'Örtülü Etkiler-Etkenler'
Mısır-Suud ve Adalar
Mısır hafta sonu itibariyle, Kızıldeniz'de bulunan Tiran ve Sanafir isimli iki adayı Suudi Arabistan'a bırakma kararı aldı.
Aslında söz konusu devrin süreci bir yıl kadar öncesine dayanıyordu. Kral Selman'ın Mısır'a yönelik ziyareti ve bu ziyaret sırasında açıkladığı 'yardım paketi'nin akabinde, adaların Suudilere bırakılacağı açıklanmıştı. Açıklamaların devamında ki süreçte ise gerek Mısır içerisinde yükselen itirazlar gerekse uluslararası kamuoyunda yaşanan tartışmalar sürecin uzamasına neden oldu. Ancak sonuç olarak Mısır'da verilen aleyhte mahkeme kararları da olmasına rağmen parlamentonun onayı ile adalar Suudi Arabistan'a devredilmiş oldu.
Peki toplam alanı 100 kilometrekare civarında olan bu iki ada neden önemli;
Bu iki ada Tiran Körfezi'nde oldukça stratejik bir konumda bulunuyorlar. Tiran Adası, Akabe Körfezi'ni Kızıldeniz'den ayıran Tiran Boğazı'nın girişinde yer alıyor. İlk bakışta bu iki adanın devri sadece Ortadoğu'yu ilgilendiriyor gibi gözükse de, aslında sonuçları itibariyle Ortadoğu'da ki konumlarından çok daha fazla şey ifade ediyorlar. Zira bu iki ada Akabe Körfezi'ni Kızıldeniz'e bağlıyor. Yani; Sina ve Tiran Adası arasında kalan deniz şu anda Mısır'ın iç yolu konumunda iken gerçekleşen bu devir ile bu konum farklı bir noktaya evrilmiş oluyor. Tam ifade ile adaların devri ile bu deniz yolu uluslararası deniz yolu olmuş oluyor. Bu ise bir çok bağlantılı sonucu beraberinde getiriyor. İsrail'in Akabe Körfezi'ndeki limanları uluslararası liman statüsü kazanmış oluyorlar. İsrail dünya ticaretinde daha fazla söz sahibi oluyor ve aynı zamanda askeri açıdan İsrail Ordusu'nun Kızıldeniz'e herhangi bir sorun yaşamadan inebileceği güvenli bir yol oluşturulmuş oluyor. Yani üzerinde yerleşim yeri dahi bulunmayan bu iki ada, bölgede stratejik olarak bir çok değişime sebebiyet veriyor.
Suriye-Afrin
Yazıyı kaleme aldığım dakikalarda bir çok ajans, Rus askerlerinin Afrin bölgesinden çekildiği yönünde haberler geçiyorlardı. Afrin hem ülkemizin iki farklı iline komşu olması açısından hemde sözde kantonların birleştirilmesi açısından hayati öneme haiz ve mutlaka öncelik arz ediyor. Olası Afrin müdahalesi iki açıdan stratejik; öncelikle bölgenin alınması ile Suriye rejimine karşı ilk ayaklanmaların başladığı Tel-Rıfat ile sözde Kobani kantonunun birleşmesi imkansız hale gelecek. İkinci olarak ise Kilis'ten Hatay Reyhanlı'ya kadar bir bölgeyi kontrol altına almış olacağız. Her iki sonuçta birbiri kadar değerli...
Sahada yaşanan gelişmeler bu olası operasyona Rusya'nın da destek verdiğini gösteriyor. Türkiye bu güne kadar, sürecin başından bu yana yapılan bazı hatalar yüzünden Suriye'de 'oyun kuran' değil, 'oyun bozan' konumunda olmak zorunda kaldı. 'Kuzey Koridoru' hayali var iken, ABD ile ortak bir oyun kurmamız imkansız gözüküyor. Bu noktada Rusya'nın PYD politikasının da Afrin özelinde değiştiğini var sayarsak Fırat Kalkanı'nı gerçek noktada anlamlı kılacak sırada ki adımın Afrin ve çevresine yapılacak bir operasyon olduğunu net olarak ifade edebiliriz. Kimi analistlerin 'Büyük İsrail'in temelleri olarak gördüğü bir piyon devletin kurulmaması için bu adım çok önemli. ABD'nin 'gayri-meşru' iki çocuğu DAEŞ ve PYD/YPG eliyle oynanan piyes son aşamaya gelmiş durumda... Bir sonraki adım hedeflenen kantonların artık birleştirilmesi olacaktır. Satranç tahtasında sonucu tayin edecek nihai hamleler yapılıyor. Artık her hamle hayati önem arz ediyor ve hata yapma lüksümüz asla kalmadı.