarına dua edilseydi... Ve bu devleti yönetenlerin bir an olsun bile nefislerine yenik düşüp, harama el uzatmamalarına dua edilseydi, çok daha yapıcı olup, saygı uyandırmaz mıydı? Bize dua yakışır. Sonra orda kalmasaydınız, davete icabet etseydiniz; şekerinize, kalbinize, burada daha iyi bakılırdı. Son 12 yılda, hem donanımlı hastanelerimiz, hem de hekimlerimiz çoğaldı...
Allah hepimize birlik beraberlik versin, düşmanlarımıza da uhuvveti bozacak fırsat vermesin. Hepimizin Beddualarından dolayı, Allah affetsin ve hayra çevirsin amin.
Yine son söz Sevgili Psikoloğum Bediüzzaman'dan olsun: "Beşinci esas: Risale-i Nur şakirtlerinin, mümkün olduğu kadar siyasete ve idare işine ve hükümetin icraatına karışmamak bir düstur-u esasu00eeleridir. Çünkü halisane hizmet-i Kur'aniye, onlara herşeye bedel, kafi geliyor. Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cereyanlar içinde siyasete girenlerden hiçbir kimse, istiklaliyetini ve ihlasını muhafaza edemez. Herhalde bir cereyan onun hareketini kendi hesabına alacak, dünyevu00ee maksadına alet edecek, o hizmetin kudsiyetini bozacak. Hem maddu00ee mübarezede şu asrın bir düsturu olan eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdat ile, birinin hatasıyla onun masum çok taraftarlarını ezmek lazım gelecek. Yoksa, mağlu00fbp düşecek. Hem dünya için dinini bırakan veya alet edenlerin nazarlarında Kur'an'ın hiçbir şeye alet olmayan kudsu00ee hakikatleri, bir poraganda-i siyasette alet olmuş tevehhüm edilecek. Hem milletin her tabakası, muvafıkı ve muhalifi, memuru ve amisinin o hakikatlerde hisseleri var ve onlara muhtaçtırlar. Risale-i Nur şakirtleri, tam bu00eetarafane kalmak için siyaseti ve maddu00ee mübarezeyi tam bırakmak ve hiç karışmamak lazım gelmiş."