Bölünmüş ve küresel bir güç olamayan Türkiye projesini
önlemek için savaş birçok cephede devam ediyor. Tarih boyunca Yahudi, Ermeni ve
Rum çeteleriyle uğraşan Türk milleti, batılılar tarafından kollanan Müslüman
topraklarında paravan işgalci ve yayılmacı devletler olan İsrail, Yunanistan ve
Ermenistan ile uğraşıyor.
Türkiye’nin bu çok cepheli savaşında hiç şüphesiz en önemli
cephe ekonomi cephesi. Her hamle yapıldığında mutlaka ekonomik olarak bedel
ödettiriliyoruz. Türkiye’nin Akdeniz’deki kararlı duruşu karşısında ABD
bankalarının harekete geçmesi sonrasında dolar 7.70’leri geçti. 2018 yılında
beri Merkez Bankası ilk kez faiz artışına giderek ateşi söndürmeye çalıştı. Güya
The FinCEN 2 trilyon dolar şüpheli fondan bahsederek bunları Türkiye’deki
bankalarla ilişkilendirmek istedi. ABD’de Kirli para transferi Rıza Sarraf
konuları gündeme geldi. ABD’nin ekonomik operasyonuna AB-Almanya cephesi de eşlik
etti. Avrupa’da yaşayan Türklerin hesap değişimini gündeme getirerek Türkiye’ye
yatırımları konusunda yeni bir sopa üretti. Türkiye’nin ilaç borçlarının 230
milyon dolardan bir yıl gibi kısa sürede 2.3 milyar dolara çıkmasının hikayesi
bile sömürünün boyutunu bizlere anlatıyor. ABD’li ilaç firmalarının Türkiye’de
dağıttıkları rüşvetlerle kamuyu soymalarının önüne geçmek için başlatılan
soruşturma dolayısıyla bu paralar ödenmiyor. Sağlık Bakanlığı da yeni ilaç
ihalelerinde firmaların havadan para kazanmalarını önlemek için yüzde 60’a
varan indirimler isteyerek soygunun önüne geçmeye çalışıyor. Soruşturmaları
kapattırmak için ABD Büyükelçisi tam da bu aşamada devreye giriyor. Güya
Türkiye’nin parası yok o yüzden ödeme yapamıyor algısı ile hırsızlıklarının
örtmeye çalışıyor.
ABD ve AB’nin
yaptırım uygulaması durumunda bundan zararlı çıkacak taraf yine kendileridir. İslam
düşmanlığını toplumda yayarak öteki oluşturan emperyalist cephenin yaptırım tehdidi
kesinlikle ters tepecektir. Yaptırım uygulaması durumunda Türkiye tek çatı
altında toplanarak emperyalizm karşısında kenetlenecektir. Onların sırtımızdan
kazandıkları trilyon dolarlar sorgulanır hale gelecektir. Gümrük Birliği, Vize
serbestisi, Göçmen anlaşması yeniden gözden geçirilecektir.
Türkiye bir yandan Akdeniz’de Rum-Yunan şımarıklığı ile
uğraşırken, çukur eylemlerine karışanların yargıya hesap vermeleri gündeme
geldi. Bir Rus haber sitesi 275 PKK’lı teröristin Erivan’a taşındığını yazdı. Yerel
kaynaklar Karabağ’a 5 bin PKK’lı teröristin yerleştirildiğini söylüyor. Yine uçuş
kayıtlarına göre Süleymaniye’den kalkan uçaklar Azerbaycan’a saldırılar
başlatılmadan önce Ermenistan’a silah ve mühimmat ve terörist taşıyor. Bu da
işin içinde ABD-İsrail’’in olduğunu gösteriyor bizlere. Güven park patlaması
sebebiyle kendisinden de hesap sorulacağını iyi bilen Salih Müslim isimli
müptezel, Hendek katillerinin yargıya hesap vermesini operasyon olarak
nitelendirerek iç savaşın kapısının aralandığı tehdidinde bulunuyor. PKK terör
örgütü değildir propagandası ile tanıdığımız HDP’nin ABD temsilcisi Giran
Özcan’ın Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırılarının başlamasından 4 saat önce
twitter hesabından İsrail istihbarat aygıtı Jaruselam Post’un güya Suriye’den
Azerbaycan’a savaşçılar taşınıyor yönündeki mesnetsiz haberi paylaşması tesadüf
olabilir mi?
Akdeniz bölüşülürken Türkiye’nin terörle oyalanmasını
isteyenler, PKK terör örgütünün Türkiye’yi oyalamaya gücünün yetmediğini, artık Türk istihbaratının
kimsenin ettiğini yanına bırakmadığını görünce devreye terör örgütleri yerine
Yunanistan, Ermenistan gibi terör devletlerini soktular.
Ermeni saldırıları Dağlık Karabağ’ın esaretinin sona
ermesine vesile olacaktır. Güneyde 6 köyü kurtardığını açıklayan Azeri ordusu
Ağdam’ı da kuşattı. Suriye’de, Libya’da Türkiye ile karşı karşıya gelen Rusya,
Ermeni saldırganlığını durduramadığı için, Kafkasları da kaybedecektir. Azerbaycan’dan
Türkiye’ye enerji akışını kesmek için Ermenileri kışkırtanların timsah
gözyaşlarını boşuna akıtmasınlar. Ermeniler işgal ettikleri bölgelerden
kaçıyorlar. Türk birliğine mani olamayacaksınız. Türk Birliği, Doğu
Türkistan’da 16 bin camiyi yok eden Çin’i de, ABD’yi de, Rusya’yı da
durduracaktır.
18 Ekim Kıbrıs’ta seçimler var. Kamuoyu anketleri AB’ci politikalarla Rumlarla
bütünleşmeyi savunan Mustafa Akıncı’nın Başbakan Ersin Tatar’ın gerisinde
olduğunu gösteriyor. Kıbrıs iradesini özgürlükten yana koyacak, yıllardır
çözülmeyen Kıbrıs sorunu kökünden çözülecektir. Dünya 3 Kasım ABD seçimlerini
de dört gözle bekliyor. Kolombiya bölgesinde postayla oy kullananların mükerrer
oy kullandığı iddia ediliyor. 3 Kasım 2002’de Türkiye Ak Partili günlere
kavuşmuştu. 3 Kasım 2020 ise ABD’nin dünya ile değil kendisi ile bile
uğraşamayacak hale geleceği bir dönemin başlangıcı olacaktır. Yıllardır terör
örgütü ve paravan terör devletleri eliyle örtülü savaş yürüten emperyal
güçlerin pılısını pırtısını toplama vakti geldi… Vesselam…