Orucun, Maddî ve Manevî Hikmetleri!..
Bütün İlahî emirler gibi orucun da ruhî ve
bedenî birçok fayda ve hikmetleri vardır. İnşaallah biz, bu yazıda birkaç
tanesine değineceğiz: Oruç, her şeyden önce insanın aslî vazifesi olan; Allahü
Teâlâya itaat ve ibadettir. Mümin kul, bu itaat ve ibadetinden dolayı çok
büyük sevaplar kazanır.
Mümin, oruç sebebiyle, daha önce
yaptığı günahlardan ve hak ettiği cezalardan kendisini kurtarma fırsatını
bulur. Çünkü oruç, bir yıldan öbür yıla kadar işlenen küçük günahlara
keffarettir.
Oruç tutan müminin, “Reyyân” denilen ve sadece oruç tutanlara
tahsis edilmiş cennetin özel bir kapısından içeri girme hakkını elde ettiği,
hadis-i şerifle sâbit bir gerçektir.
Oruç tutmanın sağladığı disiplin sayesinde
mümin, Allahü Teâlânın çizdiği sırat-ı müstakimde dosdoğru yürümeyi öğrenir.
Çünkü oruç müslümana, Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından
sakınmaktan ibaret olan “takvâ”yı gerçekleştirme imkânını verir. Allahü
Teâlâ, bu gerçeği Kuran-ı keriminde şöyle ifade buyuruyor: “Ey iman edenler! Takvâ üzere olasınız diye, sizden öncekilere
farz kılındığı gibi, size de oruç tutmak farz kılındı.” (Bakara
183)
Oruç, çok büyük bir ahlak medresesidir: Mümin,
bu medresede birçok yönden terbiye edilip eğitilir. Oruç; nefsanî arzulara ve
şeytanın vesveselerine karşı bir mukavemettir. Oruç sebebiyle insan, mahrum
olduğu şeylere, sıkıntı ve korkulara karşı sabretme alışkanlığını kazanır.
Çünkü oruçlu mümin, bazen önünde pişmekte olan lezzetli bir yemek bulur, bu
yemeğin kokusu onun ağız suyunu akıtır veya çok susadığı bir zamanda gözlerinin
önünde tatlı soğuk sular akar. Fakat o, bunlara elini sürmez, Rabbinin iznini
yani iftar vaktini bekler.
Oruç tutan mümin, her zaman ve her yerde
emanete riayet etmeyi öğrenir. Çünkü Allahü Teâlânın rızası için; bizzat sahip
olduğu helal nimetleri uzun zaman yemekten sakınma alışkanlığını kazanan bir
insan, asla harama el uzatamaz? Zira ikisini de; yani oruçken kendi malını yemeyi
de, oruç dışında başkasının hakkını yemeyi de yasaklayan Allahü Teâlâdır.
Oruç, iradeyi kuvvetlendirir, gayreti biler,
zihnin berraklaşmasına, düşüncenin parlamasına, geçerli ve isabetli
düşüncelerin ilhamına yardımcı olur. Zira mide dolu olduğu zaman düşünce uyur,
hikmet dilsiz olur, a’zâ ve organlar Allah’a ibadetten geri kalır.
Oruç, bütün müslümanlarda gözle görünür bir
birlik ve beraberlik meydana getirir. Çünkü belli bir bölgedeki bütün
müslümanlar aynı vakitlerde oruca başlayıp aynı vakitlerde iftar ederler. Zira onların
Rableri birdir, Rablerine ibadetleri de onları birleştirmiştir.
Oruç, insandaki merhamet ve kardeşlik
duygularını geliştirir. Oruç, insanı başkalarına iyilik yapmaya yönlendirir;
fakirlik, hastalık ve açlık konusunda başkalarının derdine ortak olmaya sevk
eder. Dolayısıyla oruç sayesinde insanlar arasındaki sosyal bağlar kuvvetlenir;
oruç tutan herkes, toplumun dert ve problemlerine çare bulmada birbirine
yardımcı olmaya başlarlar.
Oruç, fiilen insanın hayatını yeniler.
Vücuttaki fazlalıkları atar, sindirim organlarını rahatlatır, bedeni korur.
Kişiyi, hazmedilemeyen yemeklerle vücuttaki fazla yağlardan kurtarır. Yiyecek
ve içeceklerin bıraktığı kokuları yok eder. Peygamber Efendimiz sallallahü
aleyhi ve sellem, bir hadis-i şeriflerinde: “Oruç tutun, sıhhat bulun,” (Taberani)
buyuruyor. Eski tıp âlimleri de: “Mide hastalıkların kaynağı, perhiz yani diyet
ise, her ilacın başıdır,” demişlerdir.
Oruç, nefs-i emmare ile cihattır. İnsanı
günahlardan kurtarır. Yiyecek ve içecekler konusunda nefsi kontrol altına
almayı öğretir. Bunun için hadis-i şerifte; “oruç
bir kalkandır,” (Buhari 1894)
buyurulmuştur.
Ancak orucun bu ve benzeri bütün faydaları
temin edebilmesi için, Resulullah’ın tarif ettiği şekilde tutulmalıdır. Buna
göre; oruçlu mümin, gözlerini haramdan, dilini yalan, gıybet, dedikodu ve iftira
gibi çirkin sözlerden; kalbini İslama aykırı çarpık ve bozuk düşüncelerden;
ellerini kötü işlerden; ayaklarını haram yerlere gitmekten korumalıdır. Aksi
halde İslamın emrettiği mânâda oruç tutulmuş olmaz.
Bu mübarek ayın; İslam âleminin kurtuluşuna, bütün insanlığın da hidayetine vesile olması duasıyla…