Osmanlı’ya, Atatürk’e ve Erdoğan’a küfredenler
Türkiye’de maalesef atalarına küfür ve hakaret eden çok sayıda insan var.
Hiç kimse layüsel (hesap sorulamaz, dokunulamaz, eleştirilemez) değildir ve olmamalıdır.
Osmanlı da,
Sultan Halife Abdülamid de,
Sultan Halife Vahdideddin de,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk de,
Gazi Recep Tayyip Erdoğan da eleştirilebilir.
Hakaret, küfür içermediği müddetçe herkes eleştirilebilir.
Doğru olan da,
Yasal olan da budur.
Ne var ki pratikte bu şekilde olmuyor.
Bazı insanlar eleştiri sınırlarını aşıyor, küfür ve hakaret yağdırıyor.
***
Atatürk’e küfür edilseydi, CHP terfi ettirir miydi?
CHP, ERDOĞAN’a küfür edenleri adeta ödüllendiriyor.
Cumhurbaşkanı ERDOĞAN ve ailesine utanmazca küfreden CHP’li Dila Koyurga, İzmir İl Gençlik Kolları Sekreterliği ve Karabağlar Belediyesi Meclis Üyesi yapılarak, terfi ettirilerek ödüllendirildi.
Bir diğer küfürbaz Yasin Ergül, CHP’nin İzmir İl Başkan Yardımcılığı’na getirilerek ödüllendirildi.
Halil Arda da Gaziemir Belediye Başkanı seçtirildi.
Atatürk’e normal bir eleştiri bile yapıldığında ortalığı ayağa kaldıran CHP, 15 Temmuz 2. Kurtuluş Savaşıyla Türkiye’ni 2. Kurucusu olan Gazi Recep Tayyip ERDOĞAN’a küfür edenleri ödüllendiriyor.
Kimsenin kimseye küfür etmeye, hakaret etmeye hakkı yoktur.
AK Parti ve ERDOĞAN da Atatürk’e küfür ve hakaret edenleri koruyup kollamamalı.
CHP de Osmanlı ve Osmanlı padişahlarına, ERDOĞAN’a küfür ve hakaret edenleri koruyup kollamamalıdır.
Ecdadın hatalarını eleştirip o hatalardan ders almak ayrıdır. Hakaret ve küfür etmek de ayrıdır.
Atatürk’ün bir koruma kanununa ihtiyacı olmadığı halde, korunmasına ve Atatürk’ü eleştirenlerin bile cezalandırılmasına ses çıkarmayan CHP,
Konu ERDOĞAN olunca aynı tepkiyi vermiyor.
ERDOĞAN ve AK Parti, Atatürk’e küfür ettirmiyor ama CHP, ERDOĞAN’ küfür ettiriyor.
***
Türkçülük, Kürtçülük, İslamcılık Üç Tarz-ı Siyaset
Üç Tarz-ı Siyaset, Yusuf Akçura'nın 1904'te Kahire'de Türk adlı gazetede (1905’te) kaleme aldığı bir makaledir.
Akçura bu makalelerinde, Osmanlı Devletinin temel devlet politikası olarak; Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük olmak üzere üç siyaseti kıyaslayarak incelemiştir.
Akçura makalelerinde, imparatorluğun önündeki üç seçeneğin; “Osmanlıcılık”, “Panislamizm” ve “ırk esasına müstenit Türk Milliyetçiliği” olduğunu, bunlardan en uygununun da Türk Milliyetçiliği olduğunu belirtmiştir.
Günümüzde yine buna benzer bir sürecin olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’nin önünde şu anda temel devlet politikası olarak üç seçenek bulunmaktadır.
Türkçülük, Kürtçülük, İslamcılık Üç Tarz-ı Siyaset seçenekleri ile karşı karşıyayız.
Bunlardan en uygununun da İslamcılık olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’yi bir arada tutan en önemli güç İSLAM’dır.
***
Türkiye; Kürtleşiyor mu Türkleşiyor mu İslamlaşıyor mu?
Osmanlı bakiyesi Türkiye sosyolojisi; İslamcılık, Osmanlıcılık, Türkçülük, zorlama (jakoben) bir Batıcılık, Milliyetçilik, Kürtçülük, Millilik üzerine Anadolu Sentezi halini almış bir sosyolojiye sahiptir. Bu sosyoloji tam bir imparatorluk sosyolojisidir.
Bu sosyoloji birlikte hareket ettiğinde “Anadolu Milleti” oluyor.
Normal şartlarda ayrıksı bir görüntü veren bu durum, İSLAM devreye girdiğinde, zor zamanlarda; doğal felaketler ve özellikle de savaş gibi durumlarda bir araya geliyor, bir ve beraber oluyor ve Anadolu Milleti (Tek Millet)’ni oluşturup tek yürek oluyor.
Türkiye’nin Osmanlıcılık, Türkçülük/Batıcılık, Milliyetçilik, Kürtleşme, Millileşme, Anadolu Milleti ve İslamlaşma sürecini, tarihi verilere bakarak şu ana başlıklara ayırıyorum.
… … 1918’e kadar İslamcılık
1918 - 1923 Osmanlıcılık (Türkçülük/İslamcılık)
1923 - 1950 Türk ırkçılığı/ulusalcılığı (Laik Türkçülük/Batıcılık)
1950 - 2002 Türk milliyetçiliği/İslamcılık (Menderes, Türkeş, Demirel, Özal)
2002 - 2025 Kürtleşme ve Millileşme (ERDOĞAN - BAHÇELİ)
2025 - 2033 Anadolu Milleti; Türk, Kürt, Arap, Çerkez) = Tek Millet
2033 - … İslamcılık (Halifelik)
Türkiye’nin siyasal tarihinin böyle bir seyir izlediğini/izleyeceğiniz düşünüyorum.
Bu başlıkları ilerleyen zamanlarda analiz edeceğiz.
Türkiye şu anda bir Kürtleşme sürecindedir. Çözüm süreci ve CHP’nin PKK (HDP) ile yaptığı seçim ittifakları, hormonlu bir Kürt milliyetçiliğine yol açmıştır. Kürtleşme sürecinin en az 2025’e kadar devam edeceğini düşünüyorum.
Özellikle CHP’nin PKK (HDP) ile 2023 seçimlerinde de ittifak etmede ısrarcı olması, Saadet Partisi ve yeni kurulan partilerin (Gelecek Partisi, DEVA Partisi) de PKK (HDP) ile seçim ittifaklarına gitmesi, Türkiye’nin Kürtleşme sürecini uzatabilir.
Türkiye’nin Batılılaşma, Türkleşme, Kürtleşme gibi politikalara ihtiyacı yoktur.
Türkiye, bütün dünyaya İSLAM adaletiyle model olacak bir İSLAM devleti olmalıdır.
Diğer tarz siyasetler Türkiye’nin hem bölünmesine hem ömrünün kısalmasına hizmet eder.
***
Ayasofya ibadete açılır mı?
İslam dünyası Ayasofya’nın ibadete açılmasını bekliyor.
“Ayasofya Camii: Ayasofya camiye çevrilirse, Avrupa’daki birçok cami (kiliseye çevrilebilir) bundan zarar görebilir. Ayasofya, zamana bırakılarak ve şov yapmadan, göze batmadan, adım adım camiye doğru zaten gitmektedir. Bu strateji devam etmelidir. Bunun için aceleye hiç gerek yoktur.”, Milat, Türkiye’nin Altın Oranı (Tek Millet), 13.02.2018 tarihli makalemizde bu konuya daha önce değinmiştik.
Gerçekten de hükümet bu konuda oldukça stratejik hareket ediyor.
Ayasofya 29 Mayıs 2020 tarihinde Fetih Suresi’nin okunmasıyla birlikte ibadete açıldı.
2023 yılının 29 Mayıs’ında da toplu namaz kılınarak, ibadete açılma sonuçlandırılabilir.
O zamana kadar ulusal ve uluslar arası toplum da hazır olur.
2023’e kadar hiçbir şova gerek yoktur.
***
Haftanın twitter mesajı
“#AyasofyadaFetih
Zamanı gelince (2023'te), Ayasofya'da namaz da kılacağız İnşaALLAH
*
2023'ten önce atılacak her adım, zamansız ve gereksizdir.
Ayasofya, 2023 yılı içerisinde CAMİ olacaktır.
***
Ayasofya'nın ibadete açılış tarihi: 29 Mayıs 2023”, (23:06 - 29 May 2020)