Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2422.34
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Kasım 2021

Ortadoğunun kalbi Suriye

Suriye ve Irak tezkeresi iki yıl uzatıldı.

Suriye iç savaşı başlayalı nerdeyse 10 yılı geçmek üzere. Bu kirli savaşın Ortadoğu coğrafyasına verdiği yıkım, yıllarca unutulmayacak ve unutturulmayacaktır.

2010 yılında Tunus’ta başlayan ve adına “Arap Baharı/Uyanışı” denilen süreç, Ortadoğu’da pek çok ülkeyi etkiledi. Arap Baharı olarak isimlendirilen halk ayaklanması, Ortadoğu’nun kalbi olan Suriye’ye gelip dayandığında, hiç kimse bu sürecin bu kadar trajik bir hal alacağını ve bu kadar uzun süreceğini beklemiyordu. Böyle bir sürecin çabuk bitmesi, taraflardan birinin zafer kazanması ya da uluslararası müdahale veya barış çabalarının sonuç vermesi ile gerçekleşeceği bekleniyordu.

Ancak zaman göstermiştir ki ne muhalefet ne de Suriye rejimi, tüm ülkede hâkim olacak güce ve yetkinliğe sahip değiller. Yeterli maddi desteği alamayan muhalefete karşı ekonomik ve askeri her türlü yardımı müttefik devletlerden alma noktasında sorun yaşamayan Şam yönetimi yine de zafer elde edememiştir. Bunun yanında muhalefet çok güçlü bir muhalif dalga ile harekete geçse ve haklı sebepleri olsa da yeterli askeri ve maddi desteğe ulaşamadığı, ayrıca farklı katmanlardan oluştuğu ve giderek radikalleşen bir görünüm sergilediği için olsa gerek, zafer elde edememiş, dahası; ülkedeki kararsız halk gruplarına güven verememiştir. Ayrıca diğer Ortadoğu ülkelerinde başlayan Arap Baharı sürecinin amacına ulaşamamış olması da, bu kesimdeki güvensizliği derinleştirmiştir. Muhalif kesimde çeşitli itici nedenlerle artan radikalizm, muhalefetin elini gittikçe zayıflatmış ve Batıdan gelen destek de giderek azalmıştır. Bütün bunlara ek olarak, muhalefet Esed’in gitmesi yönündeki ısrarı ile gerçekte rejimin oligarşik yapısını atlayarak, olayları iyi okuyamamıştır.

Suriye’de reform talepleri

Daha eylemler ilk başladığında kısa vadede çözüm üretemeyen Esed rejimi, reform taleplerine gözünü kapayarak, bundan öte aşırı güç kullanmak suretiyle, halkın isteklerini bastırmaya çalışarak, iç savaşın ilk tetikleyicisi olmuştur.

Suriye’de iç savaş, halen varlığını devam ettirmektedir. Suriye krizi, diğer Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi otoriteryen, baskıcı bir rejime karşı halkın demokrasi ve özgürlük talepleri için yaptıkları masum gösterilerle başlamıştır. Bu eylemler, BAAS rejiminin sert ve kanlı müdahaleleri ile kısa sürede iç savaşa dönüşmüştür.

Yaklaşık on yıldır devam eden ve tam bir insanlık dramına dönüşen Suriye iç savaşı, bitmek şöyle dursun, Esed rejimine Rusya ve İran’ın aktif ekonomik ve askeri yardımları ve Amerika Birleşik Devletleri’nden Katar ve Fransa’ya kadar muhaliflere verilen çeşitli boyutlardaki destekler ile bir vekâlet savaşı halini almıştır.

Masum özgürlük talepleri

Suriye’de masum özgürlük talepleri ile başlayan süreç, kısa zamanda bir iç savaşa evrilmiş, ardından bu savaşa müdahil olan yabancı devletler ve devlet dışı güç odakları ile bir vekâlet savaşına dönüşerek daha da derinleşmiştir. Bütün bu dönüm noktalarının sonunda ise iki büyük güç olan ABD ve Rusya’nın karşı karşıya kaldığı ve çıkar çatışmalarının kesiştiği bir alan olan Suriye’yi gelecekte nelerin beklediği bilinmemektedir.

Olan halka olmuştur

Her ne olursa olsun, sonuçta olan Suriye halkına olmuştur. Bugün bu ülkede yaşadığı bölge bombalanmamış; bir yakınını kaybetmemiş; ailesinden uzak düşmemiş bir Suriyeli bulmak imkânsız. 2011'de nüfusu 22 milyon olan ülkede, 10 yılda neredeyse 600 bin kişi hayatını kaybetti. 6,5 milyondan fazla Suriyeli ülke içinde yerinden edilmiş durumda. Çoğu çadırlarda ya da sağlıksız ortamlarda yaşıyor. 5,6 milyondan fazla sığınmacı da Suriye'yi terk etti. 3,6 milyonu Türkiye'de yaşıyor. Savaştan kaçan göçmenlerin trajedileri sık sık medyaya yansırken, Suriye’nin ekonomik, çevresel sosyo-psikolojik kayıpları ve kaybolan yitik nesilleri henüz daha kimsenin umrunda değil. Bu savaşın Suriye’de, bölgede ve dahası bütün dünyada nelere mal olacağı ve bu etkilerin kaç yıl sonraya yansıyacağı ise bilinmemektedir. Suriye iç savaşı giderek daha bir çözümsüz hal alırken, özellikle çok aktörlü bu kaotik ortam içerisinde iç savaşın neden bir türlü son bulmadığının araştırılması önem kazanmaktadır. Suriye iç savaşı merkezden çevreye genişleyen daireler gibi bölgesel ve küresel barışa tehdit oluşturmakta, bu anlamda da barışı getirebilecek olası çözüm önerileri de bilhassa önem kazanmaktadır.

Ülke üçe bölündü

Ülke fiilen üçe bölünmüş durumda. Kuzeybatıda İdlib-Afrin-Carablus hattını kontrol eden muhaliflerin olduğu bölgede, bazıları HTŞ'nin elindeki kontrol noktaları var.

PYD'nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolündeki bölgede yer yer Şam hükümetiyle işbirliği yapılıyor. PYD'nin merkezi konumundaki Kamışlı ve Şam arasında uçaklar çalışıyor.

Hükümetin kontrolündeki bölgede ise İran'a bağlı milis güçlerin hakimiyetinde yerleşim yerleri var. Esed, ülkesini İran ve Rusya’ya bağımlı bir hale getirmiş ve iktidarını kaybetmemek için PYD ve El-Kaide benzeri örgütlere zemin hazırlaması ile de iç savaşın daha bir kaotik olmasına yol açmıştır.

Suriye’nin geleceğinin çok sayıda farklı aktöre bağlı olduğu; Rusya ve İran’ın Esed rejimini desteklemeyi sürdürdüğü aşikar. Özellikle Rusya, Esed’i kontrolü altında tutarak Suriye’yi Türkiye, ABD ve batıya karşı bir araç olarak kullanmaya devam edecektir.

Türkiye de, halen Suriye’de, İdlib de dahil edildiğinde 6 bin 500 kilometrekareye yakın toprağı denetimi altında tutmaktadır. Tüm bu güçlerin savaşında ölen binlerce çocuk, dul kalan kadınlar, ortada kalmış yaşlılar ve nice zorunlu göçe mahkum edilmiş insanlar ve insanlık… Kazanını olmayan ve barışı çok uzakta olan bu kirli savaşın ne zaman biteceği hâlâ muamma...