Oruç Allah'ın buyruğudur
İslâm Dîni’nin yüklediği ana ibâdet görevlerinden biri oruçtur. Oruç Allah’ın emridir. Bu sebeple mü’minlere farz kılınmış ana ibâdetler olan namaz, zekât ve hac gibi, oruç ibadeti de yalnız yüce Mevlâmızın emri olduğu için tutulur.
GÜNÜN AYETİ
"Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir.” (BAKARA 183-184)
GÜNÜN HADİSİ
“İslâm beş temel üzerine bina kılınmıştır: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik etmek. Namazı dosdoğru kılmak, zekâtı hakkıyla vermek, Allah’ın evi Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (BUHÂRÎ-MÜSLİM)
Bismillahirrahmanirrahim...
Allah’ın bütün emirleri ve yasakları, insanlar için bir
rahmet olduğundan onların, bedenî, ruhî, ahlâkî ve içtimaî/sosyal faydaları pek
çoktur.
Oruç, mü’mine köklü bir irade terbiyesi veren ve onu İslâmî
çizgide yaşatacak güce erdiren ibâdettir.
Oruç; ahlâkî güzelliklerin ve başarının kaynağı olan sabrın
alıştırmalarını yaptırarak rûha tekâmül ufuklarını açan pek feyizli bir ibadettir.
Orucun bu müspet eğitimi dolayısıyladır ki, oruçla sabır
arasındaki yakın alâkaya dikkatimizi çeken aziz Peygamberimiz “Oruç sabrın
yarısıdır” buyurmuştur.
Oruç, mü’minlere Allah için iş yapma, menfaat beklemeksizin
meşakkat ve mahrumiyetlere göğüs germe alıştırmalarını yaptıran ibâdettir.
Oruç; aynı bedenî ve ruhî potada eriterek ululuk davası ve
üstünlük iddiasını gideren ve böylece eşitlik eğitimi yaptıran ibâdettir.
Hayatın yalnız yeme-içme, bencil duyguları ve şehevî
arzuları tatmin etme felsefesine dayanmadığını öğreten ibâdettir.
ORUÇ SOSYAL ADALETİ AMAÇLATIR
Yaşanan fakirlik hali olan oruç; sosyal adalet fikri ve
arzusunu yetenekli kafalara ve kalplere nakış nakış işleyen ibadettir. Çünkü
varlıklı olanla olmayan, aynı görev içinde birleştirilmektedir. Zengin mü’mini
bedenen ve rûhen fakirliğin sınırlan içine çeken oruç böylece, fakirlik
hastalığını, tedavisini yapabilecek olanlara teşhis ettiren ve böylece
yardımlaşma duygularını geliştiren ibâdettir.
“Tok olan açın halinden ne anlar” felsefesini yalanlayan,
biri yer diğerleri de yokluk içerisinde bakarsa cemiyet hayatında mânevi
depremlerin in kopabileceğini öğreten de oruç ibâdetidir.
Oruç; vücudumuzun dolaşım, sinir ve sindirim sistemleri
üzerinde de dinlendirici ve şifa bahşedici tesirleri olan ibadettir. Bunun
içindir ki Aziz Peygamberimiz “Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız. ”buyurarak
Ramazan orucu dışında da sık sık oruç tutmamız hususunda bizleri teşvik
etmiştir.
Oruç; yüce Dînimizin, olgun aklın ve müspet ilmin
yasakladıklarından korunup sakınma duygularımızı da geliştiren ibâdettir.
Orucun bu faydasını, orucu farz kıldığı Bakara Sûresinin 183. âyetinde Rabbimiz
şöyle açıklamaktadır.
“Ey Îman edenler! Kulluk bilinci içinde Allah’ın emirlerine
ve yasaklarına aykırılıktan korunabilmeniz için öncekilere farz kılındığı gibi
sizin üzerinize de oruç farz kılındı. ”
ORUÇ PEK ÇOK SEVAPLI İBADETTİR
Değinilen faydaları yanı sıra oruç gösteriş ve çıkar duygusu
karıştırılmaksızın yalnız Allah için yapılabilir bir ibâdettir. Allah için
yapılan ibâdetler /insanlara yönelik hayırlı işler on katından yedi yüz katma
kadar kat kat mükâfatlandırılır. Ancak oruçla ilgili olarak Yüce Allah şöyle
buyurur: “Oruçlu, nefsî bir amaca yönelmeyeceği-yönelemeyeceği için oruç ancak
Benim rızam için tutulabilir. Bu sebeple onu ancak Ben takdir edip
armağanlandıracağım. Çünkü kulum benim için, cinsel eylemini ve yeme içmesini
bırakmıştır.”
İnsanın bedeni ve rûhu üzerinde açıklanan olumlu neticeleri
verebilmesi ve topluma Allah’a yönelmiş tunç iradeli insanlar kazandırabilmesi
için bir ay olarak farz kılınan oruç, Allah’ın Muhammed (sa) ümmetine pek büyük
bir ihsanıdır.
Saygıdeğer okuyucum! Oruçlarımızı tutalım. Bütün vücut
organlarımıza da tutturalım.
Oruç tutmayanlar nefislerini putlaştırarak kendilerini ateş
azabına hazırlayanlardır.
Geliniz; Allah katında ağız kokusu, misk kokusundan daha
tatlı olan oruçlular safına koşalım. Oruçları ile rûhu arınacaklar ve duâsı
kabul olunacaklar arasına katılalım.
Yazımızı bir hadîsle bitiriyorum: “Cennet’in (Reyyan) isimli bir kapısı vardır. Buradan ancak oruçlular Cennet’e girecektir. ”
BÜTÜN ORGANLARA ORUÇ TUTTURULMALI
Mü’min, oruç ibadetiyle yerici sözlerden, kırıcı davranışlardan, yıkıcı çekişmelerden, göz ve kulak gibi vücut organlarıyla haramlara bulaşmaktan korunacaktır. Orucun ruhî ve ahlâkî faydalarını ihlâl eden her türlü davranış yasaklanmıştır. Şanlı Peygamberimiz şöyle buyururlar: (“Kim yalanı, gıybeti ve söz taşıyıcılığı ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, Allah’ın, onun yemesini, içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur. ” “Sizden biriniz oruçlu olduğu gün, çirkin söz söylemesin, cahilce işler yapmasın. Kim kendisine sataşır; söver ya da dövüşmek isterse; ona -ben oruçluyum, ben oruçluyum- desin. ” “Birçok oruçlu vardır ki, tuttuğu oruçtan ona, ancak susuzluğu ve açlığı kalmıştır.”)
ADET HALİNDEKİ KADINLARIMIZ ORUÇ TUTUP KUR'AN OKUYABLİR
Yüce Allah, Ramazan orucunu farz kıldığı Bakara sûresinin
185. âyetinde erkek ve kadın ayırımı yapmaksızın “İçinizden Ramazan ayına
erişenler bu ayda oruç tutsunlar” buyurmaktadır. Bazı kadınların adet hali,
sancılı geçebileceği ve mutadın dışında kan kaybına uğratabileceği için âdetli
kadın kendisini hasta olarak hissedebilir. Kadın bu durumda Ramazan’dan sonra
tutmak üzere orucunu erteleyebilir. Ancak kendisini sağlıklı gören,
zorlanmayacağına inanan kadın orucunu tutabilir. Tutması da öğütlenmektedir.
(Bakara 2/184) Âdetli kadın isterse oruç
tutabilir. Âdet halindeki kadın, Kur’an’ı eline alabilir, onu okuyabilir ve
dinleyebilir. Camiye de girebilir.