Osmanlı'dan Bugüne
Sayın Cumhurbaşkanı, “Yargı”nın
yanı sıra, Milli Eğitim alanında da “reform” yapılacağını duyurmuştu hayli vakit önce.
Devletin Zirvesi’nden seyyar
satıcıya kadar milyonlarca vatan evlâdı “eğitim”deki
sıkıntılara dikkat çekiyor.
Çare arıyor.
Bu hususta herkesin üzerine
düşen sorumluluklar var elbet.
Anneler ve babalar olarak,
“Maarif”i sadece okullara bırakmamak, işe kendimizden başlayarak,
“Aile İçi Güzel Ahlâk, Güzel Maarif
Seferberliği”ne girişmek hepimizin vazifesi değil mi?
Haftada bir saat olsun “Güzel
Ahlâk Dersi” yapamaz mıyız evlerimizde?
Anne, baba ve çocukların bir
masa etrafında “Güzel Ahlâk” dersine katıldığı bir “aile düzeni” çok mu uzak bizlere…
Ah, önce her birimiz birer “Güzel Ahlâk” numunesi olmaya gayret
edebilsek, “emin” insanlar
olabilsek, sözlerimizin tesiri ne kadar
artacak.
Bu “eğitim”, daha doğrusu “maarif” işleri bir türlü düzelmiyor.
Dedim ya, kendimizden başlayarak
bir yoluna koymamız gerekiyor bu meseleyi.
“Maarif”in önemine ikide bir
dikkat çeken bizim gibi medya mensupları bile bu konuda fazla kafa yormuyor,
fazla araştırma yapmıyor, yazı kaleme almıyor.
İşimiz gücümüz “kısır” politik çekişmeler!..
Bugün müsaadenizle, belki
“Bugüne biraz faydası olur.” diye, çok önemli bir “kıyaslamaya” yer vereceğim.
Osmanlı Maarifi ve Bugünün
Eğitimi…
Buyurunuz efendim:
OSMANLI’NIN İLKOKULU BİLE BÖYLEYMİŞ!
İşte size,
Osmanlı’nın son dönemlerinde
verilmiş bir “Köy İlkokulu”
Diploması.
Emekli Hâkim, Emekli Noter Mehmet Yaman Beyefendi’nin elinde,
Merhum Amcası’na ait İlkokul Diploması. (***)
Osmanlı’nın son döneminden.
Anlatıyor:
“Amcam, Konya’nın Bozkır
İlçesi’nin Kovanlık Köyü’nden.
Size gösterdiğim, Bozkır İlkokulu’nda
tanzim edilmiş bir diploma.
Diplomanın üzerinde derslerin
tümü, derslerden alınan notlar ve o derslerin öğretmenlerinin isimleri,
imzaları var.
Bu, size gösterdiğim, orijinal
diploma.
Bakınız lütfen:
İlkokul’da her dersin öğretmeni ayrıydı, (bugünkü gibi) sınıf öğretmeni yoktu,
ders öğretmenleri vardı.
Bunları, bizim şimdiki eğitim sistemimizle mukayese
edelim diye anlatıyorum.
Neymiş görülen dersler, onlara
bakalım:
Kuran-ı
Kerim,
Tecvid,
İlm-i
Hâl,
Ahlâk,
Sarf-ı
Osmânî,
İmlâ,
Kıraat
(Okuma),
Hesap,
Coğrafya,
Tarih-i
Osmanî (yani
kendi tarihimiz),
Sülüs
(Bir güzel yazı
çeşidi, şu anda Güzel Sanatlar Akademisi’nin
bir branşı, o zaman ilkokulda, şimdi akademi dersi),
Rik’a, (Yine bir güzel yazı çeşidi, bu
da günümüzde Güzel Sanatlar Akademisi’nin,
üniversite çağındaki çocukların dersi.)
Elişi.
İlkokul dersleri bunlar.
Diplomayı okumaya devam edelim:
Öğrencinin künyesi,
Öğretmenlerin isimleri,
Verdikleri notlar.
Yukarıda ne yazıyor?:
Nezâret-i Celîle-i Maârif-i Umûmiye
Mekâtib-i
İbtidâiyye Şehadetnamesi.
Bizim çocukluğumuzda “şehadetname”
derlerdi diplomaya.
İbtidaiyye ise ilkokul demek, başlangıç
yani.
*
Bu ilkokul diplomasına aldıktan
sonra, ortaokula başlamış Merhum Amcam.
Ortaokul diplomasında, bakınız
şurada,
Devletimizin adı yazıyor:
Devlet-i
Aliyye-i Osmâniyye -Yüce Osmanlı
Devleti.
Mekâtib-i Rüşdiye Şehadetnamesi.
Derslerine bakalım, sistem aynı:
Kuranı
Kerim / Tecvid,
Ulûm-i
Dîniyye (Dini İlimler),
(Ortaokulda Dinî İlimler dersi,
seviye ne kadar yüksek, üniversite seviyesi.)
İlm-i
Ahlâk,
(İlkokulda ‘Ahlâk’ dersi var,
ortaokulda ‘İlm-i Ahlak’)
Sarf
ve Nahv-i Osmânî
Kitabet,
İmlâ
ve Kıraat,
Arapça,
Farsça, (Ortaokulda iki yabancı dil)
Malûmât-ı
Ziraiyye,
(Zirai konularla ilgili teknik bilgileri ifade eden ders. Ortaokulda, Osmanlı
Devleti zamanında, düşünebiliyor musunuz.)
Hesap,
Hendese, (Mühendislik Bilgileri)
Geometri,
Coğrafya,
Tarih.
(İlkokuldaki dersin adı, Tarih-i
Osmanî idi, yani önce kendi tarihini veriyordu çocuklarına Osmanlı. Önce
kendini tanıtıyordu, mihver kendisiydi. Osmanlı Devleti zamanında önce
kendisini, kendi tarihini öğretiyor, sonra Ortaokulda da diğer devletleri
öğretiyordu. Bu çok önemli bir mesajdı.)
Hıfzısıhha
(Koruyucu
Sağlık Dersi),
Resim,
Hüsn-ü
Hat.
Bakın;
Ortaokulda Arapça ve Farsça gibi
iki yabancı dil var. Malûmat-ı Ziraiyye ve Hıfzısıhha gibi çok önemli, milletle
alâkalı, halkın sağlığı ve ekonomik gelişmesiyle alâkalı iki ayrı dersi
bilimsel olarak veriyor, Ortaokulda.
Şimdi, bizde, yüksek öğretimde bile (çoğu yerde) doğru dürüst bir yabancı dil öğretimi
olsun, yok.
Doçentlikte ve profesörlükte
bile, bir yabancı dil var.
Eskiden iki tane idi, düşürdüler
bir yabancı dile.
Osmanlı’ya bakınız; taaa ortaokulda iki yabancı dil verilmiş.
Diplomayı okumaya devam ediyorum:
Öğretmenlerin isimleri var.
Her bir dersin, ayrı ayrı öğretmenlerinin isimleri ve imzaları var.
Şimdi…
İki devrin eğitim sistemi ve iki
devrin diplomasını mukayese edelim.
Ali Naili Erdem diye bir eski
bakanımız vardı.
Hem Milli Eğitim, hem de Devlet
Bakanlığı yapmıştı.
Kendileri beni, dairede ziyarete
gelmişti.
Konuları konuşurken, “Sayın Bakan, siz çok kıymetli bir
zatsınız. Milli Eğitim Bakanlığı da yaptınız. İki devrin eğitim politikalarının
karşılaştırmasını yapabilir misiniz?” dedim.
“Şimdi
içinde bulunduğumuz eğitim sistemi ile, ‘geriydi, cahildi filan’ dediğimiz
Osmanlı’nın son döneminin diplomalarına bakınız.” dedim.
Ali Naili Bey, dedi ki: “Bırakın mukayeseyi, biz bunu yakalayamayız. Şu diplomadaki sistemi yakalamamız mümkün değil, bugün olmadığı gibi gelecekte de bunu yakalayamayız böyle giderse.”
Mustafa
Şerif Onaran
diye bir yazar vardı, Cumhuriyet Gazetesi’nden.
O da diplomayı gördüğü zaman şok
oldu.
“Osmanlı’nın
böyle olduğunu sanmıyordum”
dedi.
*
İşte efendim, karalanan Osmanlı’nın Maarif’i ve
bugünün Eğitim’i.
Tarihimizdeki muazzam “Maarif” birikimimizden istifade
ederek, bugüne ve yarınlara bakabilecek miyiz?
Kendimize gelebilsek, yok mu?
***
(***) Mehmet Yaman, Rahmâni Değerler Hareketi- Youtube