Ortadoğu'daki Srebrenitsa: Halep
Suriye savaşı, sonu gelmez yıkımlara ve facialara neden olmaya devam etmektedir. Coğrafyamız, bütün kötülüklerin anası sayabileceğimiz bir savaş yüzünden bütünüyle yıkılmaktadır. Ortadoğu, tarihinde hiç görmediği bir yıkımı yaşamaktadır. Lübnan, Suriye, Filistin, İsrail ve Ürdün'ü kapsayan Şam Beldesi, bir daha yaşanmayacak şekilde ortadan kaldırılmaktadır. Ortadoğu'nun efsane şehirleri tek tek yok edilmektedir.
Tarihte bilime, sanata, siyasete, ticarete ve masallara ev sahipliği yapan Bağdat, artık günümüzde yok konumundadır. Bağdat, tarihte kalmış bir masal olarak artık hafızalarımızdadır. Bağdat'ı bugün dünyanın en güvenliksiz ve tehlikeli şehri olarak biliyoruz. Bağdat'ı hayatın değil, ölümün kol gezdiği vahşet şehri olarak hatırlıyoruz. Her gün terör saldırıları sonucunda Bağdat'ta ölen insanların haberlerini okuyoruz. Kufe, Bağdat ve Basra şehirleri, artık medeniyetimizin kadim merkezleri olarak değil, ölümün ve vahşetin kol gezdiği kentler olarak dünya gündeminde yer almaktadır.
Tarihte Bağdat, Moğollar tarafından yakılıp yıkıldı ve yağmalandı. Modern dünyanın çapulcu Moğolları olan Batılı güçler, Amerikalılar, İngilizler, Fransızlar, İsrailliler ve diğerleri, demokrasi, özgürlük ve barış adına Irak'ı yıktılar, Bağdat'ı bir daha inşa edilemeyecek şekilde ortadan kaldırdılar. Şimdi yıkım sırasının Suriye'ye, Şam'a ve Haleb'e geldiği görülmektedir. Savaştan önce dört milyon civarında nüfusa sahip olan Halep'in nüfusunun bugün üç yüz binler civarına düştüğü tahmin edilmektedir.
Günlerdir Halep, Rusya ve Esed rejiminin saldırılarının hedefi olmaktadır. Dört bin yıllık tarihi Halep kenti, bugün bir yıkıntıdan başka bir şey değildir. Tarihi Emevi Camisi, sur ve kale gibi gibi özel eserler yerle bir olmuş durumdadır. Esed ve Rusya, modern Moğollar olarak Haleb'i yıkmak için çok güçlü bir koalisyon olarak seferber olmuş durumdadırlar. Lübnan Hizbullahı ve İran, Halep'in yıkılması için Esed ve Rusya'nın arkasındaki gerçek aktörler konumundadırlar. Halep'te varil bombaları dahil en yıkıcı silahları kullanan Rusya-Esed-İran-Hizbullah bloku, savaş suçu işlemenin yanında açık bir şekilde insanlığa karşı işlenen en ağır suç olan soykırım suçunun da failleridirler. Bir hafta içinde çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere binin üzerinde insan, Halep'te hayatını kaybetmiştir. Rusya-Esed-İran şer ekseni, Halep'te hastaneleri, klinikleri, ambulansları hedef alarak insanları ölüme mahkum etmektedirler.
Halep'te kirli ve karanlık bir Rusya ve İran planı uygulanmaktadır. Rusya ve Esed rejimi, Halep'i yakıp yıkmakla, bütün muhalif grupların Esed rejimi karşısında etkisizleştirilesini ve teslim olmasını sağlamayı hedeflemektedir. Halep saldırısı, Rusya ve İran için Esad'ın vazgeçilmezliğini göstermektedir. Başka bir ifade ile Esad'ın kalması için Halep yıkılmaktadır. Halep saldırısı, Suriye'de güvenli bölge tartışmalarının bir hayalden başka bir şey olmadığını göstermektedir. Halep'in Rus ve Esed güçleri tarafından yakılıp yıkılması, hiçbir gücün Suriye'de güvenli bölge kuramayacağını göstermektedir. Rusya ve Amerika, hakimiyet planlarını uygulamaları için güvenli bölgelere değil, coğrafyayı ve insanı yakıp yıkan çatışmalara ihtiyaç duymaktadırlar. Halep ve Müslüman dünya kaybederken, İsrail, Suriye savaşından tek kazanan ülke olarak karşımıza çıkmaktadır.
Rusya ve Esed'in Halep'e yapmış olduğu saldırı karşısında BM Güvenlik Konseyi'nin hiçbir etkili adım atmadığı görülmektedir. Güvenlik Konseyinde Rusya-Esed ikilisinin saldırılarını önlemek için Amerika, İngiltere ve Fransa, acizce birtakım suçlamalarda bulunmaktan başka bir şey yapmadılar. Rusya'da suçlamalara suçlamayla karşılık verdi. Hiçbir güç, Halep'in yakılıp yıkılması konusunda sorumluluk almamakta, herkes birbirini suçlamaktadır. Bütün güçlerin birbirini suçladığı bir ortam, Halep'in yıkılması ve her gün onlarca masum insanın ölmesi için daha uygun şartlar yaratmaktadır. Halep'i bir mezbahaya benzeten BM Genel Sekreteri Ban-Ki-Moon, mezbahanın bile Halep'te yaşananların yanında çok insani kaldığını söylemektedir. Tarih Halep'i yakan yıkan barbarlar olarak Amerika'yı, Rusya'yı, Esed'i, İran'ı, Lübnan Hizbullahı'nı, Çin'i, İsrail'i, Fransa'yı, İngiltere'yi ve diğer emperyalist güçleri bir bütün olarak kaydedecektir.
Bosna savaşında yaşanan Srebrenitsa soykırımının bir benzeri bugün Halep'te yaşanmaktadır. Halep için yapılan mücadele, sadece bir şehri ele geçirmek için yapılmamaktadır. Halep üzerinden bütün Suriye'yi kontrol etme savaşı verilmektedir. Amerika ve Rusya, çatışma ve şiddetin sürekli olması için tarafları birbirlerine karşı desteklemekte ve kışkırtmaktadırlar. Rusya-İran-Hizbullah-Esed bloku, önce Halep'i, ardından İdlib'i alarak bütün Suriye'nin hakimi konumunda Esed rejimini dünyanın karşısına çıkarmaya çalışmaktadırlar.
Şu anda muhalif gruplar ile Esed-Rus-İran-Hizbullah güçleri arasında Halep'te bir ölüm-kalım savaşı verilmektedir. Esed-Rusya güçleri, Halep'i alarak şimdiye kadar yaptıkları en büyük savaşı kazanmayı amaçlamaktadırlar. Ancak şu anda devam eden Halep savaşı, en son savaş olmayacaktır. Halep'teki savaş, birçok yeni çatışmanın ve savaşın tetikleyicisi olacaktır. Halep savaşı, Halep'le beraber bütün Ortadoğu'da büyük yıkımlara neden olacak sonuçlar ve etkiler üretecek gibi gözükmektedir.