Osmanlı'da sıbyan mektepleri ve Reca\u00ee mehmed efendi sıbyan mektebi
Osmanlı'da Sıbyan Mektepleri ilkokul çağındaki çocukların eğitim ve öğretimlerinin yapıldığı yerdir. Burada Kuran-ı Kerim'in yanı sıra yazı, şiir ve atasözleri de öğretilirdi. Bu derslere ek olarak hikayeler, aritmetik ve ibadet şekilleri de öğretiliyordu. On yaşına kadar Kuran-ı Kerim bitirilinceye kadar (hatmedilme) kelime bilgisi, hitabet, dilbilgisi, edebiyat, tarih gibi ek konular üzerinde de üç yıl daha çalışabilirdi. Bu okullarda Perşembe öğleden sonra ve Cuma günleri tatil idi. I. Mahmud ve I. Abdülhamid dönemlerinde bu okulların müfredatı biraz daha genişletilerek güzel yazı, Arapça, Farsça'nın yanı sıra katiplik dersi de eklenmiştir.Bunun yanında edebiyat tarihimizde sıkça zikredilen Sünbülzade Vehbi'nin Tuhfe-i Vehbi'si, Sübha-i Sıbyan gibi eserler de buralarda okutulmak üzere yazılan ders kitaplarıdır.
Sıbyan Mektepleri; Osmanlı eğitim hayatında külliyelerin bir parçası olarak yer alırdı. Fakat bu yapı Lale Devrinde bağımsız olarak inşa edilmiştir. Bundan sonraki Sıbyan Mektepleri de hemen hemen bağımsız olarak inşa edilmişlerdir.
Bu bilgilerden sonra yazımızın konusu olan Recau00ee Mehmed Efendi Sıbyan Mektebine gidelim. İlim Yayma'da iken Fatih Köse arkadaşımızın bana hediye ettiği "Recau00ee Mehmed Efendi Sıbyan Mektebi; Sebili ve Çeşmesi" adlı bir kitap, Mikail Uğuş kardeşimizin imzasını taşıyor. Yazar, Sıbyan mekteplerinin tarihçelerinden başlayıp Osmanlı'dan günümüze kadar devam eden kalıntılarının adeta bir sergüzeştini ortaya koyuyor.
Bu Sıbyan Mektepleri gibi diğer hayır kurumlarının ortaya çıkmasında Osmanlı Devlet adamlarının mal varlığı edinememe durumundan kaynaklanıyorsa da Osmanlının ruhunda eser bırakma kaygısı daha ağır basar kanaatindeyim. Recau00ee Mehmed Efendi bir Osmanlı Osmanlı Reis'ül- Küttaplarındandır. Bir dönem Hazine Katipliği, Çavuşbaşı, Sadaret Kethüdası, Nişancı, Defterdar Emini, ve Arpa Emini gibi görevlerde de bulunmuştur. 1780 yılında Vefat edip Şehzade Camii'nin tramvay yoluna bakan tarafına defnedilmiştir.
Vakfiyesini III. Mustafa döneminde (1757-1774) tarihinde inşa ettirmiştir. Sıbyan Mektebi ve Sebili üzerinde yer alan yazıtlar ise, hattat Yesaru00ee Mahmud Efendi tarafından yazılmıştır. Sıbyan Mektebi, dönemin zevki olan Barok ve Rokoko süsleme özelliklerine de sahiptir. İki katlı; taş, tuğla karışık bir duvar örgüsü ile inşa edilen mektebin birinci kat cephesinde ise mermer söveli pencereleriyle dershanesi bulunmaktadır. Bu cepheye giriş kapısı, çeşmeler ve sebil yerleştirilmiştir.
Burada eğitim nasıl yapıldığına dair kitaptan birkaç alıntı yapalım. "u00c2min alaylarının düzenlendiği günler ve Ramazan aylarında talebeler üzerinde ders yükü hafiflerdi. Kuruluş amacı parasız okutulan çocuklar, mektepteki imkanlar dahilinde yer, içer ve hatta kimi Sıbyan mektebi vakfiyelerinde basma, mest, pabuç, takke gibi talebelerin ihtiyacını yılın belli dönemlerinde karşılardı. Mektep'te bir hoca(muallim), bir kalfa (halife) ve üçüncü kişi olarak bevvab (kapıcı) vardır. Hoca genellikle medrese mezunudur. Özellikle II. Mahmud döneminde ihtisas alanı olarak Sıbyan hocalığı (Maarif-i Umumiye Nizamnamesi) alanında eğitim alan kişilerden seçilmişti. Kalfa ise Hocanın gelmediği zamanlar onun yerine bakar, genel asayişten sorumlu idi. Bevvab yani kapıcı dediğimiz üçüncü kişi de vardır ki mektepte geniş bir görev alanına sahiptir. Mektebin sabah açılması, temizliği ve öğrencilerinin toplanıp mektebe getirilmesi, amin alaylarının icrasında bulunur. Bazen dördüncü bir kişinin daha burada görev aldığını söyleyebiliriz. O da sebil kısmında görev yapan su nazırı yani saku00ee yani su dağıtan kişi vardır.
Recau00ee Mehmed Efendi, vakfiyesine baktığımızda ilginç anekdotlarla karşılaştığımızı söyleyebiliriz. İlk madde şöyledir:
-Tecvidi iyi bilen, Kur'an'ı güzel okuyan birisinin mektepte ders vermesi karşılığında günlük 45 akçe, yardımcı kalfaya 25 akçe, Hattatu00eenden bir kimsenin gelip haftada iki gün ders vermesi karşılığında günlük 15 akçe bağlanması.
İkinci madde
-Mektebe 30 sıbyan alınması ve bayram arifesinde dağıtılmak üzere 30 kişilik kapama,birer Manisa alacası entari ve birer kırmızı fes ve birer mağribu00ee kuşak ve birer gömlek ve birer boğası don ve birer çift mest pabuç, iki çift yapağı ve kadife yastık ve iki kaliçe seccade Muallim ve Halife makamlarına verilmesi.
Vakfiyenin dördüncü maddesi
-Salih ve mütedeyyin bir kimseye günlük 20 akçe ile sebilde saku00ee olup maşrabları doldursun ve günlük 15 akçe ile bir kimse bu maşrabları korusun, 10 akçe su yolunun tamircisine, 2 akçe su yollarının arasını temizleyene ve 5 akçe su nazırına verilsin ve bütün bunlara akara ihtimam gösterip vakfın gelirini ve emlakini toplamak için salih ve mütedeyyin bir tahsildara (cibayet) günlük 15 akçe verilmesini.
-Kendisinin hayatta olduğu müddetçe vakfın mütevellisi olması Vefatından sonra da oğullarının veya kızlarının mütevelli olmasıu2026
Vakıf senedi böyle devam ediyor. Vakfiyenin son kısmında ise vakfın mallarının hukuka göre işlenip işlenmediği hususu izah edilmeye çalışılıyor. Bu sebeple İmam-ı Azam'dan İmam Muhammed eş-Şeybanu00ee ve İmam Yusuf'a göre bu menkul malların vakıf malı olup olmadığını tartışır. Ve şer'i dayanaklarını ispata çalışır ki böylelikle ahirete hazırlık yapar.
Ez-cümle bu tür kurumların günümüzde karşılığını bulmak çok zor. Ama hatırasını yaşatmak adına İlim Yayma Vakfının bu binayı şimdilerde bir kütüphane olarak cemiyet hayatının hizmetine sunduğunu belirtmek isteriz. 2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile İlim Yayma Vakfı tarafından restorasyonu gerçekleştirilmiş ve Üniversite öğrencileriyle mahalle gençlerinin hizmetine sunulmuştur. Kütüphane 10 binin üzerinde bir eseri barındırıp kırk Yıllık birikimiyle bir ihtisas kütüphanesi hüviyetindedir. Sosyal bilimler ağırlıklı olan kitaplar içerisinde İstanbul araştırmaları konusunda yazılmış eserler genişçe yer tutmaktadır.
Osmanlıca matbu eserlerle birlikte bütün kayıtlar YORDAM kütüphane programında kayıtlı olup Kütüphanede internet üzerinden (https://www.iyv.org.tr/recai_mehmet_efendi_kutuphanesi) tarama yapmak da mümkündür.
Bu yapıyı ilim hayatına kazandıran İlim Yayma Vakfını kutlarken bir kitap çalışması ile Recau00ee Mehmed Efendi Sıbyan Mektebini bize tekrar hatırlatan Mikal Uğuş kardeşimizi ona yol gösteren Fatih Köse hocamızı tebrik ederim.