Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Aralık 2018

Ortadoğu’da kargaşayı daha da derinleştirmek istiyorlar

İsrail ve ABD’nin Ortadoğu politikaları kargaşa üzerine kurulduğunu Amerikalı yazar George Friedman yazılarında açıkça itiraf ediyor.

Ne yazık ki, Ortadoğu’daki siyasi gelişmeler var olan kargaşayı daha da derinleştirecek birtakım adımların atıldığını görüyoruz. Eğer önlem alınmazsa daha önce hiç görmediğimiz yıkıcı sonuçların bizi beklediğini öngörmek zor değildir.

Elbette bu kargaşanın oluşmasına yön veren başta İsrail ve ABD’dir. Ancak bu satırları yazarken Şemsettin Özdemir Beyden dinlediğim çarpıcı bir ifadesini paylaşmak isterim: ‘’İblise niye İblislik yapıyorsun denilmez.’’ Dolaysıyla sadece başkalarını suçlayarak sorunlarımıza bir çözüm bulamayız.

İsrail ve ABD bölgede kargaşayı derinleştirmek için Arap rejimlerini Türkiye ve İran’la korkutarak şöyle diyorlar: ‘’Türkiye Osmanlı hayalleriyle sizi işgal etmek istiyor. İran ise, Ortadoğu’da bir Şii hâkimiyeti kurup Mekke ve Medine’ye hâkim olmak istiyor.’’ Özellikle İsrail bu şekilde propaganda yaparak Arap rejimlerini şuna ikna etmeye çalışıyor: ‘’Bunu engellemek için Kürt devletine destek verin.’’ İsrail’in Arap rejimlerine yaptığı ziyaret turlarının perde arkasında bu amaç yatıyor.

İsrail ve ABD, Arap rejimlerini bu şekilde korkutarak onları hâkimiyetlerine alıp modası geçmiş silahlarını satarken, Kürtleri de amaçları için sadece bir araç olarak görüyorlar. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim bir hususu tekrar edeceğim; İsrail’in esas amacı ‘’Vaat edilmiş topraklar’’ dedikleri Nil ile Fırat’a erişmektir. İsrail’in bu amacı kargaşanın boyutlarını daha da derinleştirir ve en başta da Kürtlerin felaketi olur.

Eğer bazı Arap rejimleri, ABD-İsrail politikalarının etkisinde kalarak Türkiye’ye karşı olan tutumlarını değiştirmezlerse kendilerine üç açıdan zarar verecekleri açıktır.

1-Coğrafi açıdan kendilerini dar bir alana sıkıştırırlar.

2-Siyasi açıdan ABD-İsrail ile ilişkilerini geliştirdikçe kendi halklarıyla bağlarını zayıflatırlar.

3-Ekonomik açıdan petrole olan bağımlılıkları devam eder.

Hâlbuki bu rejimler, Türkiye’yle iyi ilişkilerde olsalar belirttiğimiz bu üç hususun aksine kendilerine muazzam faydalar sağlamış olurlar.

1-Coğrafi açıdan Türkiye üzerinden Balkanlar’dan Avrupa’ya, Kafkasya’dan Orta Asya’ya kadar geniş bir coğrafyaya kendilerine alan açmış olurlar.

2-Siyasi açıdan Türkiye’yle iyi ilişkilerde olurlarsa, hem uluslararası ilişkilerde daha etkili olurlar hem de kendi halkları nezdinde itibarları olur.

3-Ekonomik açıdan Türkiye’nin üretim gücü, Arapların enerji ve sermayesiyle buluştuğunda ekonomilerini çeşitlendirerek muazzam bir güç elde ederler.

Böyle bir güç karşısında ne İsrail Filistin’de sürdürdüğü vahşette devam edebilir ne de Ortadoğu’da kargaşayı daha da derinleştirmek istekleri amaçlarına ulaşır.

Ortadoğu’da birinci sorun İsrail ve ABD’nin acımasız kargaşa politikalarıdır. Çözümü de Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Farsların kanlarına ve kaynaklarına yönelmiş bu güçlere karşı kısır tartışmaların dışına çıkarak ortak bir mücadele yöntemi bulmaktır.