Oruç: Teşekkür ederiz Allah'ım..
“Hikmetinden sual olunmaz” demiş büyüklerimiz Allah’ı(n yaptıklarını) kastederek. Sorulunca, suale bulacağımız cevapların “hikmeti” daralttığını biliyoruz. Bu sebeple bilinenlerden çıkaracağımız hikmet bize yeter.
Bilhassa ibadetler ve nüsuklar konusunda çokça
karşılaşıyoruz:
Neden?
Neden namaz kılıyoruz?
Oruç tutmamızdaki hikmet ve yarar nedir?
Hacca neden gidiyoruz?
Elbette davranışlarımızda bir mana ve maksat
olmalı. Sebebi, amacı olmalı yapıp ettiklerimizin. Tabiatı gereği insanlar
Allah’ın cc buyruğu söz konusu olunca ondan yüce hikmetler arar. Haklıdırlar;
Allah bir şeyi emretmişse elbette onda hikmetler vardır ve biz insanlar da kısmen
bu hikmetleri bilebiliriz lakin ibadetlerimizde ‘hikmet’ aramanın
amelimizi değerden düşüreceğini düşünüyorum. Daha da önemlisi ibadeti “yarar/fayda”
bağlamına indirgemek ubudiyete uygun düşmez kanaatindeyim.
Bu ibadetlerden biri de oruçtur. Ramazan ayında
tutulan bir aylık orucun birden çok hikmeti vardır. Bilebiliriz ya da bilmiyoruz,
lakin O’ndan cc hikmetsiz bir iş/emr sadır olmayacağına göre hikmetin olmadığı
bir emr-fiil-yaratmayı Allah’a yakıştırmayız.
Ancak,
Oruçla ilgili alakasız hikmetler, amaçlar
bulmak insanın ibadetlere olan ilgisini azaltabiliyor. Mesela “Oruç, zenginlerin
fakirlerin halinden, tok olanların aç olanların halinden anlaması içindir”
demek, orucun güzelliği ile pek de uyumlu görünmüyor. Çünkü böyle inandığımızda,
“Peki, o zaman fakir ve aç neden oruç tutuyor?” sorusu karşısında mahcup
duruma düşeriz.
Oruç Arapça “Savm” kelimesinin karşılığıdır.
“Yükselmek/yücelmek” gibi anlamlara
gelen savm-oruç, nefsin hazlardan alıkoyarak yükselmesi demektir. Bu çok
enteresan ve bir o kadar da övünülecek bir anlamdır. Zira nefsini kontrol
edebilen insanın sair insanlar arasında ayrıcalıklı olduğu izahtan varestedir.
Aslında hikmet aramalara gerek duymadan “Rabbimiz
böyle istedi” ile yetinmek daha evladır. Halisane, pazarlıksız,
karşılıksız yani hasbi olmakla, amaca matuf ibadet etmek bir olmaz. Hasbi olan
ibadet ya da nüsuk kendiliğinden ilahi amaca uygun düşecektir.
Oruç çok enteresan bir nüsuktur!
Bütün ibadetleri başka insanlarla birlikte
yerine getirebilirsiniz lakin oruç her durum ve şartta tek kişiliktir. Namazı,
Haccı, Cihadı, Zekat ya da sadakayı başka insanlarla birlikte ifa etmemiz söz
konusudur. Riya ya da halisane olsun, başkalarına kapalı değildir bu ibadetler,
nüsuklar. Ancak oruç öyle değil; oruç bir şey yapmadan ibadeti
gerçekleştirmektir, yani oruç(luluk hali) Allah cc dışındaki herkese kapalıdır.
Oruçlu insanın bunu ispat etmek için bir
delili olamayacağı gibi hiçbir şey yemeden, içmeden dursa da günlerce, oruç
tutma kast ve niyeti olmamışsa başkaları onu oruçlu bilse de o kişi oruçlu sayılmaz.
Her ibadet bir şey yapmak iken oruç,
yapmamaktır.
Her ibadet eylem, ritüellerle ifa edilirken
oruç için bir eylem değil, eylemsizlik esastır. Durum böyle iken orucu
açlık gibi beşeri süfli maksada indirgemek “savm” gibi yüce bir maksadı
küçültmek, daraltmaktır.
Ayrıca oruç kulun idrak ve
iman seviyesini gösteriyor. Yaratma-teşekkür arasındaki irtibatı müdriklerin
ibadetidir oruç.
Oruç, bedenden ziyade kalbin eylemidir. Ama
aynı zamanda nefse de akla da boyun eğdirmektir oruç ibadeti sair
ibadetler gibi.
Tasavvufta kalbin ibadeti yücedir ve bunun adı
niyettir. Niyet Allah’adır, nefs Allah ile kul arasında manialar oluşturmakla
tanınır.
Oruç hür olmaktır.
Hiç kimsenin dahil olmadığı tek ibadettir oruç. Kul
sadece Rabbine amade eder orucu. Bu yüzden Allah Tebarek ve Teala “savm”ı
kendisine ait kılmıştır.
Sahiheyn’den olan Sahih-i Müslim’de rivayet
edilen Kudsi bir Hadiste Resul-i Ekrem (sav): “Allah, bütün amelleri kulumun
kendisine aittir oruç hariç. Oruç bana aittir ve onun karşılığını ben öderim…”
diye buyurmuştur. Çünkü bütün amellere kul kendi nefsini katabilirken oruçta
böyle bir imkan bulunmamaktadır.
Aslında oruç teşekkür
ibadetidir; yaratılmışlığa teşekkürdür, ilahi lütuf ve ihsana teşekkürdür.
Anlayacağınız “Oruç bir mukabele ve münazele ibadetidir” diyor Prof.
Ekrem Demirli: “Allahtan gelen bereket ve tecelliye mukabil insanın ibadet
ve şükürle karşılık vermesidir.”
Rabbulalemin “teşekkürlerimizi” kabul buyursun.